Lüks moda evlerinin dekorasyon koleksiyonlarıyla yaşam alanlarına yön vermeye başlaması, moda, sanat ve zanaatkârlığın mimarlıkla kesişimini gündeme taşıyor. Bu yeni bakış, yalnızca giyimi değil, mekânları da dönüştüren bir yaşam stili öneriyor. Tam da bu noktada, tasarımlarında işlevsellik ve estetiği buluşturan Mimar Burcu Soylu Demircioğlu ile mimarlık ve güncel trendler üzerine konuştuk.
Burcu Soylu Demircioğlu kimdir?
2004’te mezun olduktan sonra mimarlık yolculuğuma Boğaziçi’nin eşsiz yalılarında başladım. Geleneksel yapım teknikleri ve restorasyon süreçleri, bana hem tarihe saygı duymayı hem de detayların önemini öğretti. Ardından aile şirketimizde uzun yıllar boyunca konut ve ticari projelerin tasarım ve uygulama süreçlerinde görev aldım.
2020’de kendi ofisimi kurarak "design and build (tasarla ve inşa et)" yaklaşımıyla projeler geliştirmeye başladım. Mimarlığı sadece görsellik üzerinden değil, teknik ve işlevsel bir disiplin olarak ele almak benim için çok önemli. Bu vizyonla yurt içi ve dışında konut, otel, ofis, kiosk ve deneysel mekânlar tasarladık.
Son dönemde seramik ve metal gibi malzemelerle de çalışıyorum. Mekânlara dokunan objeler üretmek, beni heyecanlandıran yeni bir alan oldu. Şu anda bu tasarımları da dahil ettiğimiz projeler üzerinde çalışıyoruz.
Magnum 5 Senses of Pleasure Projesi
Geçtiğimiz yıl Galataport’ta hayata geçen “Magnum 5 Senses of Pleasure” projesinin mimari danışmanlık ve imalat sürecini yönetmek nasıl bir deneyimdi?
Bu proje, multidisipliner çalışmanın önemini bana bir kez daha hatırlattı. Konsept yalnızca görselliğe değil; dokunma, koku, tat ve işitme gibi farklı duyulara da hitap eden çok katmanlı bir tasarım gerektiriyordu. Bu nedenle her detaya özen gösterdik.
İmalat sürecinde malzeme seçiminden işçiliğe kadar tüm aşamaları titizlikle takip ettik. Ekipler arası iletişim sürecin sorunsuz ilerlemesini sağladı. Sonuçta, tasarımı deneyimle buluşturan özel bir proje ortaya çıktı.
Lüks kavramını iç mimaride nasıl tanımlıyorsunuz?
Lüks, çoğu zaman yanlış anlaşılıyor. Bana göre lüks, gösterişten çok zamansızlık ve özenle kurgulanmış bir yaşam deneyimidir. Dokunduğunuz yüzeyin kalitesi, ışığın mekâna düşme biçimi, oranlar ve detayların çözümleniş biçimi asıl farkı yaratır.
Doğal ve dayanıklı malzemeler, incelikli işçilik, el yapımı objeler veya sanat eserleri mekâna kimlik kazandırır. Benim için lüks, görkemli değil; anlamlı, insana dokunan ve iyi düşünülmüş detaylarla zenginleşmiş bir yaşam kalitesidir.
“
"Moda markaları yıllardır yalnızca kıyafet değil, bir yaşam stili tasarlıyor. Hermès ve Fendi gibi lüks markaların dekorasyon koleksiyonları, estetikle birlikte zanaatkârlık ve malzeme kalitesi açısından da iç mimarlığa katkı sağlıyor."
Moda trendleri iç mimariyi nasıl etkiliyor?
Moda ve mimari, dönemin ruhunu yansıtan iki paralel dil. Moda dünyasındaki eğilimler; kumaş, renk ve doku seçimleri üzerinden dekorasyon trendlerine yansıyor. Örneğin, doğallık ve sürdürülebilirlik modada öne çıktığında, iç mekânlarda ahşap, organik dokular ve geri dönüştürülebilir mobilyalar öne çıkıyor.
Oversize formlar moda koleksiyonlarında nasıl yaygınsa, mobilya dünyasında da geniş koltuklar ve hacimli minderlerle karşılık buluyor. Renk paletleri de podyumlardan mekânlara taşınıyor. Ancak biz mimarlar için trendleri birebir kopyalamak yerine, onların ruhunu mekâna uyarlamak daha doğru bir yaklaşım oluyor.
Lüks moda markalarının ev&dekorasyon koleksiyonları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bunu doğal bir gelişim olarak görüyorum. Çünkü moda markaları yıllardır yalnızca kıyafet değil, bir yaşam stili tasarlıyor. Hermès ve Fendi gibi markaların dekorasyon koleksiyonları, estetikle birlikte zanaatkârlık ve malzeme kalitesi açısından da iç mimarlığa katkı sağlıyor.
Ben bu koleksiyonları mekânı zenginleştiren ilham kaynakları olarak değerlendiriyorum. Ancak onları sadece “lüks bir etiket” olduğu için değil, mekânın diliyle uyumlu olduklarında projeye dahil etmek gerektiğine inanıyorum.
“
"Moda ve mimari, dönemin ruhunu yansıtan iki paralel dil. Moda dünyasındaki eğilimler; kumaş, renk ve doku seçimleri üzerinden dekorasyon trendlerine yansıyor."
Dekorasyonda “zamansızlık” sizin için ne ifade ediyor?
Zamansızlık bir stil değil, bir duruş. Trendlerin hızla değiştiği bir dünyada, zamansız tasarım her dönemde değerini korur. Bunun temelinde dengeli oranlar, kaliteli malzemeler ve yalın formlar yer alır.
Doğal taş, masif ahşap, keten ve pirinç gibi malzemeler uzun ömürlü ve estetik oldukları için zamansızlık anlayışına uygundur. Nötr renkler ve yumuşak tonlar da aynı etkiyi yaratır. Ayrıca Eames Lounge Chair ya da Barcelona Chair gibi klasik mobilyalar, modern mekânlarla uyum içinde kalıcı bir değer taşır.
Sosyal medyanın iç mimariye etkisi nasıl oluyor?
Bu durum bizleri daha görsel düşünmeye yöneltiyor. Ancak mimarlar için önemli olan, görselliği işlevsellikle dengelemek. Fotojenik bir mekân yaratmak önemli, fakat asıl değer o mekânın yaşarken nasıl hissettirdiğinde yatıyor.
2025 iç mekân trendlerinde neler öne çıkıyor?
2025’te doğayla bütünleşen, sade ama fonksiyonel tasarımlar dikkat çekiyor. Akıllı ev sistemleri, enerji üreten çözümler ve modüler mobilyalar öne çıkarken; doğal taş, masif ahşap ve büyük bitkiler mekânlara huzur katıyor.
Renklerde bej, krem gibi nötr tonlar genişlik ve ferahlık sağlarken; tarçın, terrakota, kiremit gibi sıcak toprak tonları samimi bir atmosfer yaratıyor. Deniz mavisi ve petrol tonları sakinlik ve zarafet katıyor. Kıvrımlı formlar, organik hatlar ve geri dönüştürülebilir malzemeler de estetik ile çevre duyarlılığını buluşturuyor.
Artık tasarımlar yalnızca estetik değil; aynı zamanda bilinçli, sürdürülebilir ve duyarlı bir yaklaşımın da taşıyıcısı.