Elektronik müziğin Fransız ikilisi Daft Punk, 1993 yılında Guy Manuel de Homem-Christo ve Thomas Bangalter tarafından Paris’te doğdu. Başlarda, şarkılara vokalsiz cover yaparak sektöre giren grup, daha sonra Progressive House, Funk, Electro, Techno ve Hip Hop’la dünyasına adım atarak karışık müzik tarzlarını harmanlayan parçalar çıkardı. O dönemlerde, tek bir müzik tarzına kitlenen parçalar duymaya alışık olduğumuzdan grubun benimsediği elektro-pop ezgiler kulağımızda farklı ve hoş bir tını bırakıyordu. Nitekim ikili bu süreç içerisinde kolları sıvayarak, uzun bir single hazırlığına girdi. Grup 1993’te “The New Wave” ve“Da Funk” singlelarıyla başarılı bir satış rakamına ulaşarak, tüm dünyada ismini duyurmayı başardı.
İlgiyle karşılanan iki single’ın ardından, emin adımlarla albüm çıkarma hedefine doğru yol alan Daft Punk, seneler 1997’yi gösterdiğinde “Homework” albümünü hayranlarıyla buluşturdu. Yine beklenen oldu. Albüm tek bir haftada piyasaları alt üst ederek, en çok satın alınanlar listesinde ilk sıraya oturdu. Grubun ünü sadece Fransa’yla sınırlı kalmıyordu, artık dünyanın her bir tarafından dinleyiciye ulaşmışlardı. Dinleyiciye kazandırdıkları duygu bize öyle güzel geçiyordu ki, yeni parçaların heyecanını hemen içimizde yaşamaya başlıyorduk.
Beklentileri fazlasıyla karşılayan albümle kariyerlerinin zirvesine oturan grup, doruktaki galibiyetini keskin çizgilerle belirlerken “Around The World” single ile 90’ların klasikleri arasındaki yerini aldı. O dönemlerde, Daft Punk parçaları herkesi resmen etkisi altına almıştı. Ne varki ikili ilk zamanlarda, bütün röportajlara ve canlı performanslara maske takarak çıkıyordu. Nedeni herkes tarafından merak edilirken, grubun üyeleri bir açıklama yapmayı tercih etmemişti ta ki yeni albümleri çıkana kadar! 1993’den 1997’ye kadar saf elektronik şarkılar yapan grup, 2001 yılında elektro-pop eğrisine dönerek “Discovery” albümününü sundu. Albümün sunulmasıyla, artık sahneye sadece maskeyle çıkmıyorlardı. LED efektli metal kaskların yanında, baştan aşağıya büründükleri robotik kostümler onları daha benzersiz kılıyordu. Grubun üyesi Thomas Bangalter bir röportajında konuya şu sözlerle açıklık getirdi : "Doğrusu bu kostümleri giyiyor olmamızın tek nedeni çekingenliğimiz. Ancak bunlar, beklemediğimiz bir şekilde dinleyicilerimizi heyecanlandıran öğeler oldu. Bu kostümlerin içerisinde kendimizi süper güçleri olan sıradan çocuklar gibi hissediyoruz ve bu bize keyif veriyor."
“Discovery” albümünde yer alan “Harder, Betteri Faster, Stronger” , “Veridis Quo”, “One More Time” şarkılarıyla bir kere daha elektronik müzik dünyasındaki varlığını kanıtlayan grup, sonraki yıllarda beklenin aksine yükselişten düşüşe geçmeye başladı. İkili yeni albümleri “Human After All” için tam 4 yıl bekledi. Zira, son sürat devam eden müzik kariyerlerini bırakarak 4 yıl sessizliğe gömülmeleri ulaştıkları kitleyi kaybetmelerine neden olmuştu. Haliyle albüm, beklenen liste başarısını elde edemedi. Grup çareyi, en iyi parçalarını bir araya topladıkları “Musique 1993-2005” albümünü çıkarmakta buldu. Böylelikle ikili, yeni şarkıların yanında eski parçalarıyla kendilerini sevenlerine hatırlatmak istedi. Öyle de oldu. Dinleyici olarak, o zamanlara dönerek parçaların büyüsünü yitirmediğini gördük, grubu özlediğimizi farkına vardık. Daft Punk bu yolla, şöhret basamaklarını tekrardan bir bir çıkmaya başlamıştı. Kaldıkları yerden devam etmeye kararlı olan ikilinin ününe ün katması ise 2013 yılında oldu.
Hepimiz sadece yeni bir albümün geleceğini biliyorduk. Titizlikle sürdürülen gizemli bir pazarlama kampanyasının ürünü olan bu albüm, hayranların kaybettikleri heyecanını tazeliyordu. Tek bildiğimiz, Daft Punk’a albümde birçok ünlü ismin eşlik edeceğiydi. Ancak, albümle ilgili hiçbir detay sızdırılmıyordu bu nedenle bilgilerin doğruluğundan emin değildik. Bilbordları süsleyen afişlerin arkasından yayınlanan 10 saniyelik albüm tanıtımı, merakımızı bir nebzede olsa gidermeye yetmişti. Özellikle o dönemki Coachella Festivali’yle, albüme dair birçok detay gün yüzüne çıkmıştı. Geldi gelecek diye beklerken, Daft Punk, 2013 Mayıs ayında Columbia Records, Sony Music etiketiyle "Random Access Memories" yayınladı. Bizi bekleyen bir sürpriz vardı. “Happy” şarkısıyla müzik listelerini titreten Pharrell Williams, bu sefer “Get Lucky” ve “Lose Yourself to Dance” parçalarında Daft Punk’a eşlik ediyordu. Pharrell Williams’ın yanı sıra, Strokes’un solisti Julian Casablancas ile yaptıkları “Instant Crush” şarkısı albüme damgasını vurdu. Lansmanda ünlü gruba, Fransız markası Saint Laurent’ın koleksiyonu eşlik ediyordu. Anlayacağınız, lansmandan önce her bir detay incelikle düşünülmüştü.
Ödüllerle dolu başarılı çıkış sonrasında 4 sene yine kendi kabuğuna çekilen ikili 2017 yılında Grammy ödüllerinde The Weeknd’in performansında kendisini gösterdi. 2017 senesinde, The Weeknd’le “Starboy” ve “I Feel It Coming” şarkılarında beraber çalışan Daft Punk, 28 yıllık müzik yolculuklarına 12 Grammy adaylığı, 6 ödül, 4 stüdyo albümü, 2 belgesel, bir film, 2 canlı albüm ve bir soundtrack sığdırdı.
Son dönemlerde ikilinin kariyerlerini noktalayacağına dair duyumlar alıyorduk. Hatta, halka ilişkiler sorumlusu Kathryn Frazier geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, grubun yollarını ayırmaya karar verdiğini duyurmuştu. “Gerçekten ayrıldılar mı?” sorusunı aklımızdan atamazken, ikili 2006 yapımı Electroma filmlerinden alınan “Epilogue” başlıklı videoyla dün resmi ayrılıklarını duyurdu. Hayranlarını üzüntüye boğan videonun ardından, grubun üyelerinden ayrılma nedenlerine ilişkin kişisel açıklama henüz gelmedi.
Öyleki, biz yeni albüm duyurusu beklerken gelen bu veda haberi üzerine üzüntümüzü gizleyemeyip kendimizi birkaç gün Daft Punk şarkılarıyla izole edeceğimiz aşikar! Fakat şunu unutmamak lazım; elektronik müzik dünyasından iz bırakan bir Daft Punk ikilisi geçti. Kariyerlerine son verselerde, “Daft Punk” ismi müzik piyasasına değer kazandıran eşsiz parçalarıyla her zaman yaşamaya devam edecek.
Yazı: Zülal Ayyüce
