KATE HUDSON'IN "EN"LERİ

Yaşama sevinciyle dolu oyuncunun bilinmeyenleri

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 21 Mayıs 2013
KATE HUDSON'IN "EN"LERİ
2014 yılını pek çok proje için film setlerinde geçirecek olan Kate Hudson'ın yaşamı “en”lerle dolu. Ünlü yıldızın en sevdiği şarkıdan en sevdiği giysiye kadar "en"lerini bir araya getirdik. Kate Hudson'la ilgili bilmediğiniz pek çok ayrıntı ilerleyen sayfalarda sizi bekliyor.





~


EN SEVDİĞİM ÇOCUKLUK HATIRAM


Son derece sevgi dolu bir çocukluk geçirdiğim için, bir tane hatıra seçmekte zorlanırım aslında. Üç yaşımdayken annemin İbiza'da bir evi vardı. Bir gün annem güneşlenirken koşup onun üzerine atladım ve ona sarıldım. Beni kucakladığında sıcaklığını fark ettim. O duyguyu çok net anımsıyorum. Şimdi dönüp o ana baktığımda, annemin benim için taşıdığı anlamı algılayabiliyorum: Anne sevgisi... Ayrıca annemin kokusunu da hatırlıyorum. Biz pek klasik bir aile değildik, standart çalışma saatlerimiz yoktu, sık sık seyahat ederdik, film setlerinde çok zaman geçirirdik. Ama bütün bunların yanında annemle babam, ayakları yere basan bir çocukluk geçirmemize adadılar kendilerini. Bu anlamda ben de insanların Hollywood'u algılama biçimleriyle kendi yaşadıklarımız arasında bağ kuramıyorum.





EN SEVDİĞİM ŞARKI


Bob Dylan'ın “Visions of Johanna” adlı parçası. Ben müziksiz duramam. Almost Famous filmini çekerken, sette sürekli bu şarkıyı dinlerdik. Dolayısıyla bu şarkı, o filmdeki rolümü ve geçirdiğimiz harika zamanı çağrıştırıyor bana. Hayatıma her çeşit yeni müziği getiren insan, filmin yönetmeni ve aynı zamanda Rolling Stones'un eski yazarlarından olan Cameron Crowe'dur. Evliliğim de hayatıma müzik getirdi; Chris müziğin içinde; müziği herkesten iyi bilen biriydi. Kendimi ona hala yakın hissederim. Zaten boşanmış bile olsanız, çocuğunuz varsa o zaman bir biçimde iletişiminizi sürdürmeniz gerekiyor. Bu bazen zor olabiliyor. Eğer birisiyle çocuk yapacaksanız, o insanın öncelikle çocuğunuz icin iyi bir baba olacağından emin olmalısınız. Chris tekrar evlendi ve bir çocuğu daha oldu. Her iki tarafın da hayatına yeni insanlar girdikten sonra bir denge sağlamak çok önemli. Biz Chris'le bunu başardık.





EN SEVDİĞİM GİYSİM


Ben bir aksesuar insanıyım. Rahat kıyafetlere ve her çeşit aksesuara bayılıyorum. Arkadaşım Jen, yıllar önce bana enfes turkuaz bir bileklik verdi. Onu hala sürekli takıyorum. Annem de benim için bazı özel parçalar yaptı. İstediği taşları bulup bunlarla tasarım yapmak hoşuna gidiyor. Bu sene doğum günümde benim için yaptığı, üzerinde ağlayan ve gülen tiyatrocu maskesi olan altın bir kolye yapmış. Göz yaşı olarak da bir parça pırlanta kullanmış. Kıyafetlere gelince, kişisel tarzım aslında hiç değişmedi. Beğendiğim parçalar çok bellidir: Desenli elbiseler, farklı kumaşlar... Uçuşan elbiselerden uzak duramıyorum. Beni sıkan giysileri sevmiyorum. Moda endüstrisinin içinde çok arkadaşım var ve onlara büyük saygım var. Beni Stella (McCartney) giydiriyor. Onun giysilerinde en sevdiğim yan, tasarladığı her şeyin rahat olması. Stella, kadınların nerelerini kapatmak ve nerelerini açık bırakmak istediklerini anlıyor. Ama yine de onunla bir araya geldiğimizde, anne kimliklerimiz ön plana çıkıyor. Çocuklarımızı da alıp birlikte vakit geçirmeyi seviyoruz. Stella bence harika bir anne.





EN SEVDİĞİM MÜZİKLİ GECELER


Her zaman dünyadaki yerimin neresi olduğunu ve kimlerin gündemde olduğunu görmeye çalışırım. Hamileyken Neil Young'ı Greendale turnesinde izlediğimi hatırlıyorum. Bandit'in gitarda ilk notalarını duyduğumda gözlerimden yaşlar boşanmıştı. Elbette bu duygusallığımda hamileliğimin etkisi vardı, ama Neil'in en dokunaklı şarkısını çalıyor olması da başlı başına bir sebepti. Canlı müzik performanslarını izlemeyi çok seviyorum. Chris'le birlikteyken müzik benim hayatımdı. Yedi senemi yollarda geçirdim. Bunu tekrar yapar mıyım? Bir otobüsle turne yollarında dolaşmak bana hala hoş bir olay gibi geliyor. Mesela turnelerimizin birinde Liv Tyler da vardı. Zira Tyler'ın o zamanki eşi Royston Langdon, Spacehog grubundaydı. İnanılmaz eğlenmiştik. Liv'le ilk tanıştığımızda ben 15, o da 17 yaşındaydı. Aslında ağabeyimin arkadaşıydı ve onu ilk gördüğümde bizim evin mutfağında oturuyorduk. Üzerinde yazlık, mini bir elbise vardı ve uzun bacakları hemen dikkat çekiyordu. Ona bakıp “Tanrım, bizim evimize gelen en güzel kadın bu olmalı. Ben asla bu kadar güzel olamam!” demiştim. O günden beri arkadaşız Liv'le.





EN SEVDİĞİM KİTAP


Hani bazen en sevdiğiniz kitapları unuttuğunuzu fark eder ve onları tekrar okuma gereğini hissedersiniz ya... İşte benim yeniden okumam gereken kitap, Gabriel Garcia Marquez'in “Yüzyıllık Yalnızlık”ı... İlk kez okuduğum zaman 16 yaşımdaydım ve konusuna bayılmıştım. Christopher McDougall'ın “Born to Run” adlı kitabını henüz bitirdim. Eğer koşmayı seven biriyseniz çok beğenirsiniz bu kitabı. Çünkü fiziksel ve ruhsal anlamda ne kadar uzağa koşabileceğimiz hakkında. Benim doğamda her zaman hareket etmek ve spor yapmak olmuştur. Genellikle evde her gün iki saat egzersiz yaparım ve evde dans etmeyi de çok severim. Egzersiz konusunda oldukça disiplinliyimdir. Çünkü sağlığınız konusunda bilinçli davranmak ve sizin için zararlı şeylerden uzak durmaya gayret etmek önemli.





EN SEVDİĞİM FİLM


“The Big Lebowski”yi her gece seyredebilirim! Karakter komedilerini ve Coen Kardeşler'in film tarzını çok severim. Kendi filmlerime gelince, onları izlemekten pek hoşlanmadığım için en sevdiğimin hangisi olduğunu söylemek zor. Oyunculuktan başka bir iş yapmayı hiç düşünmedim. Sahnede olmayı ve oyunculuğu, karakterler canlandırmayı çok sevdiğimi biliyordum. Küçük bir çocukken de, bu yetişkin yaşımda da hikaye anlatmak, benim en iyi becerdiğim şey. Ve eğer Ryder da büyüdüğü zaman oyuncu olmak isterse, sanırım ben de annemle babamın bana yaptıkları gibi onu desteklerim. Tabii ki iyi bir insan olduğu ve başkalarına saygılı davrandığı sürece...





EN SEVDİĞİM EŞYAM


Seneler önce annemin bana Noel'de verdiği bir kristal vardı. Her gittiğim yere taşırım bu kristali. Annem enerji ve taşlarla çok ilgilenir. Bu kristal de kalp şeklinde pembe bir quartz ve sevgiyi simgeliyor. Ayrıca Hermes eşarp koleksiyonu yapıyorum; yaklaşık 200 eşarbım var. Gittiğim yerlerde eski ya da yeni, e-bay'den veya acayip başka yerlerden olduğuna bakmadan toplamaya devam ediyorum. Bu eşarpları çok güzel buluyorum ve bence renkleri inanılmaz hoş. Bir de pek lüks düşkünü biri olmamama rağmen, ev eşyası satın almaktan çok keyif alıyorum. Sandalyeler, lambalar... Evim farklı ülkelerden alıp evime yolladığım eşyalarla dolu.





EN SEVDİĞİM FOTOĞRAF


Ryder'ın iki yaşındayken çekilmiş şahane bir fotoğrafı var. Ayağında babasının kovboy çizmeleri, kafasında kovboy şapkası ve üzerinde bir kot ceket. Bunların dışındaki ayrıntıysa, çıplak olması. Yüzünde sanki farların önünde kalmış geyik gibi inanılmaz bir ifadeyle bakıyor. O kadar tatlı ki! Bir başka sevdiğim fotoğrafsa, annemle meşhur Rus balet Mikhail Baryshnikov'a ait. Annem o kadar hayat dolu görünüyor ki, fotoğraf sanki canlı gibi. Seyahat ederken aile fotoğraflarımı yanımda taşırım. Ailem ve arkadaşlarım benim her şeyim!

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.