Kariyerinin her adımında cesur ve özgün adımlar atan kadın bir lider... AKA Ajans'ın Kurucusu Aslı Kızmaz ile kariyerine olan tutkusu ve yaratıcı dünyasından kadınların gücüne uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
AKA'da yaratıcı süreç nasıl işliyor?
AKA, 20 kişilik dinamik ve büyük bir ekipten oluşuyor. Yaratıcı süreçte genellikle tüm ajans bir araya gelip beyin fırtınası yapıyoruz. Hepimiz farklı geçmişlerden, eğitimlerden ve deneyimlerden geliyoruz, bu da fikirlerimizi zenginleştiriyor. Öncelikle ana stratejide ortak bir noktada buluşuyor, ardından bu stratejiye uygun fikirleri toparlayarak oyluyoruz. AKA’da yaratım süreci sadece belirli kişilere ait değil; herkes özgürce katkı sağlıyor. İyi ya da kötü ayrımı yapmadan, sınırları kaldırarak her fikri dile getiriyoruz. Benim için asıl heyecan verici olan, bir projeden ziyade ortaya çıkan fikirler. Yaratım süreci, hayatımın en büyük adrenalini diyebilirim.
Kariyerinizde "İyi ki yapmışım" dediğiniz ve sizi en çok şekillendiren an hangisiydi?
11 yaşımdan beri çalışıyorum ve bu süreçte o kadar çok şey denedim. Hayatım boyunca durmadan ürettim, farklı alanları denedim ve çok sayıda farklı insanla tanıştım. Bugün geldiğim noktada, bu deneyimlerin bana en iyi okullarda okumaktan bile kat kat daha fazla şey kattığını görüyorum. Daha önce de söylediğim gibi, özel okullardan mezun olmadım, büyük şehirlerde eğitim almadım, ama en büyük dönüm noktam hiçbir zaman pes etmemem oldu. Bazen kalbim kırıldı ama motivasyonum hep dimdik ayakta kaldı.
Gerçekleştirdiğiniz projeler arasında sizi en çok zorlayan hangisiydi?
Muhtemelen ilk televizyon kampanyamız olan M&S projesi. O dönemde hem deneyimsizdik hem de bütçemiz oldukça azdı. Prodüksiyon maliyetlerini düşürmek için ekiple birlikte her detaya biz koştuk; ütü yapmaktan set kurmaya kadar her işi üstlendik. Ama geriye dönüp baktığımda, tam da o zorlukların bizi daha büyük kampanyalara hazırladığını görüyorum. Şimdi 360 derece kampanyalar yapabiliyorsak, o günkü acemiliğimizin ve çabamızın büyük payı var.
Menajerlik ve sanatçının kariyerine katkı sağlama arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
Menajerlik benim ana işim değil, bu yüzden şirketimizde “sadece 5 koltuk” anlayışıyla hareket ediyoruz. Oyuncularımıza yalnızca birey yetenekler olarak değil, bir marka olarak da yaklaşıyoruz. Bunu yaparken de sistemli bir yol haritası izliyoruz. Yıllık stratejiler oluşturuyor, kriz yönetim danışmanlığı sağlıyor, sosyal medya, senaryo ve prodüksiyon ekiplerimizle oyuncularımızın her adımını profesyonelce şekillendiriyoruz. Bu bütüncül yaklaşım, onların kariyerini yalnızca kısa vadeli başarılarla değil, uzun vadede sağlam adımlarla inşa etmelerini sağlıyor.
“
"Neyi yaparken mutlu olduğunuzu ve hangi alanda gerçekten başarılı olabileceğinizi anlamak için denemekten çekinmeyin."
Sizinle aynı yolu seçerek yaratıcı bir kariyer hedefleyenlere ve tutkularını kaybetmemek isteyenlere verebileceğiniz en önemli tavsiye nedir?
Başarı herkes için farklı anlamlar taşıyor. Eğer ben sadece en iyi özel okullardan mezun olanlara ya da yurtdışında eğitim almış kişilere odaklanıp ilerlemeye çalışsaydım, bugün olduğum noktaya ulaşamazdım. Bunlar elbette hayatta avantaj sağlayan önemli noktalar ama asıl önemli olan bitmek bilmeyen bir merak ve azim. En büyük tavsiyem: Çok okuyun, çok araştırın, insanları ve sokakları gözlemleyin. Kapılar yüzünüze kapansa da yılmadan çalışın, reddedilmekten korkmayın.
Bir diğer önerim ise yazmak. Aklınıza hiçbir şey gelmiyor olsa bile yazmaya devam edin çünkü bu sürecin içinde düşünceleriniz olgunlaşır. İşine tutkuyla bağlanmak, özellikle bizim gibi zorlukları olan bir ortamda kolay değil. Maddi ve manevi birçok engel var. Üniversite yıllarında ve yeni mezun olduğunuzda farklı şeyler deneyerek keşfetmek çok önemli. Neyi yaparken mutlu olduğunuzu ve hangi alanda gerçekten başarılı olabileceğinizi anlamak için denemekten çekinmeyin. Bunu keşfetmek için sadece oturup düşünmek yetmez, mutlaka harekete geçmelisiniz.
Daha üretken ve enerjik hissetmek için özel olarak yaptığınız şeyler var mı?
Kendimi bildim bileli yoğun bir tempoda çalışıyorum. Özellikle bir kitap ya da senaryo yazıyorsam, sabahın erken saatlerinde (bazen 5’te) uyanıp masama oturuyorum. Etrafın sessizliği içinde, gün doğumuna kadar yazmak benim için adeta bir meditasyon. Eğer ajansla ilgili bir çalışma yapıyorsam, kendime bir Türk kahvesi hazırlar, ofis terliklerimi giyer ve ekiple sohbet ederek, dolaşarak yeni fikirler üretmeye odaklanırım.
Kadının gücünü anlatmak için sosyal medyayı kullanmanın toplumsal etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda nasıl geri bildirimler alıyorsunuz?
Sadece sosyal medyada paylaşım yapmanın yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bir konu hakkında tweet atmak ya da bir post paylaşmak farkındalık yaratabilir ama esas mesele, bunun ötesine geçip somut adımlar atmak. Ben de bu bilinçle hareket ediyorum. Özellikle girişimci olarak, kadınlarla daha fazla iş birliği yapmaya özen gösteriyorum. Çünkü TÜİK verilerine göre hâlâ büyük bir cinsiyet eşitsizliği var. Sosyal medya bu konuları gündemde tutmaya yardımcı oluyor ama gerçek değişimi sağlayan şey, günlük hayatımızda verdiğimiz kararlar ve attığımız adımlar.
“
"Toplumdaki tüm kadınlar özgür olana kadar, hiçbirimiz gerçekten özgür değiliz."
Kadınların kendi seslerini bulmaları ve güçlü bir şekilde ifade etmeleri için neler söylemek istersiniz?
Bunu daha önce de dile getirmiştim ve tekrar söylemek isterim: Benim ailem, güçlü olmam için bana her zaman manevi destek verdi. Ama ne yazık ki ülkemizde hâlâ eğitim hakkı elinden alınan, çocuk yerine konulmayan, tanımadığı biriyle evlendirilen, sesi duyulmayan pek çok kız kardeşimiz var. Bu yüzden burada ne söylesem yetersiz kalır. Söyleyebileceğim en önemli şey şu: biz şanslı olanların bir şeyleri değiştirmek için elini taşın altına koyması. Çünkü toplumdaki tüm kadınlar özgür olana kadar, hiçbirimiz gerçekten özgür değiliz.
İleriye dönük en büyük hedefiniz nedir?