STOCKHOLM SENDROMU

STOCKHOLM SENDROMU

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 17 Ekim 2014
STOCKHOLM SENDROMU






Yıllarca hayalini kurduktan sonra bu yaz Stockholm'e giden tasarımcı Begüm Salihoğlu, burayı “sizi çocukluğunuza döndüren, ruhunuzu besleyen bir şehir” olarak tarif ediyor. Daha fazlasını bilmek istiyoruz!





Stockholm'e ne zaman gittiniz?


Uzun zamandır eşimle en çok Kuzey Avrupa ülkelerini gezmek istiyorduk. Sonunda bu yazın sıcaklarını fırsat bilip geçen ay Ramazan Bayramı tatiline birkaç gün daha ekleyerek St. Petersburg, Stockholm ve Kopenhag'a gittik. İçlerinde en favori şehrimiz kuşkusuz Stockholm oldu.





Bu şehir sizi nasıl etkiledi?


Stockholm, tadını arabayla değil bisikletle çıkarmanız gereken yeşil bir dünya. Hele de çevresindeki Saint Petersburg gibi ihtişamından başınızın döndüğü şehirleri gördükten sonra, Stockholm'de gerçekten insanın gözü dinleniyor. İnsanlar, evler, sokaklar; her şey gösterişten uzak, her bir tasarım ihtiyaca yönelik çizilip planlanmış ve hayata geçirilmiş. Yeni eve taşındığım bugünlerde aldığım mimari ilham inanılmazdı. Bir yandan da göz yoran tasarımlardan uzaklaştığımız, rahatlığa önem vermeye başladığımız yeni moda devrinde, bu şehir gerçekten büyük bir esin kaynağı oldu benim için.





Stockholm'ün en çok nesini sevdiniz?


Bu, Stockholm'e ilk gidişimizdi. İnsanların rahat ve huzurlu oluşu, tasarıma gündelik hayatta verdiği değer ve tasarımla bütünleşmiş yaşam tarzı beni çok etkiledi. Bu hayata özendim diyebilirim. Stockholm gerçekten de insana, mesleğini sevdiriyor.





Gezerken aklınıza yeni fikirler geldi mi? Yeni koleksiyonunuzda Stockholm esintilerini görecek miyiz?


Stockholm, benim için sağlıklı bir beslenme programı gibi oldu. Bu kadar seyahat etmiş ve çok sayıda ülke gezmiş biri olarak, bu şehrin vizyonumu genişlettiğini söyleyebilirim. Kendi “couture” koleksiyonlarımın yanı sıra, tasarım danışmanlığı verdiğim firmalar için de çok iyi bir araştırma dosyasıyla dönmüş oldum. Ve şunu da samimiyetle söyleyebilirim ki, önümüzdeki sezonlarda Begüm Salihoğlu'nda daha minimal couture etkileri göreceksiniz.





Şehri planlı mı gezdiniz?


Gezdiğim yeri turistik bir seyahat gibi yaşamak yerine yerel seyahatmişçesine yaşayabilmek benim için daha önemli. Stockholm'e giderken de hiçbir plan yapmadık. Orada yaşayan yakın bir dostumuzun ellerine güvenle bıraktık kendimizi. Arkadaşımızın bizi büyük keyifle gezdireceğinden emin olarak başladığımız bu serüvende tasarım, sanat, moda, yeme-içme gibi ilgimizi çeken her şeyi iki güne sığdırdık.



Alışveriş de yaptınız mı?



Zor beğenen biri olmama rağmen burada gördüğüm her şeyi istedim. Özellikle ev dekorasyonu için bolca alışveriş yaptık. Klong tasarımı “Fanny Vase” vazo aldım. Wegner tasarımı “Flag Halyard Chair”, şu an sipariş listemde. Stockholm'e gidip de Acne ve H&M'den alışveriş yapmadan dönmek olmaz. Ben de yeni sezondan birçok klasik parça edindim. En favori İsveç markası Tiger of Sweden'ın erkek koleksiyonundan siyah deri bir seyahat çantası aldım. Eşim o kadar beğendi ki şu an kavga-dövüş, paylaşımlı kullanıyoruz.





Stockholm'ü gezmek için en güzel mevsim hangisi?


Kesinlikle yaz! Temmuz-ağustos ayları en güzeli.





Nelerden ilham alırsınız?


Seyahatlerim ve o şehrin sokak tarzı en büyük ilham kaynağım. Ama tabii ruh halim her şeyin ötesinde tasarımlarıma yön veren temel öğe. Hayal gücüm bazen o kadar sınırsız oluyor ki, kafamda yarattığım malzemeyi bulabilmek için her şeyi bırakıp günlerce onun peşinden koşuyorum. Bazen bu çok detaycı oluşum delirmeme yol açacak diye korkuyorum. Stockholm içinse, bu şehirdeki detaylarda kendimi buldum diyebilirim.





SUZAN YURDACAN

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.