TUBA ÜNSAL, CİVAN VE SARE İLE TATLI SONBAHAR

Dünyanın en huzurlu yerlerinden birinde yapılan neşeli, çocuk seslerinin eşlik ettiği çekimden görüntüler için fotogaleriye buyrun. Röportaj için ise okumaya devam edin...

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 03 Ekim 2018
TUBA ÜNSAL, CİVAN VE SARE İLE TATLI SONBAHAR

Kapak çekimi için Kemer Country’de bahçeli, sımsıcak bir kütük evdeyiz. Sizi İstanbul’dan kilometrelerce uzakta hissettiren bu ıssız atmosfer ve durgun göl, sanki günlerdir böyle bir kalabalığı, hareketi, sesi bekliyor... Tatlı bir istilaya uğramışlığın verdiği kabullenişle ağırlıyor konuklarını. Çekimin oyuncularına (Tuba Ünsal, çocukları ve ekip) dışarıdan bir gözle bakarken 80’lerin dizisi Küçük Ev’i hatırlıyorum. Sanırım yemyeşil doğa, huzur, kütük ev ve neşeli kalabalık, bana bu izlenimi veriyor...

Tuba Ünsal tıpkı kendisinin de söylediği gibi cool, sabırlı, sakin ve çok eğlenceli bir anne. Çocuklarıyla konuşurken sanki onlarla değil de yakın arkadaşlarıyla, akranlarıyla diyalog halinde... En güzeli de bu değil mi? “Aramızda hem arkadaşlık hem disiplin” var diyor Ünsal. Zaten Ünsal’ın “Haydi çekime” sözüyle Sare de Civan da görev bilinciyle profesyonel modellere taş çıkaracak şekilde sete uçuyorlar. Civan’ın, fotoğrafçı Murathan Özbek’in herhangi bir komutuna ihtiyaç duymadan da nasıl doğal pozlar verdiğini, vücudunu nasıl güzel kullandığını görmeliydiniz. Neyse ki fotoğraflara baktıkça bunu hissedeceksiniz.

Sare’nin olgunluğu da ayrıca dikkate değer. Ben “Sen kimsin, ne yapmaya geldin?” sorusuna onun anlayacağı dilde bir açıklama yapmaya çalışırken bunun üzerine yaptığı yorumu çok hoşuma gidiyor: “Şimdi önümüzde bomboş bir dergi var, bizim fotoğraflarımızla ve senin yazdığın yazıyla bu dergi dolacak” diyor meraklı bir yüz ifadesiyle ve tüm ekibin işini de özetliyor. Benimle sanki yıllardır tanışıyormuşçasına konuşurken mor, kırmızı, sarı renklerine, etek giymeye bayıldığını ve yeni Fransızca öğretmeni “Monsieur Julien”i çok sevdiğini öğreniyorum. Sare de fotoğrafçının komutlarına harfiyen uyuyor, böylece ortaya harika kareler çıkıyor.

Tuba Ünsal çalışmanın ve hak etmenin önemini çocuklarına her daim aşıladığını anlatıyor: “İstediklerini almaları için emek harcamalarını teşvik ediyorum. Bu çekimden para kazanacaklarını söyledim ve bunu profesyonelce yapmaları gerektiğini ekleyip kirlerini sordum. İstemiyoruz deseydiler geri çevirirdim. Çekim bittiğinde kazandıkları paralarla istediklerini yapacaklar.” Emek için motivasyon da gerekmez mi? Hele ki işin içinde çocuklar olunca... Bu çekimin en tatlı anılarından biri sanırım, Sare ve Civan’ın çekim aralarında göldeki küçük kayıkla marka müdürümüz Nil Nuhoğlu’nun eşliğinde gezintileri olacak... Nil’in hafif bir panik etkisi sezilen, “Çocuklar oturun, ayağa kalkmayın” seslerine karışan Sare ve Civan’ın mutluluk çığlıklarını duymalıydınız.

Bu kadar set arkası bilgi yeter. Fotoğraflara bakarken Tuba Ünsal’a kulak verin.

“ÇOCUKLARIM MERHAMETLİ VE DÜRÜSTLER”


ELLE: Sare ve Civan’la bir gün nasıl geçiyor?


TUBA ÜNSAL: Çok eğlenceli. Hayatımın içine fazlasıyla dahiller, tatlı bir ilişkimiz var. Yeni jenerasyon anne-çocuk ilişkisi diyebiliriz buna; hem disiplin hem arkadaşlık söz konusu.

ELLE: Ofis ve ev arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? 

T.Ü: Zamanımı onlara göre programlıyorum. Çocuk düzen seviyor, ben düzensizlik içinde bile düzen yaratabiliyorum. Dışarıda beni sürekli koşarken görüyorlar, her yere yetişmek için sürekli koşan bir Tuba var.

ELLE: Nasıl çocuklar Sare ve Civan, kısaca anlatır mısınız? 

T.Ü: Sare çok merhametli, paylaşımcı, komik bir kız. Civan tam bir haydut, aşırı zeki, her şeyle çok ilgili. İkisi de merhametli ve dürüst. Çok mutluyum onların annesi olduğum için.

ELLE: Evin içinde neler oluyor? Kavga, oyun, paylaşma... Müdahale eder misiniz?


T.Ü: Kavga bu işin olmazsa olmazı. Sürekli itiş kakış halindeler ama birlikte de vakit geçirmekten hoşlanıyorlar. Bazen evdeki desibel artabiliyor ama yalnız kaldığımda da onları özlüyorum.

ELLE: Peki ya hafta sonları? Etkinlikler, atölyeler, gezdiğiniz mekanlar hangileri?


T.Ü: Deli gibi aktivite peşinde koşan bir anne değilim, bunu istesem de yapamıyorum; öyle bir zamanım yok. Çok çalışıp, azami zaman geçirip ardından 7/24 birlikte olduğumuz günler yaşıyoruz. Ve oynarken öğreniyoruz. Sinemayı ve tiyatroyu seviyorlar. Yeni fimleri izlemeye çalışıyoruz. Devlet Opera Bale programını da takip ediyoruz. Operayı da sevdiler, hatta bu kadar dikkatli izlemelerine şaşırdık.

ELLE: Sare ve Civan seyahatlerinizde de size eşlik ediyor. Böylesi zor olmuyor mu?



T.Ü: Çocuklarımla birlikte, tek başıma seyahat etmekten daha keyifli. Bir de uzun mesafe yerlere onları bırakıp gidemiyorum. Bir ay Sri Lanka’da kaldık, Civan henüz altı aylıktı; hem zor hem de eğlenceliydi. Tayland’da da uzun süreler geçirdik. Farklı kültürlerle haşır neşir olmalarını seviyorum. Dünyalı çocuklar yetiştirmek istiyorum.

ANNELİK, DİSİPLİN, ÖDÜL VE CEZA

ELLE: Siz nasıl bir annesiniz? 

T.Ü: Sakin, eğlenceli, cool.

ELLE: Anneliğin en güzel yanları nedir? 

T.Ü: Film repliği gibi, bir sarılıyor, anneciğim diyor dert tasa kalmıyor”.

ELLE: Çocuklarını okuldan kursa, kurstan başka bir etkinliğe taşıyan, mükemmel çocuklar yetiştirmeye kafayı takmış mükemmel anneler hakkında ne düşünüyorsunuz?


T.Ü: Batsın bu dünya diyorum.

ELLE: Disiplinli misiniz? 

T.Ü: Ahlaklı, düzgün, yardımsever çocuklar olmaları için disiplin şart. Diğer taraftan yeme içme konusunda da sabırlı ve ısrarcı olmak gerekiyor. Anne ve çocuk mutluysa geri kalan detaylara çok da takılmamak gerek.

ELLE: Kurallara uymadıklarında ceza veriyor musunuz? 

T.Ü: Ceza vererek terbiye etmeyi bizim nesil uygulamıyor. Zaten doğru bir yöntem değil. Çocuğa yaptığının yanlışını ve sonucunu doğru ifade ettiğinizde zaten bir daha tekrar etmiyor. İletişim önemli. Hiç bıkmadan konuşmak gerekiyor.

ELLE: Çok tartışılan bir konu olan ödül (ödülün özgüveni kırdığı, motivasyonu azalttığı söyleniyor) hakkında ne düşünüyorsunuz?


T.Ü:

Yemek yediği için ödül vermem ama okulunda çalışıp çabaladığı bir derste güzel sonuç aldıysa kutlama yaparız. İstediklerini almaları için emek harcamalarını teşvik ediyorum. Bu çekimden para kazanacaklarını söyledim ve kirlerini aldım. İstemiyoruz deseydiler tekli geri çevirirdim. İş bitti ve kazandıkları paralarla alışveriş yaptılar. Hak ettiler yani. Odalarını kendileri topluyorlar. Bahçemiz varken de mesai yapıyorlardı. Bu şekilde bir oyuncak alabilmek için emek veriyorlar. Bu sayede tüketim çılgınlıkları azaldı. Bizde hiçbir şey boşa gitmiyor. Her şeyi geri dönüşüme gönderiyoruz. Oyuncaklar satılıp yenisi alınıyor, eski kıyafetler durumu iyi olmayan akranlarına gidiyor, sınıf arkadaşlarıyla değiş tokuş yaparak kıyafet alışverişi yapıyorlar. Buna gerçekten çok önem veriyorum. Kıymet bilen çocuklar yetiştirmek istiyorum.

“İKİNCİ ÇOCUK BALLI KAYMAK”

ELLE: Annelik sizi nasıl değiştirdi? Çocuksuz Tuba’yla tek çocuklu ve sonrasında iki çocuklu siz arasında nasıl farklar var?

T.Ü: Ben aslında çok değişmedim, hep aynı ruh halindeyim. Daha organize oldum diyebilirim. Ve kesinlikle daha sabırlı.

ELLE: Onları büyütürken hangi zorluklarla karşılaştınız? Mesela postpartum depresyonu yaşadınız mı?

T.Ü: İlk çocuk anne için bir travma; yeni duruma alışmak zaman alıyor. İkinci çocuk ballı kaymak, korkular gidiyor, sadece keyif almaya başlıyorsunuz. İki doğumdan sonra da çok çalışmak zorunda kaldım, tek sıkıcı tarafı buydu.

ELLE: Özellikle ataerkil kültürlerde yüceleştirilen kutsal annelik hakkında ne düşünüyorsunuz? 

T.Ü: İnsanlar neden hala anneliğin olumsuz ve zor yanlarının da bulunabildiğini, keyifli olduğu kadar yıpratıcı bir tam zamanlı iş olduğunu vurgulamaktan korkuyor.


Annelik müthiş keyifli ve bir insanın başına gelebilecek en güzel şey. Neden sürekli zorlukları konuşuluyor ben de bunu anlamıyorum; sanırım biraz bizim kültürle ilgili. Annelik imajı o kadar yanlış ki yakın bir yüzyılda soyumuz tükenirse kimse şaşırmasın. Şaka bir yana, kadının yine en büyük destekçisi kadın oluyor. Paylaşımların, güzel tecrübelerin, iyi ve cool örneklerin artmasıyla bu algının değişeceğini düşünüyorum.

ELLE: Sizce annelik içgüdüsel mi? Her kadın anne olmalı fikrine inanıyor musunuz?


T.Ü: Hayır, katılmıyorum. Yalnızlığıyla çok mutlu arkadaşlarım var.

“HİÇBİR ŞEY AİLEMİZDEN DEĞERLİ DEĞİL”

ELLE: İki farklı erkekten çocuk sahibi olmak nasıl bir durum? 

T.Ü: İyi. İki ayrı yardımcı ebeveynin neresi kötü olabilir ki? Çocuk büyük bir sorumluluk, hele hele hayatın içinde bir anneyseniz bu daha da zor. Kısaca ne kadar çok yardımcı, o kadar iyi.

ELLE: Mirgün Cabas’la ayrılığınız Civan’ı ve Sare’yi nasıl etkiledi? Civan dışında Sare de Mirgün Bey’le görüşmeye devam ediyor mu? Kısaca nasıl bir yeni denge oluştu geniş ailenizde? 

T.Ü: Düzenimiz aynen devam ediyor. Çocuklar, geçiş dönemi çok sert olmadığı ve biz hiç hır gür yaratmadan bu işin altından kalktığımız için o kadar etkilenmediler. Boşanma aşamasına gelene kadar bir yıl süre var. Her şey yavaş yavaş yaşandı ve bitti. Şimdi iyi arkadaşız. Hiçbir şey ailemizden daha değerli değil. Sare ve Civan’ın çevrelerinde bu durumu yaşayan o kadar çok arkadaşları var ki, sanırım onların normali bu. Ben de klasik bir aile içinde büyütmek isterdim onları, yeni durum da tercihim değildi. Şu an mutlu ve huzurlu bir anneyle birlikteler; daha önemli bir şey yok.

ELLE: İki çocuklu single anne olmak Türkiye’de zor mu? 

 T.Ü: Ben single anne değilim. Çocuklarım babaları ve benimle büyüyor. Tüm sorumluluklar eşit.

ELLE: 
İnsanlar aşık olup evleniyor ve ardından çocukların doğumuyla birlikte ebeveyn oluyorlar. Anne baba olmak aşkı nasıl değiştiriyor sizce? 

T.Ü: Her şey zamana yenik düşüyor, bir de teknolojiye...

ELLE: Çocuklarınızı hangi değerlerle büyütüyorsunuz? İleride nasıl yetişkinler olmalarını istersiniz?


Vicdanlı, dürüst, hayatla dalga geçen ve onu fazla ciddiye almayan, pozitif yetişkinler olsunlar.

ELLE: Hayatınıza üçüncü çocuk gelebilir mi? 

T.Ü: Bilmem.

"SARE’NİN İDOLÜ GİBİYİM"

“Civan fonksiyonel giyinir. Sare farklı, aslında tam benim gibi, her şeyden biraz... Kıyafetlerine kesinlikle kendileri karar veriyor. Sevmediklerini giymeleri için tonlarca mesai harcayacağıma istediklerini giysinler zaman kazanalım felsefesini benimsiyorum. Seçtikleri parçalar çok umurumda değil, ne yedikleriyle daha çok ilgileniyorum. Benim stilimle ilgili mutlaka yorum yaparlar. Ben de onlara hep soruyorum zaten, olmuş mu olmamış mı diye. Sare’nin idolü gibiyim, ne yapsam bayılıyor.”

YAZI: SELİN MİLOŞYAN

FOTOĞRAFLAR: MURATHAN ÖZBEK

STYLING: ASLI ASİL

ELLE KIDS 2018 sayısından alınmıştır.


SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.