Yalınlıkta gizlenen el işçiliği, mükemmellik karşısında özgünlük, kılıfına sığınmayan bir zarafet: tüm bunlar, Miuccia Prada ve Raf Simons ortak yapımı Prada 2025 Sonbahar/Kış koleksiyonunda form ve içerik arasında bir diyalog yaratıyor; rafine feminenlik ile kavramsal işçilik arasında köprü kuruyor.
“Tumulte”, Prada’nın son sezon koleksiyonlarında (özellikle sonbahar-kış 2024 ve 2025) yer alan yeni nesil bir çanta serisi. “Effetto ombreggiato” olarak tanımlanan gölgelendirilmiş deri yüzey, vintage bir patina hissi yaratıyor – bu da çantaya işlenmiş yaşanmışlık ve zamansızlık duygusu veriyor. Zincir detayları, hem klasik hem çağdaş bir feminenlik katarken, yapısal gövde ile birlikte çanta zarif ama güçlü bir siluet oluşturuyor. %100 İtalyan el işçiliği ön planda!
LOOK 28!
Prada’nın zanaatkarlığını odağa alan “Made in Prada” anlatımı kapsamında, Look 28’deki elbise üzerinden. markaya özgü “Sauvage / Raw-Cut” tekniğini öne çıkarılıyor.
Prada’nın 2025 Sonbahar/Kış koleksiyonundan çıkan bu elbise, 1950’lerin kadınsı kodlarını yeniden yorumluyor ve ham bir zarafetle yüceltiyor. Slate grisi Shetland yününden üretilen bu parça, ilk bakışta sade gibi görünse de ardında olağanüstü bir teknik maharet ve estetik araştırma barındırıyor.
Prada’nın iki temel zanaat direği olan kalıpçılık ve terzilik burada bir araya geliyor; kusursuz tekniklerle yaratıcı sezginin hassas bir dengede buluştuğu bir süreç… Elbisenin heykelsi silueti, dönemin arketipik oranlarını yansıtır: belirgin bir g.ğüs hattı, ince bir bel ve yumuşatılmış kalçalar. Bu oransal zarafet, koleksiyonun modern kadına hitap eden yeni feminenliğini tanımlıyor.
Üretim süreci, kalıp geliştirmeyle başlıyor. Çizgiler ve hacimler tanımlanıyor; farklı konstrüksiyonlar test ediliyor, kumaş ağırlıkları dengeleniyor. Sonrasında, elbisenin gövdesi ve eteği boyunca yer alan pens ve pilelerden oluşan merkezi kompozisyonun kesimine geçiliyor. Bu pileler yalnızca dikilerek değil; zıt renklerdeki çift katmanlı kumaşların ham kenarlı yerleştirilmesiyle ve zig-zag dikişlerle yapılandırılıyor. Her bir katman, gizli bir derinlik ve hareket hissi yaratıyor.
Yüzeydeki ham ve dokunsal etki, “savage finish” adı verilen özel bir teknikle elde ediliyor: Kumaşın belirli kısımları terzi makasıyla düzensiz şekilde tıraşlanıyor, ardından zımpara fırçalarıyla elle kazınarak doğal bir aşınma efekti yaratılıyor. Bu bilinçli “kusur”, arzu edilen bir estetik haline geliyor – güzelliği mükemmellikte değil, özgünlükte arayanlar için. Ardından gelen presleme, Prada’nın imza hareketlerinden biri. Milimetrik hassasiyetle yapılan bu işlem, kumaşa kalıcı bir hafıza kazandırıyor. Ütüleme ise kalça hattına yuvarlaklık katıyor, pilelere son hareketi veriyor.
Kompozisyonu tamamlayan detay ise önde yer alan iki ham kenarlı ilik ve içlerinden geçen çift renkli kurdele. Aynı pileli parçalardan kesilen bu kurdele elde bağlanarak bir fiyonk hâline getiriliyor – narin, ama kararlı bir son dokunuş. Bu elbisenin üretiminde toplamda 24 saati aşkın emek harcanıyor; bunun 10 saati montaja, yaklaşık 3 saati ise “savage finish” işlemlerine ayrılmış durumda. Ortaya çıkan tasarım, yalnızca bir kıyafet değil; işçilik, zanaat ve feminenliğin çağdaş bir manifestosu.
