Seyahat sanatı konusunda bize her seferinde ilham vermeyi başaran Louis Vuitton, en son paylaştığı kampanya karelerinde de Paris'in eşsiz gün batımının büyüsünü, kutup ışıklarının dansını, kamp ateşi kıvılcımlarını odak noktasına alıyor.
Louis Vuitton
Yönetmenliğini ve fotoğraf çekimlerini Jonas Lindstroem’in üstlendiği film, Louis Vuitton’un ilk atölyelerine ev sahipliği yapan Asnières’de başlıyor. Malle Courrier sandığı, bu yolculuğun başlangıç noktası olarak karşımıza çıkıyor. Sandığın içinden yükselen bir fener, Paris silüetinin üzerinde süzülerek izleyiciyi kuzey ışıklarının gökyüzünü renklere boyadığı düşsel bir diyara taşıyor.
Bu kış masalında insanlar, kamp ateşi etrafında bir Kennel trunk’ın yanında tavla oynayıp kahkahalar atarken; bir çift, donmuş göl kenarında romantik bir an paylaşıyor. Yolculuk, Paris’in simgesi Pont Neuf’te son buluyor. Gökyüzüne yükselen sayısız fenerin aydınlattığı bu büyüleyici sahne, yeni yılın sihrini ve umut dolu atmosferini yansıtıyor. Kampanyanın sonunda ise bir anne ve çocuğu, el ele tutuşarak bu ışık şölenini hayranlıkla izliyor.
Louis Vuitton
“Le Voyage des Lumières” boyunca Louis Vuitton’un zamana meydan okuyan mirası ve el işçiliğine olan bağlılığı, hikâyeye işleniyor. Maison'un ikonik parçaları zarif bir anlatımla öne çıkıyor.
Kampanya aynı zamanda Louis Vuitton’un zarif Color Blossom ve Damier mücevher koleksiyonlarını da vurguluyor; markanın sanatsal yaklaşımını gözler önüne seriyor. Ayrıca yer verilen Music Trunk, Louis Vuitton’un seyahat kültüründeki yenilikçi ruhuna saygı duruşunda bulunuyor.
