La D de Dior Buisson Couture, 13 Kasım’da gerçekleşen Grand Prix d’Horlogerie de Genève’de “Prix de la Montre Joaillerie” ödülünü alarak mücevher saatin yalnızca zamanı gösteren bir obje değil, aynı zamanda kavramsal bir tasarım alanı olduğunu yeniden hatırlattı. Dior’un bu özel modeli, saatçiliği mekanik bir disiplin olmaktan çıkarıp, estetik bir ifade biçimine dönüştüren yaklaşımın güncel bir yansıması olarak öne çıkıyor.
Modelin yaratım sürecinde, Dior Joaillerie’nin Sanat Direktörü Victoire de Castellane, Christian Dior’un doğaya ve özellikle çiçeklere duyduğu ilgiyi çıkış noktası olarak ele alıyor. Ancak ortaya çıkan sonuç, romantik bir bahçe betimlemesinden ziyade; doğanın form, dokular ve katmanlar üzerinden modern bir yorumunu sunan sofistike bir kompozisyon. Yüksek mücevher dünyasında sıkça rastlanan floral anlatı, bu kez hacim ve yüzey ilişkisi üzerine kurulu daha mimari bir dil kazanıyor.
Pembe altın kadran, tamamen taşlarla kaplanarak ışıkla her açıdan farklı bir etkileşim kuracak şekilde tasarlanıyor. Yakut, pembe safir, pırlanta ve tsavorite granatların bir araya gelişi, tonların kontrollü geçişi sayesinde organik ama aynı zamanda bilinçli bir düzen hissi yaratıyor. Bu düzen, saatin yüzeyinde sürekli hareket eden bir derinlik algısı oluşturuyor.
Pırlantalarla çevrelenen çerçeve ve kurma kolundaki çiçek detayı, tasarımın ana temasını incelikle pekiştirirken; arka yüzdeki çiçek motifleri de bu bütünlüğü tamamlayan sessiz ama güçlü bir anlatı sunuyor. Her ayrıntı, saatin yalnızca ön yüzünde değil, her noktasında düşünülmüş bir kurguya sahip olduğunu hissettiriyor.
La D de Dior Buisson Couture, Dior’un mücevher saat evreninde doğa, zanaat ve çağdaş tasarım arasında kurduğu dengeli ilişkiyi görünür kılıyor. GPHG’de aldığı bu ödül ise, saatçiliğin teknik sınırlarının ötesinde, estetik bir dil olarak nasıl konumlandığını işaret ediyor.