#text>
Siz şimdi bu yazıyı sakin bir şekilde okurken bile vücudunuzda inanılmaz bir hareketlilik yaşanıyor. Her bir hücreniz günde ortalama 10 bin kez serbest radikallerin saldırısına maruz kalıyor. Üstelik aldığımız her nefeste ve her harekette bu minik hücre avcılarını vücudumuz kendi üretiyor. UV ışınları, stres ya da nikotin de devreye girdiğinde agresif oksijen molekülleri çoğalarak adeta saatli bir bombaya dönüşüyor. Bu da cildin zamansız yaşlanmasına ve bağışıklık sisteminin zarar görmesine yol açıyor. #text>
Ama henüz yapılacak çok şey olduğunu hatırlatalım... Antioksidanlar sayesinde serbest radikalleri savunmasız hale getirmek mümkün. Nasıl mı? Onlardan antioksidanlar aracılığıyla çaldığımız her elektron serbest radikalleri etkisiz hale getirmeye yetiyor. C vitamini, betakaroten ya da Q 10 koenzimi içeren anti-aging ürünleri işte bu yüzden başarılı. Ve bilim adamları keşfettikleri her yeni “bodyguard”la aynı zamanda cilt hücrelerinin ömrünü uzatıyor. Yeşil çaydan üç kat daha fazla antioksidatif bileşen içeren beyaz çay, kızılcık ya da yaban mersini tohumu son dönemin en yeni starları arasında sayılıyor. #text>
#text>