TAM BİR YAZ KADINI

Didem Soydan'ın o enerjisini aldık ve röportajımıza yansıttık!

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 25 Kasım 2014
TAM BİR YAZ KADINI






Onsuz defile olur mu? Tarzıyla, kıyafetleriyle, sosyal medya paylaşımlarıyla, her şeyiyle farklı bir isim. Ve kariyerinin zirvesinde. Didem Soydan, modelliği yakında bırakacağını söylediğinde yanlış duyuyorum sandım. Başarılı modelle alışverişi, kış gardırobunu ve hakkında merak edilenleri konuştuk.





Kışı seviyor musunuz?


Hayır, tam bir yaz insanıyım. Hiç kış görmeden yaşayabilirim, soğuk hava o kadar moralimi bozuyor! Yazın ışıldıyor, kışınsa tam “deli atıyorum”, o kadar mutsuz oluyorum. Çok üşürüm. Yazın bile yorganımı kaldırmam, ayakucumda durur.





Kış gardırobu konusunda da zorlanıyor musunuz?


Görsen inanamazsın. Kışa bu kadar ciddi hazırlık yapan başka biri yoktur: Adeta bir koleksiyonum var! Çok üşüdüğüm için bende manto manyaklığı var.





Ne tür mantolar seviyorsunuz?


Annemlerden kalan mantolarım favorilerim. Çok kalın, büyük, “oversize” dediğimiz, büyük yakalı ve uzun modelleri seviyorum. Kısa, belimi örtmeyecek (babaannemin de dediği gibi) olanları asla giymem. Uzun, babaanne mantoları tercihimi çok iyi tarif ediyor. Diğer kış kıyafeti favorilerim de (yaz kış giydiğim) bot ve kalın kazaklar. İlk çocuk olduğum için beni şımartıp narin yetiştirmişler, sarıp sarmalamışlar, o yüzden hep üşürüm.





Modellik yapmasaydınız yine de modaya meraklı olur muydunuz?


Kesin olurdum, çünkü lisede de böyleydim. Ailem tekstilci olduğu için kıyafete çok para harcamazdık ama ben küçükken de her şeyi muhakkak değiştirip giyerdim. Ailemdeki kadınlar çok güzel giyinirdi, hala da öyleler... Anneme onu bu konuda kıskanacak derecede imreniyordum. Annemin kıyafetlerini giydiğim kocaman bir albümüm var. Ne zaman bir kıyafetini giysem, anneme, “beni şu köşede çeker misin?” diyordum. Mutlaka poz veriyordum.





Anneniz bunlara ne diyordu?


Çok hoşuna gidiyordu. Annemle aramızda 18 yaş fark var, birlikte çok eğleniyorduk. Annem beni, ilkokulda, o mavi okul önlüğünün altına her gün farklı mus çorap giydirerek gönderirdi.





Bu hoşunuza gidiyor muydu?


Tabii ki. Çekimlerde en çok saç-makyaj hazırlıkları nı severim. O süre istediği kadar uzayabilir, hiç şikayet etmem. Hatta erken biterse alınıyorum! Bugün bana özen göstermediler, diyorum.~


Kırmızı ruju ne zaman “keşfettiniz”?



Çok soğuk tenli, çok beyazım.Bir de öyle kalın dudaklarım filan yok. Kırmızı ruj sürmek iyi hissetmem için yeterli oluyor, beni o kadar çok zahmetten kurtarıyor ki... Eskiden sadece önemli gecelerde sürerdim, artık her gün kırmızı ruj kullanabiliyorum.





“Tüm kıyafetlerine veda et, üç tanesini seç” deseler ne yaparsınız?


Aaaa... Zorunda kalırsam elim annemin çok güzel üç mantosuna gider. Başka hiçbir şeye değil. Çünkü kıyafetlerimin hiçbiri aşırı pahalı veya nadide değiller. Bir de Moskova'dan aldığım bir asker takımım var, madalyaları olan, onu da saklamak isterim.





Stiline, gardırobuna çok imrendiğiniz birileri var mı?


Dita Von Teese'in gardırobunu karıştırmayı çok isterdim!





Gardırobun düzenli midir?


Evet. Hayatım kıyafetle geçiyormuş gibi düşünmelerini istemem ama her şeyim, iç çamaşırlarım dahi renklere göre düzenlemiş durumda.





Kendi markanızı, mesela tişört veya gömleklerden oluşan bir koleksiyon çıkarmayı düşünüyor musunuz?


Evet, çok isterim. Zaten önümüzdeki nisan modelliği teknik olarak bırakıyorum. Bu işe başlarken kendime hedefler koyup, “30 yaşıma gelince şunları şunları yapmış, mutlaka yurt dışında iyi bir defileye çıkmış olacağım” demiştim. Arzu ettiğim her şeyi yaptım. Berlin'deki bir ajansla da anlaştım...





Durum böyleyken nasıl bırakacaksınız?


Bu işten bıkıp söylenen, her şeyden şikayet eden bir modele dönüşmeden bırakmak istiyorum. Böyle örnekler gördüm. Yaptığın iş, aşk-nefret ilişkisine dönüştüğünde bırakmalısın. Modellik konusunda kimseye kanıtlayacak bir şeyim kalmadı.





“60'lı yaşlarıma girince şöyle görünmek isterim” dediğiniz bir tarif var mı?


Var, hatta rol modelim var, (Amerikalı model ve oyuncu, 83 yaşındaki) Carmen Dell'Orefice. Kadınlar yaşlanınca saçlarını kestiriyor, onlardan vazgeçiyorlar ya, sinir oluyorum. Ben mümkünse bayağı uzun, kendi renginde kullanmak isterim. Kırmızı rujumu da mutlaka sürerim. Kıyafetlerim sade olur ama takıyı abartabilirim. Aslında çok garip, kendimi o yaşlarda düşünemiyorum, hiç o torun- torba resminde göremiyorum. Hiç o kadar sonrasını düşünemem, korkarım. Bana kalsa, bence 50 yıl yeter.





SUZAN YURDACAN

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Baharı Hande Erçel ile karşılıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.