Nicolas Ghesquiere’in, Louis Vuitton için hazırladığı ilk defilesinde, davetliler koltuklarının üzerinde bir mektup bulmuşlardı. Tasarımcı bu değişimi,kendi ağzından yazılmış kısacık yazıda duygusal bir dille anlatıyordu. Bu paylaşım her şeyin başlangıcıydı. O günden itibaren Ghesquiere’in mimari formları, sade ancak bir o kadar da iddialı bir yorumla moda haftalarının merkezini oluşturmaya devam etti. Her sene olduğu gibi bu yıl da Paris Moda Haftası’nın kapanışı, Ghesquiere’in Louis Vuitton sonbahar/kış 2018- 19 koleksiyonu için hazırladığı defileyle gerçekleşti. Louvre Müzesi’nin en güzel avlularından birinde, bir çift taş rampanın uzaydan gelmiş gibi görünen beyaz bir platformla birleştiği podyumda sergilenen Louis Vuitton koleksiyonu, önümüzdeki kışın rafine ve feminen silüetlerinin, sportif çizgilerle buluştuğu mimari formlarda bir geçiş töreni hissi yarattı.
Defile başlamadan önce Louvre’un bahçesinde heyecan çığlıklarını duyduğumda, ünlü birilerinin geçtiğini anlamıştım. Sonra sosyal medyadan gördüm, içeri girenler arasında Jennifer Connelly, Michelle Williams, Emma Stone ve Isabelle Huppert’ın yanı sıra Nicolas Ghesquiere’in geçmişte birlikte çalıştığı Jean-Paul Gaultier, Catherine Deneuve gibi isimler de yer alıyordu. Davetli grubu, kadın hakları meselesinin markanın tasarım stüdyosunda konuşulan en önemli konulardan biri olduğunun sinyalini verdi. Tasarım ofisinde #MeToo hareketi ve feminizm hakkında her gün konuştuklarını belirten Ghesquiere, jilet gibi ceketler, yeni ekose desenleri ve tamamlanmamış bir feminizmle dolambaçsız, anlatmak istediğini direkt olarak söyleyen bir koleksiyon yarattığını ifade ediyor.“Bazı çok güçlü kadınların oldukça feminen kıyafetler giydiğini unutuyoruz. Ben bu fikre bayılıyorum” sözleriyle koleksiyonun ilham kaynaklarını detaylandırdı. Ghesquiere’in kariyerinde tekerrür eden ve hayal gücünün sınırlarını bambaşka boyutlarda yansıttığı uzay, bu koleksiyonda çok daha ayakları yere basan bir şekilde karşımıza çıkıyor.
“Hepimizin her an bilgiye erişimi var, buna gelecekte ne olacağını bilmemiz de dahil. Aynı zamanda, geçmişte inanılmaz bir zenginlik mevcut” diyor Ghesquiere. Parçaları tasarlarken zamanın içindeki boşluklardan etkilendiğini şu sözlerle özetliyor: “Bu koleksiyonla birlikte geçmişimde
beni büyüten, estetik anlayışımın inşasını büyük oranda sağlayan o müthiş kadınlara bir saygı duruşunda bulunmak istedim. Geçen sezona göre çok daha net; tam anlamıyla Fransız.”
FOTOĞRAF: ANNİE POWERS
YAZI: SERLİ GAZER BOYACI
ELLE EYLÜL,2018 sayısından alınmıştır.
Yüksek teknoloji sihirbazlığıyla birlikte,zaman aşımına uğrama olasılığı düşük parçalar. Toplumdaki kadın temsilinin altının çizildiği ve tasarımcıların, kadınları nasıl giydirmesi gerektiğinin bu derece tartışıldığı bir sezonun kapanışı herhalde daha iyi yapılamazdı. Kış 2019 sezonunda kadının güçlü duruşu,Ghesquiere’in moda sayfasındaki ismini sağlam bir şekilde yazdırıyor.
Eteklerin başrolde olduğu takımlarla birlikte omuzları vurgulayan çizgiler ve bir astronot kostümüne ait olabilecek LV logoları gibi yüksek burjuvaziye ait diğer detaylar, koleksiyonu bambaşka bir boyuta taşıyor.
Pantolonlu takımlar ve kokteyl elbiseleri, grafik korselerle tamamlanıyor. İşlemeli halter yaka üstlerle birlikte kullanılan bu parçalar, asimetrik bir şekilde bağlanan bluzlarla ciddi birer kontrast yaratıyor.
Louis Vuitton koleksiyonu ve sıkıcı olmaktan çok uzak, başka bir deyişle kalem eteklere, pililere ve elbiselere orantısız detaylar eklenerek görünümlerin bugüne ait olması için uğraşılmış.
Louis Vuitton kış 2019 koleksiyonunun bu kadar ince detaylarla muazzam formlarda gözükebilmesi, tasarımcının sınırları olmayan hayal dünyasının Louis Vuitton’un eşsizzanaatkarlarının el işçiliği becerisiyle gerçeğe dönüşüyor.Her bocuğun incecik iğnelerle elde işlendiği, pili formlarının büyük bir ustalıkla yerleştirildiği bu parçaların hepsinin, günümüz modasını gelecekte temsil edeceği belli.