ELLE ARALIK SAYISININ KAPAK KIZI TUBA ÜNSAL

Hayallerini gerçekleştirme gücü, yeteneği ve enerjisiyle hayatta her daim bir adım önde durmayı ve adından söz ettirmeyi başaran Tuba Ünsal’la tiyatro, hayat ve aşk üzerine...

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 30 Kasım 2017
ELLE ARALIK SAYISININ KAPAK KIZI TUBA ÜNSAL

ELLE: Tuba Ünsal da Maria Puder gibi cesur bir kadın!

T.Ü.: Ben Maria Puder’in içine girip onu anlamaya başladığım zaman, her ne kadar onun acılarını yaşamamış olsam da, gerçekten kendi hayatımdan çok şey buldum. Aykırı bir karakter öncelikle. Ayrıca erkeklere olan bakış açısı da benimkine benziyor. Maria Puder’in bir cümlesi var, çok etkilendim: “Hiçbir şeyi kendimi bir erkeğe beğendirmek için yapmadım” diyor. Hayatımda ben de hiçbir şeyi kendimi erkeklere beğendirmek için yapmadım. Hiçbir zaman ve hiçbir yerde kadınlığımı kullanmadım. Benim hep kendime ait bir dünyam var ve o dünyada uğraşlarım oldu. Hemcinslerimin dünyasının içinde de çok olmadım aslında. Evet, Maria Puder’in, ayakları üzerinde durması, ailesine bakması, müdanasız bir karakter olması,  ikimizin ortak yönlerinden. Benim de hayatta kimseye müdanam yoktur. Aşkı yaşama şeklimiz de tutkulu. İçimizde alevler yansa da çok belli etmeyen, çaktırmadan “cool” bir şekilde takılan iki karakteriz.

ELLE: Üç çocuğunuzla geniş bir ailesiniz. Çocuklarınızla nasıl vakit geçirdiğinizi anlatır mısınız? 

T.Ü.: Birlikte seyahat etmeyi çok seviyoruz. Yakında Sare ve Civan’la Los Angeles’a gideceğiz. Ben çocuklarımı hayatın içinde büyütüyorum. Her ortam içinde onları eğlendirecek bir fikir bulabiliyorum. Provalara onlar da düzenli olarak geldi. Parkta saklambaç oynamıyorsak sahnede dekorun arkasına saklanırız. “Hayat Güzeldir” filmindeki gibi bir hayat yaşıyoruz yani; her durumda gülecek bir şeyler yaratabiliyoruz. Yeter ki bir arada olalım. Çocuklarım kesinlikle çok anlayışlılar. Kızım Sare dün bana, “Anne seninle gurur duydum” dedi. Ayrıca şanslıyım çünkü hayatımda Mirgün gibi bir baba var. O bir anne gibi çocukları organize ediyor, ne yiyeceklerinden hangi aktiviteye katılacaklarına kadar her şeyi düşünüyor.

ELLE: Geçtiğimiz günlerde Tayland’da bu yoğun hayatınıza kısa bir mola verdiniz. Neler keşfettiniz orada? 

T.Ü.: Bir hafta boyunca sessizlik kampına girdim ve hiç konuşmadım. Vipassana’yı (sessizlik meditasyonu) üçüncü defa yapmış oldum. Topraktan çıkanlarla besleniyor, bir saatinizi bir çiçeğe bakarak ve onun renklerini analiz ederek geçiriyor, her öğünü bir saate yayarak yiyorsunuz. Biz “merhaba” ya da “nasılsın” derken aslında karşımızdakinin nasıl olduğunu merak etmiyoruz. Toplumsal birtakım tabulardan dolayı konuşmalar yapıyoruz. Oysa konuşmaya gerek yok, bizim ruhlarımız ve bedenlerimiz yan yana geldiğinde birbirimizi inceleyip çok iyi anlıyoruz. Ama akıp giden hızlı hayat, insanın kendi dünyasını anlamasını zorlaştırıyor. Ara ara durmak lazım. Sessizlik, doğanın gücü ve enerjisi bana çok iyi geldi. Cildim parladı, başka bir insan olarak geri döndüm.

ELLE: Aşık olduğunuzda nasıl bir kadına dönüşürsünüz? 

T.Ü.: Kendime ait bir dünyam var. Buraya çok fazla kişi sokmuyorum. Diğer kızların sorun ettiği şeyler de çok mühim görünmüyor bana. İlişki yaşarken kurduğumuz ortak dünya dışında kadın ve erkeğin özerk alanları olması gerekiyor. Ne erkekleri ne arkadaşlarımı ne sevgilimi ne de çocuklarımı kendime ait bir mülk olarak görüyorum. Picasso için eşi Goya, “Bulut gibiydi” demiş. İşte ben de böyleyim. Dışarıdan yoğun görünsem de içimden kolayca geçebilirsiniz. Zor bir kadın değilim! Hayat zaten zor, o halde ilişki denilen şeyi cehenneme çevirmemek lazım.

Röportajın tamamı ELLE Aralık sayısında...

RÖPORTAJ: SELİN MİLOŞYAN FOTOĞRAFLAR: ERGİN TURUNÇ STYLING: MELİS AĞAZAT


SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.