Bugüne kadar hep Business Class'ta uçuyordum. Comfort sınıfın, Business gibi rahat konforlu ve koltukların yatak olma özelliği dışında neredeyse aynı olduğunu gördüm. Çok yakında internet servisi de başlayacağı için daha da çok sevindim.
Klasik olarak New York JFK'de pasaport kuyruğu o kadar uzun olduğu için uçtuğumuz süre kadar neredeyse sırada bekledik. Taksiyle tam bir saatte oteldeydik.
Chelsea bölgesinde bulunan Hotel Americano butik bir otel ve özellikle tasarım odaları ve çatısındaki barıyla daha sanatsal ve sakin bir bölgede kalmak isteyenlere önerilir. Suit odalarında kalmanızı tercih ederim. Farklı bir konsept ve odadaki her şey bir tasarımcı tarafından yapılmış.
Kahvaltı ve akşam yemeklerini ve özellikle çatıdaki La Piscine restoranı denemeniz gerekiyor.
Bütün otelin tasarımı Ian Schrager tarafından yapılmış ve bu Grupo Habita'nın New York'taki ilk oteli.
Diğer otelimiz uzun suredir benim konakladığım en keyifli otellerde biri diyebilirim. Greenwich bölgesinde bulunan ve Robert De Niro'nun sahibi olduğu The Greenwich Hotel, her şeyiyle mükemmel.
Odalar eski Amerikan oturma odaları şeklinde ve her şey evde hissetmeniz için tasarlanmış. Odaları; orta bahçeye bakanlar ve cadde kısmına bakanlar diye değişiyor. Bence bütün otellerde olması gereken çikolata, kurabiye ve şekerlemeler odada bedava ve her sabah yenileri geliyor.
Otelin altında ve arka cephesinde herkesin duyduğu iki restoran var. Locanda Verde kahvaltınızı alabileceğiniz ve gün boyu açık olan, akşamları yer bulamadığınız bir restoran ve binanın arka cephesinde herkesin bildiği meşhur NOBU restoran. SPA ve havuzuna bayıldım. Yoğun bir gün sonrası, alışveriş dönüşü bütün yorgunluğunuzu atabileceğiniz ve huzur bulabileceğiniz bir ortam!
Son konakladığımız otelse The Crosby Hotel 88 odalı butik otel SOHO bölgesinde bütün ünlülerin ve sanatçıların kaldığı her şeyiyle mükemmel üstü bir otel. Lounge Bar ve ortak mekanları tümüyle sizin rahatınız için düşünülmüş ve şehrin en keyifli bölgesinde olduğu için de her türlü mekana çok yakınsınız. Bazen yer bulmanız zor olabilir, ama denemekte fayda var.
Restoranlara gelince, bu sefer o kadar insider yerlere gittim (!) giderken ben bile çekindim...
İlk durağım, muhteşem taco ve nachos'larıyla meşhur Pulqueria Meksika restoranıydı. China Town bölgesinde giriş kapısının bile zor bulunduğu, ama içeriye girdikten sonra hem mekan hem yemekleriyle keyfine varılan bir yer.
Da Nico Ristorante ve Emporio Ristorante İtalyan mutfağı sevenlerin kaçırmaması gereken yerler. İkisi de çok küçük restoranlar ve rezervasyonsuz gidilemiyor.
Özellikle hanımlar için çok keyifli bir restoran bar önerim var. Beauty and Essex restoran bar isminde ve kokteylleri özellikle müthiş! Ayrıca meşhur bir uygulama var, bu restoranın kadın tuvaletlerinde şampanya servis ediliyor. Bir zamanların “powder room” olayı hala sürüyor.
Akşamüstü veya iş sonrası için yeni bir bar var; 10. caddeyle 44. sokağın kesiştiği yerde! İsmi, X ve özellikle garsonlarıyla meşhur. Bir buluşma noktası şeklinde ve kime bakacağınızı şaşırıyorsunuz.
Ayrıca The Peninsula Hotel'in çatısındaki barı Salon De Ning kendinizi şımartmak istiyorsanız içkinizi alıp şehri keyifle seyredebileceğiz bir yer.
Aksam yemeği için bir numaralı adres, Freemans Restaurant. Masa bulmak çok zor, ama New York'un en iyi restoranı diyebilirim. Hafta sonları için özellikle 3 ay öncesinden rezervasyon yapmanız gerekir.
Park Avenue Summer kaliteli, keyifli ve gurme bir akşam yemeği yemek için ideal bir yer. Vaktiniz olursa grubun 2 farklı restoranı daha var... İlgilenenlere duyurulur...
Kiss Fly ve Catch dans etmek isteyenlere önerebileceğim iki yer, ama daha sakin bi yer isterseniz Gansevoort Hotel'in çatısındaki partileri kesin kaçırmayın. Konuk listesi için de size küçük bir ipucu: www.royale-marketing.com adresinden istediğiniz partiler için Sameer Qureshi'ye e-posta atarsanız size girişler için yardımcı olacaktır.
New York bu kadar kısa sürede bitmiyor, o yüzden New York yazılarının devamı gelecek diyorum! Gittiğim gördüğüm yerlerin sayısı o kadar fazla ki, uzun notlar tutmanız gerekebilir.
İlker Topdemir'in gözünden New York'u görmek için tıklayın!
İlker Topdemir.
