Kolonya, bugün dünyada en sevilen “parfüm”lerden biri olarak kabul görüyor ve daha da ilginci bu ferahlatıcı hafif parfüme pek çok kültürde büyük sempati besleniyor.
Kolonyanın sahip olduğu bu sempatininse haklı bir nedeni var, çünkü toplumsal hafızamızda onu bir “parfüm” olarak değil, iyileştirici etkileri olan bir tür “tılsım” gibi görmeye alışığız. Bu durumu daha iyi anlayabilmek için, kolonyanın bugün artık unutulmuş olan ilginç tarihine kısaca bir bakmak yeterli olabilir.
Şifa Dağıtan Güzel Kokulu Sıvı
Kolonya’nın tam anlamıyla ne zaman keşfedildiği kesin olarak bilinmiyor ama ondan bahsedilen en eski kayıtlar 14. Yüzyıla kadar iniyor. Ancak bu “güzel kokulu” sıvının kolonya adını alması 17. Yüzyıla denk geliyor. Bu dönemde İtalyan bir parfüm üreticisi 14. Yüzyıldan beri bilinen ve kullanılan bu gizemli kokunun formülünün peşine düşer ve sonunda yerel halktan tam tarifi almayı başarır. Ardından bu formülü bergamot, limon ve portakal esanslarıyla zenginleştirerek onu kendi atölyesinde üretip şişeler ve bu güzel kokulu sıvıya kolonya adını koyar.
Bu tarihten sonra, bir çeşit hafif parfüm olarak ünlenen kolonyanın yolculuğu daha da ilginç bir hal alır. Kolonya o kadar popüler olur ki, onu yığınlar halinde üretebilmek için İtalya’da fabrika kurulur. Ancak bu kadarla kalmaz… Kısa süre sonra kolonyanın tarihsel yolculuğunda devreye Almanlar da girer.
Almanya’da bir tıp fakültesindeki doktorlar, cezbedici kokuya sahip kolonyanın aynı zamanda tıbbi açıdan da çok faydalı bir ürün olduğunu keşfederler. Böylece Alman doktorlar kolonyayı resmen tıbbi bir ürün olarak kullanmaya başlar. Yaraların enfeksiyon kapmasını önleyen, ameliyatlarda hastanın enfeksiyondan ölmesini engelleyen antiseptik özelliğiyle kolonyanın ne kadar çok insanın hayatını kurtardığını bugün tahmin etmek bile kolay değil.
Türk Halkı Kolonyayı Çok Sevdi
18. Yüzyılda artık dünyada kendine haklı bir ün edinen kolonya Türkiye’de de 1900’lerin başında, İzmir’de Süleyman Ferit Eczacıbaşı’nın tarihi Şifa Eczanesinde üretilen ve bugün Selin Kolonyası markasına dönüşen kolonya ile tanınıp sevildi.
Eczacıbaşı’nın 1900’lerde “Altın Damla Kolonyası” adıyla ürettiği kolonya, 1980’lerde Selin Kolonyası olarak, bugün herkesin tanıyıp sevdiği, kendine has kokusu olan, keskin ve ferahlatıcı Selin Limon Kolonyasına dönüştü.
Bir Nefeste Mutlu Hisset
Geçmişten bugüne portföyüne yeni kokular eklemeye devam eden Selin şimdi ise, çiçek, meyve ve bitki özlerinin taze ve canlı notalarını içeren parfümlü kolonya ailesinin yeni üyesi Selin Manolya Esintisi’ni tanıttı. Bir nefeste iyi ve mutlu hissettirirken duyuları harekete geçiren yeni parfümlü kolonya Manolya Esintisi, içeriğindeki esans bileşenleriyle dikkat çekiyor. Selin Manolya Esintisi, canlandıran ve zindelik veren esans bileşenleri ile mutluluk, ferahlık ve rahatlama hislerini uyandırırken cilde uyumlu yapısıyla güvenle kullanılabiliyor.
Bayramların Vazgeçilmez Kolonyası Selin
Selin Kolonyaları, Manolya Esintisi’nin yanı sıra parfümlü ailesinde yer alan birbirinden özel kolonyalarıyla da Türk halkı tarafından büyük beğeniyle kullanılıyor. Enerji veren Mandalina, stresi azaltan Ardıç, deniz havasını hissettiren Okyanus Esintisi ve dinginlik kaynağı Lavanta, serinin başlıca kokuları arasında yer alıyor.
Türkiye’nin en çok satan limon kolonyası Selin, bir nefeste iyilik hissiyle en keyifli bayramlara eşlik ediyor.
Selin kolonyaları hakkında daha fazla bilgi almak için web sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
* Araştırma Şirketi A.C Nielsen’in 2024 yılında dair pazar araştırmalarına göre, Selin Kolonyası, Türkiye’de en çok satılan limon kolonyası olarak tespit edildi.
Bu bir reklamdır.