Türkiye’deki ilk Corona Virüs vakası doğrulanmadan önce etrafta hafif bir gerilim vardı ancak ilk vaka doğrulandıktan sonra ve ilerleyen günlerde insanlardaki panik havası artmaya başladı. Kafeler, eğlence merkezleri, sinemalar, tiyatrolar gibi birçok yer kapanırken, hayat oldukça tuhaf bir hal aldı. İnsanların evde kalması vurgulanırken, birçok iş yeri ve şirket de ‘home-office’ yöntemine geçiş yaptı. Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘pandemi’ olarak adlandırdığı yeni Corona Virüs (COVID-19) vakaları Türkiye’de artmaya devam ettikçe yapmamız gereken en önemli şey evde kalmak!
Felaket senaryolarını okumanın yanı sıra günde en az 40 defa elinizi yirmi saniye yıkayıp kendinizi kolonya ve el dezenfektanına boğuyorsanız yalnız değilsiniz! Dünyanın her yerinde oyuncular, influencerlar, şarkıcılar ve geri kalan herkes kendini sosyal izolasyona çekmiş durumda. Birbirimize sosyal medyadan destek olurken, doğru bilgilenmenin de önemi gün geçtikçe artıyor. Belki de uzun bir süredir ilk defa tüm dünya aynı şeyleri, aynı anda geçiriyor. Kabus gibi görünen paylaşımların ardında pozitif olarak düşünecek olursak, belki de ilk defa tüm dünya birlik halinde!
Birçok ülke aynı güvenlik protokollerini uygularken ‘sosyal izolasyon’ neredeyse tüm ülkelerde ilk sıralarda geliyor. Corona Virüs gibi büyük bir salgında yapabileceğimiz en iyi tedbirlerden biri sosyal izolasyon. Kendinizi ve ailenizi karantina altına alarak olası virüs yayılmalarını engellemiş oluyorsunuz. Özellikle virüsün taşıyıcısı olarak bilinen gençler kalabalık kafelerde gezdiği sürece yakın temasta bulundukları kişilere virüsü yayarak neredeyse tüm şehre virüs yayımına sebep olabiliyorlar. Son günlerde paylaşılan Güney Kore 31. COVID-19 vakası bunun en iyi örneklerinden biri. Tek bir insan evde kalmayıp dışarı çıktığı zaman binlerce insanın virüs kapmasına sebep olabiliyor. Siz virüsten etkilenmemiş olabilirsiniz ancak gittiğiniz yerlerde risk gruplarına virüs bulaştırdığınız zaman bunun geri dönüşü olmuyor!
Son günlerde etrafta sürekli “flattening the curve,” (eğriyi düzleştirmek) paylaşımları görüyor olabilirsiniz. Sosyal izolasyon sadece virüsün yayılmasını değil aynı zamanda hastanelerin limitine ulaşmamasını sağlıyor. Corona virüs hastalarının hepsi semptomları ağır geçirmiyor, ancak salgını ağır geçiren hastaların yoğun bakım ünitelerinde tedavi görmeleri gerekebiliyor. Sosyal izolasyon, virüsün artış hızını yavaşlatarak, hastanelerin dolmamasını sağlıyor. Herkesin paylaştığı ‘eğriyi düzleştirmek’ de bu anlama geliyor. Sosyal izolasyon, virüsün yayılmasını yavaşlatarak hastane kapasitelerinin doğru oranlarda olmasını sağlıyor. Eğer insanlar sokağa çıkmaya devam ederse, virüs çok daha hızlı bir şekilde yayılarak, hastane kapasitelerinin dolmasına sebep olacak. Aslında şu an İtalya’da görülen durum da bu. Katlanarak artan Corona Virüs vakaları, hastane kapasitelerinin üstüne çıktı ve tedavi imkanları kısıtlanmayı başladı. Doktorların ve sağlık görevlilerin tedavi süreçlerine yardım olmanın yanı sıra çevrenizdekilerin ve kendinizin doğru tedavi yöntemlerine ulaşabilmesi için ‘#EvdeKalın.’
Corona Virüsün semptomları 2 ila 14 gün arasında görülüyor bu da virüse yakalanan kişinin bir süre hasta olduğunu fark etmediği anlamına geliyor. Virüs pozitif olmasına rağmen kendini iyi hisseden ve sağlıklı olduğunu düşünen kişiler dışarıya çıkarak, nüfusa salgını bulaştırma riski taşıyorlar. Doktorların ve sağlık görevlilerin herkesi doğru bir şekilde tedavi etmesi için evde kalmak şu sıralar oldukça kritik. Evde kalmanın önemini şöyle bir senaryo ile aktarmak istiyoruz… Eğer insanlar dışarı çıkmaya devam ederse virüs çok daha hızlı bir şekilde yayılacak, hem gençlere hem de yaşlılara… Doğal olarak herkes tedavi görmek isteyecek ve böylece hastanelerde hasta başına yeteri kadar yatak, ünite, cihaz ve sağlık görevlisi olmayacak. Bu da hastanelerin, hasta seçmesi anlamına gelecek. Bu felaket senaryosunu yaşamak zorunda değiliz. Nasıl mı? Evde kalarak ve ‘eğriyi düzleştirerek.’
