DOĞANIN KUTLAMASI: ATELIER TERRA MADRE

Her bir parçası doğaya dönüş çağrısı niteliğindeki Atelier Terra Madre’yi, kurucuları Güliz ve Efe Urgunlu anlattı.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 14 Ağustos 2023

Büyüleyici doğanın, hassas tekillik ve gösterişli çeşitlilikteki güzellik ve benzersizliğinin yansımasının, titiz işçilikle eşleştirilmesinden doğan bir marka “Atelier Terra Madre”. Her bir parçası, markanın eşsizliğe ve işçiliğe olan bağlılığını yansıtan büyüleyici bir zanaatkar ifadesi…



Kurucuları Güliz ve Efe Urgunlu, Terra Madre’nin, onlar için özüne dönme, köklerini hatırlama, kendilerine ve başkalarına eski üretim yöntemlerini hatırlatma projesi olduğu söylüyor. Sınırlı sayıda el yapımı sofra ürünlerinden oluşan markalarını onlardan dinledik.

Güliz ve Efe Urgunlu öncelikle sizleri tanıyabilir miyiz?

Güliz: Öncelikle tüm okuyuculara merhaba. Ben Güliz… Marmara Üniversitesi’nde Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde eğitim gördükten sonra yaklaşık 20 yıl televizyon sektöründe Cast Direktörü ve Oyuncu Menajeri olarak görev aldım. Çalışma hayatım devam ederken, hobi olarak seramik ile ilgilenmeye başladım. Süreç devam ederken Efe ile hobilerimiz bambaşka bir yöne evrildi. Bu evrilme ise benim hayatımın adeta dönüm noktası haline geldi. 20 yıl emek verdiğim televizyon sektöründen tamamen uzaklaştım. Şimdi markamız Atelier Terra Madre ile tam zamanlı ilgilenirken, bir yandan da seramik yapmaya devam ediyorum.

Efe: Güliz gibi ben de herkese “Merhaba” diyerek başlamak isterim. Ben Efe, iç mimarım. Bu sektörde 22.yılım. Mimarlık ofisi olarak, gıda ve gıda perakendesi ağırlıklı iç mimari proje ve uygulama hizmeti veriyoruz. Mimar olma hikayem şöyle başladı; Mimar Sinan Üniversitesi’nde önce Tekstil Tasarım okudum fakat 3 yılda okulu bıraktım. Aynı üniversitenin iç mimarlık bölümüne geçtim ve buradan mezun oldum. Yıllardır devam eden profesyonel hayatıma bir kaçış noktası ve bir hobi olarak başladığım döküm serüvenim, bir anda yeni bir işe dönüştü ve “yeni bebeğimiz” dediğimiz markamızı bize armağan etti.


Peki ya tasarım hikayeniz nasıl başladı?

Güliz: Yaklaşık 6 yıl önce Hollanda’ya taşınmaya karar verdik. Taşınmadan önce de iş düzenimizi oturtabilmek için Amsterdam’da bir restoran açtık. Restoranımızda, yemeklerimizi İzmir Menemen’de yaptırdığımız içi beyaz sırlı Terra Cotta tabaklarda sunuyorduk. Tabaklarımız öylesine beğeniliyor ve ilgi görüyordu ki çoğu misafirimiz bize bu tabakları satın alma teklifleriyle geliyordu. Talep öylesine arttı ki acaba burada bu tabakları mı satsak diye düşünmeye başladık.

Efe: 
Doğrusunu söylemek gerekirse al-sat yapmayı pek istemedik. Bu süreçler devam ederken, bir katma değer ekleme kaygısıyla büyük ilgi gören tabaklarımıza ayaklar takma fikri ortaya çıktı. Bronz hayvan ayakları güzel olabilirdi mesela… Güliz ve benim aynı zamanda bir antika merakımız da var. Fikir aklımıza yatınca antikacılarda hayvan ayakları bakmaya başladık ama hayalimizde canlanan ayakları bulamadık. Bir akşam kendim modellemeye karar verdim ve çamurdan bir tavuk ayağı yaptım. Yaptığım tavuk ayağına da Kapalıçarşı’da bronz döktürürüm diye planladım. Ama ustalar uğraşmadılar, olmayacağını ve bronz dökülmeyeceğini söylediler. Hayalimdeki bronz ayakları üretebilmek için “Kendim döküm öğrenirim” dedim. Bir atölyede işe koyuldum; kalıp alma ve bronz döküm çalışmalarına başladım. Öğrenme sürecim yaklaşık 1,5 yıl kadar sürdü. Sadece tavuk ayağı değil bu süre zarfında ördek kafası, ördek ayağı, at ayağı da modellemiştim. Hepsinin ilk örnek dökümlerini yaptım. Ayakları elimize aldığımızda onları, doğanın bize armağan ettiği başka malzemelerle de birleştirebileceğimizi düşündük; ahşap, cam, seramik, mermer vs gibi.

Güliz: Geçen süre içerisinde çeşitli denemeler yaptık ve çok keyifli neticeler çıktı. Bu süreçte, Hollanda maceramız çeşitli sebeplerle sona ermişti ancak bize yeni bir oyun alanı kazandırmıştı.


Peki “Yeni bebeğimiz” dediğiniz markanız Atelier Terra Madre nasıl doğdu?

Güliz: Elimizdeki ilk döküm parçalarla oynarken, bu yeni oyun alanımızı da isimlendirdik. Logomuzu tasarladık, ilk eşleşmelerle fotoğraflar çektik. İlk çıkan ürünleri kendi misafirlerimizi ağırlarken kullanmaya başladık.

Efe: Sonrasında yine iç mimar bir arkadaşımızın, bu parçaları çok değerli bir isimle paylaşmasıyla ilk siparişimizi aldık. O sırada ne stok ürünümüz vardı, ne de ambalajımız. Ambalajımızı tasarladık, ürünleri hazırladık ve Atelier Terra Madre’nin ilk parçaları evlerine ulaştıktan sonra fark ettik ki önümüzde çok güzel ve heyecan dolu bir yol var.


Süreçlerinizden bahseder misiniz? Tasarım ve üretim konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz?

Güliz: Atelier Terra Madre tasarımları, sofraya gelene kadar çok sayıda farklı zanaatkarın dokunuşuyla şekilleniyor. İlk modelleme yapıldıktan sonra kalıbın alınması, bronzun dökülmesi, tesviyesinin yapılması ve kullanılacak diğer materyalle bir araya getirilmesi gibi pek çok süreci içinde barındırıyor.

Efe: Durum böyle olunca, bu yolculukta zanaatın kıymetini ön plana çıkarmak üzere bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. Tüm materyallerin üretim sürecini film haline getiriyor ve YouTube sayfamızda meraklılarıyla buluşturuyoruz.


İlham kaynaklarınız neler?

Efe: İlham kaynağımız doğanın tam da kendisi! Toprak Ana’nın bize sunduğu her türlü materyali, hem formda hem malzemede kullanmaya özen gösteriyoruz.


Ne tarz ürünler tasarlıyorsunuz?

Güliz: Atelier Terra Madre koleksiyonu, genellikle sofra ürünlerinden oluşuyor. Sunum tabakları, sunum kaseleri, çatal bıçak takımı, kahve fincanları gibi. Ayrıca markamızın çatısı altındaki tekstil ürünlerimiz arasında keten peçeteler ve masa örtüleri yer alıyor. Ek olarak dekoratif objeler de yine tasarımlarımızdan…


Kullanmaktan asla sıkılmadığınız bir materyal var mı?

Güliz: Bronz! Bronz, koleksiyonlarımızın olmazsa olmaz materyali. Çok kıymet verdiğimiz bronzu birçok farklı materyal ile bir araya getiriyor, ortaya farklı tasarımlar çıkartıyoruz.


Sizi yansıtan unsurlar neler?

Efe: Hayvan formlarının oldukça estetik ve tekamülünü tamamlamış olduğunu düşünüyorum. Belki de bu sebeple, bu formların heykelsiliğini daha da güçlendirecek olan materyal bronz ile birleştirerek her ürünümüzde olmazsa olmaz bir hale getiriyoruz.


Markanız Atelier Terra Madre’yi diğer tasarım markalarından farklı kılan nedir?

Güliz: Markamızın tasarımları, günümüzün hızlı dünyasında bize sofranın hızlı geçilmemesi gereken bir ritüel olduğunu hatırlatıyor. Tüm modellerimiz limitli, tüketicilerimize tasarımcı imzalı sertifikası ve seri numarası damgalı bir şekilde ulaşıyor.


Markanızın geleceğiyle ilgili hayalleriniz var mı? Neler?

Efe: Güliz ve benim hayalimiz sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada da koleksiyonerlerin ve gusto sahibi insanların evlerinde ve sofralarında tasarımlarımızla yer alıyor olmak.


Markanızın sürdürülebilirlik konusundaki katkıları nelerdir?

Güliz: Ürünlerimizin ambalajlarında plastik kullanmıyoruz. Böylelikle sürdürülebilirlik konusunda katkı sağlamaya çalışıyoruz. Amacımız zamansız tasarımlar yaratarak nesilden nesle geçebilecek bir koleksiyon oluşturmak.

Efe: Sonuçta Atelier Terra Madre ürünlerinin hepsi, edisyonu olan ve literatürde fonksiyonel sanat eseri olarak nitelendirilen objeler.


Atelier Terra Madre ürünlerine antikaları nasıl dahil ediyorsunuz? Antika ürünlere nasıl bir form kazandırıyorsunuz?

Güliz: Antika terazi kefelerini, hamam taslarını, kristal tabakları bronz ayaklarla birleştirerek, hem dekoratif birer obje hem de sofra sunumunda kullanabileceğimiz bir forma getiriyoruz.

Efe: Koleksiyonu geliştirecek ve büyütecek daha farklı formlar da var hayalimizde…  Onlar da zamanla yavaş yavaş koleksiyonumuza eklenecek.


Kişiye özel talepler geliyor mu?

Efe: Evet koleksiyonumuz dışında özel ürünler de tasarlıyoruz. Zaman zaman bronz ayaklı bir sehpa talebi gelebiliyor veya restoranlarda şeflerin özel sunumları için özel tasarlanan tabak talepleri alıyoruz.


Yeni koleksiyon hazırlıklarınız var mı?

Güliz: Koleksiyonumuz “Animals of Terra Madre”, macerasına çok yeni başladı. Biz, Animals of Terra Madre’yi meraklılarıyla buluştururken seriye yeni ürünler katılacak. Arkasından tabi ki farklı koleksiyon planlarımız da olacak…


Yurt dışı pazarlarında ürünlerinize olan ilgi nasıl? Markanızı duyurmak için neler yapıyorsunuz?

Efe: Aldığımız yorumlar çok güzel ve motive edici. Markamızı ve tasarımlarımızı daha geniş kitlelere ulaştırabilmek adına Fransa merkezli bir markalaşma operasyonuna da geçtiğimiz aylarda start verdik. Eğer her şey istediğimiz gibi giderse 2024 yılının başında ilk pop-up mağazamızı Paris’te açacağız.


Tüketiciler tasarımlarınıza nereden ulaşabiliyor?
Güliz: Henüz online satış sistemine geçmedik ama bu konuda da çalışmalarımız sürüyor. Şu an misafirlerimizi atölyemizde randevu ile ağırlıyoruz. İstanbul dışında olan ve gelemeyecek kişiler için de e-mail yoluyla sipariş alıyoruz. 

 

Dergide Bu Ay

ELLE Ekim Sayısı Çıktı!

Ekim sayımızın kapağında Sinem Kobal var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.