Britanya karşı kültürünün en parlak ve en kışkırtıcı figürlerinden biri, elektrik sarısı saçları ve sıradanlığa meydan okuyan tasarımlarıyla bir dönemin ruhunu şekillendiren Pam Hogg’dan bahsediyoruz. Kendi kendini yetiştirmiş bu sıradışı tasarımcı, 1980’lerin başından bugüne modayı yaşanan bir deneyim olarak gören kuşağın simgesiydi.
Pam Hogg, 2019, Getty Images
İskoçya’da doğan Hogg, stil kimliğini çocukluk yıllarında, eline geçen eski kıyafetleri dönüştürerek yaratmaya başlamış. Güzel sanatlar okuduktan sonra, 1970’lerin sonu ve 80’lerin başında Londra’ya adım attığında, şehri kasıp kavuran New Romantic akımıyla büyülenmiş. BodyMap’ten Stevie Stewart’a, Stephen Jones’tan Leigh Bowery’ye uzanan yaratıcı çevresiyle, geleceğini şekillendiren o gelişen sahnenin bir parçası oldu.
Pam Hogg, 2017, Getty Images
1981’deki ilk koleksiyonu “Psychedelic Jungle”, Yeni Dalga’nın androjen, asidik ve alaycı estetiğine keskin bir yorum getirdi. Kensington Market’teki efsanevi Hyper Hyper’da satışa sunduğu parçalar, kısa sürede tutkulu ve sadık bir hayran kitlesi yarattı.
Hogg’un imzası erken dönemden itibaren belliydi: sınır tanımayan catsuit’ler, lateks ve PVC’nin heykelsi kullanımı, renk patlamaları, dokuyu ve silueti ileri taşıyan formlar… Debbie Harry, Siouxsie Sioux, Kylie Minogue, Kate Moss, Lady Gaga, Rihanna, Lily Allen ve Björk gibi isimler onun enerjisini sahneye taşıyan en büyük elçiler oldu. Minogue’un “2 Hearts” videosundaki metal çivili siyah catsuit’i ya da Siouxsie’nin 2004 Dreamshow turnesi için hazırladığı parçalar hâlâ hafızalarda.
Tasarımcı, kariyeri boyunca modayı politik bir platform olarak kullanmaktan da hiç çekinmedi. 2014’te Amnesty International ile işbirliği yaptığı koleksiyonunda Pussy Riot’a ve Rusya’daki LGBTQ+ haklarına dikkat çekti. 2023’teki “They Burn Witches Don’t They” defilesini Vivienne Westwood’a adadı, İlkbahar 2024 koleksiyonu “Apocalypse” ise Sinéad O’Connor’ın anısına hazırlanmıştı. Son dönem işlerinden “Of Gods And Monsters”, Filistin’deki soykırıma ve Kongo’daki çatışmalara ışık tutuyordu.
Pam Hogg, 2024, Getty Images
1989’da Carnaby Street yakınlarında ilk butik mağazasını açan Hogg’un tasarımlarını yalnızca müzik ikonları değil, İngiliz kraliyet ailesinden isimler de tercih etti. Prenses Diana’nın bir elbisesiyle görünmesi ve Prenses Eugenie’nin 2013 Ascot için Hogg imzalı bir kreasyon giymesi tasarımcının estetik alanını ne kadar genişlettiğini gösteriyordu.
Moda dünyasının ritmi minimalizme kayarken bile Hogg’un enerjisi sönmedi. 1990’larda sahneye döndü; önce Rubbish, ardından Doll ile Blondie ve Raincoats gibi grupların öncesinde sahne aldı. Yaratıcı ifadesi, ister müzik ister tasarım olsun, aynı rock’n’roll ruhuyla ilerledi.
Josh Quinton, Pam Hogg, 2019, Getty Images
Hogg’un vefatı moda dünyasında derin bir boşluk bıraktı. Ancak Hogg’un mirası, yalnızca sıradışı, kural tanımaz kadınlar için yarattığı kıyafetlerde değil, kendi durdurulamaz, özgür ruhunda yaşamaya devam edecek.