GİZLİSİ SAKLISI YOK
Burcu Esmersoy, çocuğunu büyüttükten sonra çiftliğe yerleşecek. Hangi çocuk mu?
ELLE ONLINE
14 Mart 2014
ELLE: İstanbul'u ne kadar iyi biliyorsunuz?
BURCU ESMERSOY: Avucumun içi gibi bilirim.
ELLE: Bu iddialı oldu.
B.E.: Öyle. Bir taksici kadar iyi bilirim!~ ELLE: Bu trafikte nasıl bir şoförsünüz? Sabırlı mısınız?
B.E.: Nihayet olabildim. Yaşla birlikte insan ılımlı olmayı öğreniyor.
ELLE: Hangi yaştan bahsediyoruz?
B.E.: 30. Benim için 30, kırılma noktası oldu.
ELLE: Özellikle İstanbul'da yaşayanlar “bu şehirden gitsem, güneyde bir yerde ya da bir çiftlikte yaşasam” gibi hayaller kurar. Sizin de öyle hayalleriniz var mı?
B.E.: Bunu hep istiyorum. Yani son zamanlarda daha çok istiyorum. Ama gideceğim yer hep değişiyor. Nedense İzmir veya civarları çok cazip geliyor. Çiftlikte yaşamak istiyorum. 42 yaşımda emekli oluyorum; resmi olarak yani. Gerçekten emekli olunca çiftliğe geçebilirim. Ama önce çocuğu en azından lise sona kadar şehirde okutmak lazım.~ ELLE: Hangi çocuğu?
B.E.: Yani çocuğum olursa, önce eğitimini en azından lise sona kadar şehirde tamamlamasını beklemek lazım. Sonra artık üniversiteye başlar, bir de yurt dışına yollarsam, gönül rahatlığıyla İstanbul'dan gidebilirim.
ELLE: Bu arada 42 yaş, emekli olmak için erken değil mi?
B.E.: O resmi emeklilik yaşım. Ben kendimi 50 yaşımda emekli etmeyi düşünüyorum. Buralardan gitmem için iyi bahane olacak: Şehir bence insanı yaşlandırıyor. Genç kalabilmek için şehirden gideceğim!
ELLE: Güzel ilişkisi olan, hayatından memnun bir kadın evliliği en çok niye ister?
B.E.: Çocuk için...
ELLE: Nasıl bir anne olurum diye düşünüyor musunuz?
B.E.: Bunu yıllardır düşünüyorum. Ve henüz anne olmamış olmamın sebebi bunun çok fazla hesap kitabını yapmam. Mesela kızım dünyanın en şımarık kızı olur. Erkek çocuğumsa çok haylaz olur. Büyünce çok canlar yakar. Bir de onunla uğraşacağım, biliyorum. Çocuklarıyla kafayı yemiş bir anne olacağım.~ ELLE: Düğünü Ekim'de sandığımız için, telaş var mı diye soracaktım...
B.E.: Bu ikinci evliliğim. İlkinde de hiçbir şeyi abartmamış, telaş etmemiştim. Şimdi de abartacağımı sanmıyorum.
ELLE: Bu ikinci evliliğiniz olduğuna göre ne hissediyorsunuz?
B.E.: Bunu hiç düşünmedim. Sütten dilim yandı, yoğurdu üfleyerek yiyeyim gibi bir durumum yok mesela. Evet, insan hatalarından ders alıyor. Ancak birinci evliliğimde de hata yaptığımı düşünmediğim için ders alınacak bir şey de yok. Evlilik beni korkutmuyor. Her insan farklı.
ELLE: Müstakbel eşiniz sizi ne kadar tanıyor?
B.E.: Ben tanıştığımızdan beri hep açık ve net, her zamanki Burcu olduğum için beni çok iyi tanıyor.
ELLE: Güne nasıl başlarsınız?
B.E.: Önce başka bir şey söyleyeyim: Hayatımda hiç alarm kurmadım, istediğim saatte uyanabiliyorum. Çok erken uçağa binecek olsam bile fark etmez, alarm kurmam. Uyanınca yatakta oyalanmam, hemen kalkarım. Ve mutlu uyanırım.~ ELLE: Başucunuzda ne var?
B.E.: Rüyamda genelde şekiller, simgeler görüyorum. Başucumda, simgeleri açıklayan kocaman bir kitap var. Ablamla birlikte mutlu bir günde çekilmiş çocukluk fotoğrafım ve bir de yatak parfümüm!
ELLE: Evde vakit geçirmeyi sever misiniz?
B.E.: Evet. Bir hafta evden dışarı çıkmasam olur. Birikmiş dizi ve filmlerim oluyor. Arka arkaya izliyorum. Bir tek yemek yapmam. Zaten dışarıdan sipariş ettiğim beş favorim var, hep onları söylerim.
ELLE: Hep aynı beş yemekten sıkılmıyor musunuz?
B.E.: Hayır, teslimat süresini, tadını biliyorum; kötü sürpriz yok. Kendim de yemek pişirebilirim ama tek kişilik yemek için uğraşmak manasız geliyor.
ELLE: Bıkmadan giyeceğiniz bir kıyafet de var mı?
B.E.: Var. Yıllar önce, 98 senesinde satın aldığım Sexy Woman jean'i hala her fırsatta giyiyorum. İsmini de seviyorum, Sexy Woman. Neyse ki akıllılık edip iki tane almışım. Bu yırtık jean'im ve beyaz bir tişörtle, spor bir ayakkabı ve bir çantayla gayet mutlu yaşarım.~ ELLE: O zaman çok fazla alışveriş yapmıyorsunuz.
B.E.: Tam tersi, yapıyorum, hem de çok! Bir dolu televizyon programım var, hepsinde farklı kıyafetler giyiyorum. İşim gereği bu kadar çok kıyafete ihtiyacım olmasaydı, o zaman bu kadarını yapmazdım.
ELLE: Ayakkabı tutkunuz var mı?
B.E.: Evimi su bassa, ayakkabılarım zarar görür diye korkuyorum. Ayakkabılarımı giymeyi de, giymesem dolapta görmeyi de seviyorum. Sadece bakmak bile beni mutlu ediyor. Giymeyeceğimi bile bile, sadece dolapta dursun diye ayakkabı alabiliyorum.
ELLE: Aklınızla mı, kalbinizle mi karar veriyorsunuz?
B.E.: Hislerimle. Hislerime güveniyorum.
ELLE: Kin tutar mısınız yoksa affeder misiniz?
B.E.: Affetmek Allah'a mahsus diyorlar. Kin tutmuyorum, affetmek gibi bir şeyim de yok. Şöyle bir huyum var: Bir insan canımı yaktıysa bir anda ilişkimi, iletişimimi bitirip yokmuş gibi yaşarım. Onu yok sayarım.~ ELLE: Saç renginiz konusunda tutucu musunuz?
B.E.: Kendi saç rengim ballı kahve. Ama sarışın olmak havalı, çok acayip bir şey. Sarışınken en sade halinle bile havalısın.
ELLE: Bu hayatta en çok neye inanıyorsunuz?
B.E.: Karmaya. İyi olursan başına iyi şeyler gelir, kötü olursan, başına kötüsü gelir.
ELLE: Hayatta mutlaka yapmak istediğiniz nedir?
B.E.: Mutlaka hayatımı yazmak istiyorum.
ELLE: Hikaye hangi zaman diliminde başlıyor?
B.E.: Çocukluğumla. Dört yaşında bir olayla başlıyor. Bu kitapta her şeyi anlatacağım, hiçbir şeyi sakınmayacağım. Şimdiden notlarımı alıyorum. Kitabı yazınca, yani çıktığında hemen çiftliğe kaçacağım!
Suzan YURDACAN
Fotoğraflar: Riccardo TINELLI Styling: Melis AĞAZAT
SON HABERLER
