Kristallerin Harika Dünyasına Yolculuk

Swarovski ile kristallerin dünyasına yolculuk.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 12 Haziran 2025
Kristallerin Harika Dünyasına Yolculuk Swarovski

Avusturya’nın yemyeşil kasabası Wattens’da bulunma sebebim, Swarovski Kristallwelten’daki ünlü Japon performans ve enstalasyon sanatçısı Chiharu Shiota tarafından tasarlanan yeni harikalar odası “Kristalleşen Kimlik”in açılışına katılmaktı. Shiota, Elle Türkiye’ye verdiği özel röportajda Swarovski kristallerini kullanarak oluşturduğu devasa ağ üzerinden hafıza ve kimlik meseleleriyle insan ilişkilerini sanatına nasıl entegre ettiğini anlattı. 

Avusturya Alpleri’ne bakan Wattens kasabası her ne kadar ağırladığı Swarovski Kristallwelten Müzesi ve Swarovski Manufaktur ile öne çıksa da dingin atmosferi ve huzur veren so- kaklarıyla kendisinden söz ettirmeyi fazlasıyla hak ediyor ve inanın Swarovski kristalleri bile onun cennet doğasına gölge edemiyor.

Ben dahil birçok kadının severek kullandığı Swarovski takılarının doğduğu ve tasarlandığı yeri ziyaret etme ve kristallerle yatıp kalktığımız bir seyahate çıkma fikri elbette oldukça cezbediciydi.

Ve gerçekten de yıldızlar gibi ağırlandığım, her anlamda “ışıltılı” birkaç gün geçirdim Wattens’da.

Daniel Swarovski’nin 1895 yılında kristal keserek başladığı yolculuğa ortak olduğumuz, minicik kristallerin nasıl nefes kesici takılara dönüştüğüne tanıklık ettiğimiz fabrika gezisinden sonra bu yıl kuruluşunun 30. yılını kutlayan Swarovski Kristallwelten Müzesi’ni ziyaret ettik. Burası büyüleyici bahçeleri, çeşitli sanat enstalasyonları ve sanatçıları ağırlayan Harikalar Odaları (Chamber Of Wonders) ile dikkat çeken, bir odanın bir diğerine açıldığı, merak uyandıran ve her seferinde izleyiciyi hayran bırakan bir müze. Swarovski kristallerinin nasıl bir yaratıcılık ve ışık ustalığıyla tasarlanıp dönüştükleri eserleri izlemek ilham verici bir deneyim oldu.

Şimdi söz, bu Harikalar Odaları’ndan birini eseri doğrultusunda tasarlayan ve “Kristalleşen Kimlik” (“Crystallizing Identity”) sergisini açan Chiharu Shiota’da.

Chiharu Shiota’nın 8 Mayıs’ta açılan “Kristalleşen Kimlik” sergisinde, ince kristal boncuklarla örülü kırmızı yün iplikler zamanla birleşerek sonunda Swarovski Manufaktur tarafından üretilmiş sanatçının ayaklarını, kollarını ve elini temsil eden bir forma dönüşüyor.


“Crystallizing Identity” adlı çalışmanızda Swarovski kristalleri ipliklerle nasıl bir araya geliyor ve ne anlam ifade ediyor?

Genellikle ayakkabılar, valizler, gözlükler, elbiseler gibi sıradan ve gündelik objeleri iplikle birleştirerek evrensel bir hafıza ve varoluş duygusu yaratmak için kullanırım. Kristaller çok güzel ama bu da işi biraz zorlaştırdı. Eserimin sadece güzel görünmekle sınırlı olmasını istemedim. Daha farklı türde, derin bir anlam taşıyan bir güzelliğin peşindeydim. Çalışmalarım genellikle açıklamakta ya da anla- makta zorlandığım bir duygu ya da kişisel bir deneyimle başlar. Sanat yapmak, kelimelere dökemediğim şeyleri ifa- de etmeme yardımcı oluyor.

“Crystallizing Identity” ile iplikler ve Swarovski kristallerinin birleşimi aracılığıyla kişisel kimliğin, hafızanın ve hatırlamanın gücüne atıfta bulunuyorsunuz. Japonya’da doğup Almanya’ya göç ettiniz. Eserleriniz aracılığıyla Japon kimliğinizle olan bağınızı ifade ettiğinizi ve Japonya’nın kültürel mirasını taşımaya devam ettiğinizi söyleyebilir miyiz?

Kimlik ve hafıza eserlerimde çok önemli temalar, evet. Hafıza olmadan kendimi ifade edemezdim. İnsanların, yerlerin ve anıların nasıl birbirine bağlı olduğunu göstermek için iplik kullanıyorum, Swarovski kristalleriyse bu yapıya başka bir katman ekliyor. Hem narin hem de güçlü görünüyorlar, tıpkı hayat gibi.

Japonya’da doğdum ama Almanya’da Japonya’da geçirdiğimden daha uzun bir süredir yaşıyorum. Artık iki vatanım varmış gibi hissediyorum ve kimlik duygum her iki kültürden de besleniyor. Japon geçmişim hâlâ içimde güçlü bir şekilde varlığını sürdürüyor. Bu eser aracılığıyla kimliğin hem kişisel hem de paylaşılabilir olduğunu göstermek istedim. Kimlik anılarımızla, nereden geldiğimizle ve başkalarıyla nasıl bağ kurduğumuzla şekillenir.

Japon sanatçı, Swarovski Kristallwelten’ın girişindeki başı manzaranın bir parçası olan ve gövdesi birçok yaratıcı dünyayla dolu yeşil devi gördüğünde, hayatın tuhaf ve gizemli doğasını araştıran bir sanat eseri yapmak için ilham aldığını anlatıyor.


Japon kültüründe kaderleri birbirine bağlı olan insanların serçe parmaklarından görünmez bir kırmızı iplikle doğduklarına ve eninde sonunda birbirlerini bulacaklarına inanılır. Bu inanış size nasıl ilham verdi ve bu “görünmez bağ” fikri çalışmalarınızı nasıl etkiliyor? 

Evet, bu inanış benim de ilham kaynaklarımdan biriydi. 2015 yılında kırmızı iplik kullanmaya başladım, ondan önceyse sadece siyah iplik kullanıyordum. Ancak “The Key in the Hand” adlı yerleştirmem için bağlantıyı simgeleyen bir renk kullanmak istedim. Kırmızı iplik kanı andırıyor ve iplik bazen gergin, bazen gevşek, bazen düğümlü ya da kopmuş olabiliyor ve bu tüm ilişkileri temsil ediyor. Hepimizin bir şekilde birbirimize bağlı olduğuna inanıyorum fakat bu bağlar çıplak gözle görülemiyor.

Günümüzde ekonomik krizler ve savaşlar nedeniyle insanlar doğdukları toprakları terk etmek ve yabancı yerlerde yaşamak zorunda kalıyor. Bu durum da onları kimliklerinden ve kültürel miraslarından koparıyor. Bu küresel gerçeği insanların birbirine bağlı olduğu yönündeki felsefenizle nasıl yorumlayabilirsiniz? 

Eserlerimde insanların evlerinden uzakta olsalar bile başkalarıyla hâlâ bağlantılı olduklarını göstermeye çalışıyorum. Kullandığım kırmızı iplikler insanlar arasındaki görünmez çizgilere gönderme yapıyor. Nereden gelirsek gelelim, hepimiz taşıdığımız anılar, duygular ve deneyim- lerle birbirimize bağlıyız.

Bir kişi kaybolmuş ya da geçmişinden kopmuş hissetse bile o bağlar hâlâ oradadır. Çoğu zaman yaşadıklarımızın sadece bize ait olduğunu düşünürüz ama aslında hepimiz birbirimize bağlıyız. Başkalarıyla bağlantı kurmak, insan olmanın doğal ve önemli bir parçasıdır.



1995 yılında açılan Kristallwelten, Lady Gaga, Elton John, Madonna, Björk gibi sanatçılarla gerçekleşen işbirliklerini ve James Turrell, Kusama gibi isimlerin enstalasyonlarını barındırıyor.


Röportaj: Selin Miloşyan

ELLE Türkiye Haziran 2025 sayısından alınmıştır.


ETİKETLER
SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Temmuz-Ağustos Sayısı Çıktı!

ELLE Temmuz-Ağustos Sayısı Çıktı!

Temmuz-Ağustos sayımızın kapağında Bige Önal ile sessiz gücün izinde, yazın kıyısında bir keşfe çıkıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.