Mercedes Benz Fashion Week İstanbul tüm hızıyla devam ederken, biz de şehrimizde esen bu moda rüzgarını sizlere farklı bir biçimde ulaştırmayı hedefledik. Günün programında podyuma çıkacak koleksiyonlardan radarımıza aldıklarımızı önceden size tanıtmayı amaçlıyoruz... Böylece koleksiyonların arkasındaki derinliğe, nasıl yaratıldıklarına ve öykülerine hakim oluyoruz. Bugün de Nejla Güvenç'le beraberiz. İtiraf etmek gerekirse, onun imzasını taşıyan NEJ markası ve bugün tanıtacağı koleksiyon, hikayesiyle bizi en çok heyecanlandıranlardan biri.
14 yıl önce, sadece yabancı markalara koleksiyon hazırlıyarak bu işe başlayan Nejla Güvenç'in anlatacak o kadar çok hikayesi var ki... Moda haftası odağımızı kaybetmemek adına bir kısmını daha sonra paylaşacağız sizlerle. Başlayalım mı?
Nej markası nasıl doğdu?
Bu işe ilk başladığım yıllarda, yani 14 yıl önce kendi markamı kurmayı hayal bile edemiyordum. Evet, Hugo Boss, Massimo Dutti, Zara, Burberry gibi büyük markalara koleksiyon hazırlıyordum hatta ünlü Fransız marka Iro'nun ilk koleksiyonunu tamamen ben hazırlamıştım. Bunlar küçümsenemeyecek işler olmasa da 2001'de ‘Nej'in doğması benim için rüya gibiydi.
Yeni koleksiyondan detaylar
Derishow ve Beymen'le de uzun yıllar çalıştığım için koleksiyon algım yüksekti. Nej 2001'de kurulsa da ilk koleksiyonu oluşturmam 2003'ün başlarına denk geliyor. Sonrasıysa çok hızlı: 2005'te İTKIB'in desteklediği tasarımcılardan biri olarak seçilmem, sonrasındaysa Paris, Tokyo, Berlin, New York ve Kuveyt fuarlarına katılmam ve hala devam eden hızlı bir tempo!
Nej markası hangi kadına ulaşmayı hedefliyor?
Hedefim çevresine ve doğaya saygılı kadınlar. Bu da belli bir entellektüel birikim gerektirdiğinden şehirli kadını hedeflediğimi söyleyebilirim. Bu dünyanın her yerinde, sınırları olmayan çalışan bir kadın: Bugün burada yarın toplantı için Paris'te... İşte Nej markası da o kadınlara hitap ediyor. Kadına sınırlara hapsolmadan, gittiği her yerde stiliyle o yerden biri gibi olmayı vaad ediyor. Her türlü metropolde kendini güçlü hissetmesini sağlamayı amaçlıyor.~ ‘Zamanı geldiğinde arşivimizden çıkardığımız duygularımız var...'
Yeni koleksiyona gelecek olursak, nelerden etkilendin?
Tasarımcılar olarak bir endüstriye hizmet ediyor olsak da ifade etmek istediğimiz şeyler, zamanı geldiğinde arşivimizden çıkardığımız duygularımız var. Sağlık sorunları yaşadığım son bir yılda kendime döndüm ve her zaman ilgi duyduğum şamanizme daha yakın hissetmeye başladım. İşte bu koleksiyon da şamanizmden aldığım ilhamla doğdu.
Yeni koleksiyondan detaylar
Şamanizm koleksiyona nasıl yansıdı?
Şamanizm doğaya saygısıyla bilinir ve onlar için özel olan bir de taşları vardır: Yada taşı. Şamanların avuçlarında taşıdığı ve yağmur yağdırdığına inanılan bu taş koleksiyonumuza da adını verdi. Evreni yer altı, yeryüzü ve gökyüzü olarak üçe bölen şamanizm gibi biz de koleksiyonumuzu üçe böldük. Her şaman da üzerinde 30 parçadan oluşan bir kıyafetle geziyor. Evet yanlış anlamadınız, tek bir kombin 30 parçadan oluşuyor. Benim koleksiyonum da yine 30 parçadan oluşacak ve tek tek bu parçaların bütünü 30'a ulaşıp, bir şamanın kıyafetini oluşturacak.
Giderek daha çok meraklanıyoruz, son birkaç bilgi daha alsak?
Koleksiyonda kaftanlar başrolü üstlenecek. Çünkü Şamanların kıyafeti oluşturulurken önce kaftanı yapılıyor ve daha sonra diğer parçalara geçiliyor. Ayrıca şapkaları da çok önem taşıyor. Biz buna son derece enteresan bir alternatif geliştirdik. Ama onu söylemeyelim, defilemizde görün...
Unutmadan: Defilede koltuğunuza bırakılacak Yada taşınızı almayı unutmayın ;)