O KIZ!

Serenay Sarıkaya'yla yaptığımız samimi sohbet için, okumaya devam edin.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 28 Mart 2016

Yıldızının iyice parladığı, yükselişte olduğu bir dönemde olduğuna şüphe yok. Medcezir'in Mira'sı, Mavi reklamındaki seksi, enerjik, gülümseyen, aşık olan kız o. Serenay Sarıkaya'yı hepimiz tanıyoruz. Ve bu yüzden kendisini daha da çok merak ediyoruz.

Jean, sadelik bir insana ancak bu kadar yakışabilir. Gülmek de tabii. Ve bunlar onu daha da çekici ve seksi yapıyor. Özellikle son dönemlerde herkesin dilindeki kız o. Binlerce hayranı var. Oysa o kendisini öyle çok da ciddiye almıyor, burnu havada değil, hep aynı Serenay; sadece oyunculuğu ve işini çok ciddiye alıyor. Poz verirken de öyle. Onlarca kusursuz ve çok güzel fotoğraftan sadece birkaç tanesi buraya sığdı. Keyifli bir günden geriye kalanları bu sayfalara taşıdık.

ELLE: Mavi reklam filmindeki koşan, zıplayan hallerinizi görünce, Serenay Sarıkaya mutlaka bir aksiyon filminde oynamalı diye düşündüm... Böyle bir şey ister miydiniz?

SERENAY SARIKAYA: Çok isterdim. Ben zaten kendimi oyuncu olarak aksiyona hep yakın hissettim. Neden olmasın, bunun gerçek olmasını çok arzu ederim. Zaten o gün reklam çekiminde de çok eğlendik. Hazırlık aşaması da adeta bir aksiyon filmine hazırlık gibiydi. Aksiyonda acayip şeyler var, bu hareketleri bize gösterenler, bizi çekime hazırlayanlar oralara buralara tutunuyorlar, atlıyorlar, zıplıyorlar... O kadar korkusuzlar ki... Çekimde çok eğlendim.

ELLE: Çok güzel bir dönem yaşıyorsunuz...

S.S.: Müthiş hissediyorum. Tüm bunlar için şükrediyorum, şükretmek de lazım... 15 yaşımdan beri farklı projelerde çalışıyorum. Şöyle bir geriye bakıyorum, aslında yedi yıla yakındır bu sektördeyim. Çocukluğumdan beri ufak tefek de bir şeyler biriktirmişim. Şimdi artık yaptıklarımın karşılığını aldığımı hissediyorum. Zaten hedeflerim ve tüm dileklerim bunun üzerineydi. Ama tabii aynı zamanda çok ürkütücü, çünkü popülarite çok keskin bir bıçak sırtı gibi. Ben de popülariteden çok başarımı korumaya çalışıyorum. Kendimi mesleğimle ilgili geliştirmek, sağlam ve kalıcı olmak için çabalıyorum. Bunun için uğraşıyorum. Yoksa bir anda popüler olmak herkes için çok ürkütücü. Bunu kaldırabilmek, hazmedebilmek zor. Benim de çok zorlandığım zamanlar oldu tabii ki.

ELLE: Adrenalin sever misiniz?

S.S.: Çok severim. Zaten bugüne kadar çok acayip sporlarla uğraştım. Bu teklif gelince de o yüzden çok heyecanlandım.

ELLE: Gelen teklifleri neye göre eliyorsunuz? Neye evet diyeceğinize nasıl karar veriyorsunuz?

S.S.: Mesela bir markayla işbirliği yapacaksam, reklam yüzü olmakla ilgiliyse, inandığım bir şey olmalı. Bana yakışıyor mu, hissettiğim bir marka mı, bakarım. İnsan inanmadığı, kendi de kullanmadığı bir şeyi ne kadar savunabilir ki? Mavi Jeans zaten yıllardır sevdiğim ve giydiğim bir marka. Teklif gelince şok oldum. Tüm bunlar diğer projeler ve diziler için de geçerli. Yaşıma uyuyor mu, kendimi o işte ne kadar doğru ifade edebilirim, bu proje bana ne katar gibi detayları düşünüp, tabii ki menajerimle de birlikte, karar veriyorum.

SERENAY NASIL KARAR VERİYOR?

ELLE: Karar verirken kalp de devreye giriyor mu?

S.S.: Bende sadece kalp devreye giriyor. Gerisini menajerim düşünüyor.

ELLE: Medcezir'le birlikte ciddi bir hayran kitleniz oluştu. Bunu bekliyor muydunuz?

S.S.: Medcezir tabii biraz daha genç bir kitleye hitap eden bir dizi. Ve sosyal medya da daha çok gençlerin elinde. Dolayısıyla böyle bir patlama oldu. Elbette dizinin çok başarılı olması da önemli bir etken. Benim için de hayatımın bu döneminde çok doğru bir iş oldu. Medcezir'in bana çok güzel şeyleri getirdiğinin farkındayım. Kariyerimde muazzam bir yeni kapı açtı.

ELLE: Böyle zamanlarda yanınızda kim oluyor?

S.S.: Çok şanslıyım, ailem beni hep destekledi, hep arkamda oldu. Çok güzel dostlarım var. Bazen düşecek gibi olduğumda, sendelediğimde veya dayanacak gücüm kalmadığında onlar tabii ki beni ayağı kaldırıyorlar ve doğru şeyi yapmam için motive ediyorlar. İnsanın özellikle ailesinin yanında olması çok güzel. Ben de onlara dayanıyorum.

“DAHA ÇOK OLSUN DİYE AÇGÖZLÜLÜĞÜM YOK”

ELLE: Bir keresinde “boş durmayı hiç sevmem” demiştiniz. Şimdiki yoğunluktan memnun musunuz?

S.S.: Evet, çok memnunum, çok mutluyum. Hemen her gün her şey yolunda ve güzel gittiği için şükrediyorum. Aynı zamanda çok yoruluyorum ama bence insan genç yaşında ne yapabiliyorsa yapmalı. İleride zaten ister istemez hayat biraz daha yavaşlayacak, tempo düşecek, bu yoğunluk ta devam edemeyecek. Şu anda bir sıkıntı yok, halimden memnunum. Ama “daha da daha da çok olsun” diye bir açgözlülüğüm de yok. Sadece şu an dahil olduğum tüm projelerden, hayatımda olan tüm insanlardan ve yaşadıklarımdan memnunum.

ELLE: Çocuksu bir ifadeniz var, hiç yaşlanmayacak gibi duruyorsunuz... Ruhunuzda da o çocuk var mı?

S.S.: Var. Aslında çok yakın bir arkadaşım bana ruhumun benden çok daha büyük, yaşlı olduğunu söyler. “Sen 20 yaşında doğmuşsun” der. Olgun olduğumu düşündüğü için, olaylara bakış açısı ve yaşam biçimi olarak... Çünkü ben henüz küçükken de daha sakin, durağan, daha evcimen biriydim. Ve beni ruh olarak besleyecek şeyleri yapmayı seviyordum. Ama tabii ki enerji olarak, hareket olarak çok çocuk ruhlu da hissediyorum.

ELLE: Geçmişi mi geleceği mi daha çok düşünürsünüz?

S.S.: Şöyle diyebilirim: Bugüne kadar geçmişe dair hiçbir pişmanlığım olmadı. Geçmişten ders çıkarıp önüme bakmayı tercih ederim. Ama geleceğe dair öyle çok uçuk planları, olmayacak hayalleri olan biri değilim. Geçmişte de değil, gelecek de değil, daha çok burada, şimdiki zamanda yaşayan bir insanım.

ELLE: İzleyiciler Mira'yı sizce niye bu kadar çok sevdi?

S.S.: Mira gibi çok fazla genç kız var. Mira gerçekten sevdiği adam için mücadele ediyor, emek veriyor; canını sıkan bir şey olduğunda kırılıyor, çok duygusal. Ne hissediyorsa o anda yansıtıyor. Bozuluyorsa bozuluyor, küsüyorsa küsüyor. O kadar gerçek ki, ben de onu o yüzden seviyorum.

“BEN MİRA'DAN DAHA SABIRLIYIM”


ELLE: Mira'yla ortak yönleriniz var mı?

S.S.: Ben Mira'dan daha sabırlıyım. Bir şeyden rahatsız oluyorsam bile onu hemen dile getiremem. Kendimi sakinleştirmeye, ikna etmeye çalışırım. Çok ortak yönümüz var mı bilmiyorum ama Mira'da benden çok fazla şey var.

ELLE: O aşk konusunda çok cesur ve fedakar bir kız. Siz aşk için mesleğinizden veya mesleğiniz için aşktan vazgeçebilir misiniz?

S.S.: Bu zor bir soru, hiç düşünmedim. Şu anda her şey yolunda giderken, her şey çok güzelken böyle sürmesini isterim. Vazgeçmek gibi bir noktaya gelmek istemem. Böyle bir şey yaşar mıyım bilmiyorum. İlişkilerde her iki taraf da fedakarlıklarda bulunabilir, tek taraflı yaşanmaz. O noktaya gelinmez diye düşünüyorum. Ama yarın öbür gün ne olur bilemem, çocuk sahibi olmak istediğimde, evlenmek istediğimde mesleğimle ilgili birtakım hayallerimi gerçekleştirebilmiş olmayı isterim.

ELLE: Nasıl bir arkadaşsınız? İyi bir sırdaş mısınız?

S.S.: Medcezir'deki arkadaşlarımla çok şey paylaşıyorum. Onlarla devamlı görüşüyoruz. En çok benim evimde toplanıyoruz, eğleniyoruz.

ELLE: Genelde dinleyen mi yoksa anlatan mısınız?

S.S.: Vallahi biz arkadaşlarla toplandığımızda herkes eteğindeki taşları döküyor. Kızlar bir araya gelince herkesin anlatacağı bir şeyler oluyor. Çok eğleniyoruz. Ben karşımdakini dinlemeyi de severim, yapabileceğim bir şey varsa yapmayı da. Arkadaşlarıma çok bağlıyım, arkadaşlarımı çok önemser çok severim. İyi bir arkadaş olduğumu düşünüyorum, umarım öyleyimdir.

ELLE: Özür dilemesini bilir misiniz?


S.S.: Birini kırdıysam hemen özür dilerim. Hatta bazen çok fazla özür dilediğimi düşünüyorum. “Özür dilerim”i de hiçbir zaman lafın gelişi değil, yürekten söylerim. Bence özür dileyebilmek çok önemli. Ben zaten küsebilen bir insan da değilim.

ELLE: En fazla ne kadar küsersiniz? Rekorunuz nedir?

S.S.: 24 saat. Maksimum. Ertesi gün benim için her şey geçmiştir. Ama çok bozulduysam karşı tarafın bunu anlamasını isterim. Küsmem ve özür dilerim ama bu, her şeyi affederim demek değil.

ELLE: Önemli bir karar eşiğinde başkalarının fikrini alır mısınız? Yoksa kendiniz mi karar verirsiniz?

S.S.: Duygusal hareket eden bir insanım. Hissettiğim şeyin beni doğru yönlendirdiğini düşünürüm. Sezgilerime güvenirim. Ama “bugüne kadar hiç yanılmadım” diyemem. Karşımdaki insan mantıklı bir şey söylüyorsa onu da dinlerim. Onun dışında eleştirilere açığım. Eleştiri beni motive eder. Yoksa insan tabii ki hep iyisini duymak ister.

KOYU RENK RUJ, UYKU VE ÇOCUKLUK

ELLE: Kıyafet konusunda risk almayı sever misiniz?

S.S.: Sevmiyorum, hatta o konuda korkağım. Klasik parçaları seviyorum. Ve bunları modern parçalarla bir araya getirmeyi de. Bu konuda çok cesur biri olamıyorum.

ELLE: Fazla makyaj yapmıyorsunuz.

S.S.: Günlük hayatta makyaj yapmıyorum. Bir tek koyu renk ruju çok seviyorum.

ELLE: Sabah mutlu uyanan insanlardan mısınız?

S.S.: Erken kalkıyorsam çok mutsuz oluyorum! Dokuz ve sonrası tamam da, ondan öncesi beni çok mutsuz ediyor. Gerçi bu mutsuzluğum da çok kısa sürüyor.

ELLE: Uykuyu çok mu seviyorsunuz?

S.S.: Tam tersi, aslında çok uyuyamam. Gece insanıyım, çalışmadığımda evde sabaha kadar oturup film izlemeyi, müzik dinlemeyi severim.

ELLE: Büyünce ne olacaksın sorusuna çocukken ne cevap veriyordunuz?

S.S.: Psikolog olmak istediğimi söylüyordum. Yoksa çok çok küçükken, bir dönem simitçi olacağım diye tutturmuşum. Annem öyle diyor. Şimdiyse artık kendimi oyunculuk dışında bir şey yaparken düşünemiyorum. Oyunculuk yapmasaymışım mutlu olamazmışım gibi geliyor.

HAFTANIN YEDİ GÜNÜ JEAN!

ELLE: Gardırobunuzda kaç adet jean var?

S.S.: Şöyle diyeyim: Jean'den başka hiçbir şey giyemem!

ELLE: Haftanın yedi günü giyer misiniz?

S.S.: Evet, zaten durum da aynen bu, her gün jean giyiyorum. Gerçekten jean insanıyım.

ELLE: En sevdiğiniz renk ve model hangisi?

S.S.: Geçen sene kafayı boyfriend jean'e takmıştım. Ama bu sene acayip skinny modeller var. Mavi Gold serisi yıkılıyor. Bu sene ben de en çok koyu renk skinny jean giyeceğim.

ELLE: En sevdiğiniz kombin hangisi?

S.S.: Sete gideceksem tişörtle kombinlerim. Gezmeye gidiyorsam koyu renk skinny jean'i deri ceket ve sivri topuk ayakkabıyla tamamlamayı seviyorum.



Yazı: Suzan Yurdacan

Styling: Melis Ağazat

Dergide Bu Ay

ELLE Türkiye 25 yaşında!

Mayıs sayımızda ELLE dergisi global kodlarıyla bir araya getirdiğimiz kendi alanlarında çok başarılı tam 8 isim ve 8 marka var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.