Ekim ayında Netflix üzerinden yayınlanan ‘The Queen’s Gambit’ serisi şimdiden 2020’nin izlenmesi gerkenleri arasına girdi. Anya Taylor-Joy’un başrolde oynadığı seride yetim bir kızın muhteşem satranç yeteneğini ve aynı zamanda bağımlılıkları ile mücadelesini izliyoruz. 7-bölümlük dizi boyunca dünya çapında satranç oyuncuları ile karşı karşıya gelen Anya Taylor-Joy, az bilinen satranç dünyasının ve 1960’lı yıllardaki kadınların yaşamlarının perdelerini aralıyor. Aynı zamanda stil seçimleri ile de dikkat çeken ‘The Queen’s Gambit’ yayınlandığı günden itibaren seyircileri kendine hayran bıraktı. Üstelik, ’Harry Potter’ ve ‘Love Actually’ gibi filmlerin oyuncularının olduğu yeni seri gerçek bir hikayeden uyarlandı!
Anya Taylor-Joy 'The Queen's Gambit' serisinde (Netflix)
BETH HARMON KARAKTERİ GERÇEK BİR KİŞİDEN Mİ ESİNLENDİ?
‘The Queen’s Gambit’ serisinde Anya Taylor-Joy’un canlandırdığı Beth Harmon karakteri tarihte yer alan bir kişi değil. Ancak satranç ustası Dylan Loeb McClain, bu karakterin hikayesinin ünlü satranç dahisi Bobby Fischer’ın hikayesinden ilham aldığını söylüyor. New York Times’a bir makale yazan McClain, “Fischer, kadın satranç oyuncuları hakkında oldukça küçümseyici olmuştu. 1963’te verdiği bir röportajda onların ‘berbat’ hatta ‘akıllı olmadıklarını’ söylemişti,” demişti. Beth’in, Fischer’ın sözlerine karşı gelen bir karakteri temsil ettiğini ekleyen McClain, aynı zamanda serinin 1958’den 1968’e kadar kapsadığı 10 senelik sürenin Fischer’ın kariyerinin zirvesi olduğunu belirtti. “Beth 1967’de Amerika Şampiyonasını kazanıyor. Bu sene Fischer, sekizinci ve son Amerikan Şampiyon ünvanını kazanmıştı. Evlat edinen annesi Mexico City’de öldükten sonra Beth kendini yalnız hissetmeye başlıyor. Fischer’ın da ablası Joan evlendikten ve evden ayrıldıktan sonra annesi Regina da evden ayrılarak medikal diplomasını almaya gitmişti. Tıpkı Beth gibi Fischer da 16 yaşında tek başına yaşamaya başladı,” diyen McClain, Fischer ve Beth arasındaki ortak noktaları öne çıkardı.
‘THE QUEEN’S GAMBIT’ BİR ROMANDAN MI ESİNLENİYOR?
1983’te Walter Tevis tarafından aynı isimle yazılan romandan ilham alan ‘The Queen’s Gambit’ serisi şöhrete gidilen bir yolculuğu anlatıyor. Tevis, 1983’te New York Times’a verdiği röportajda, “Satranç oynamaya ilk kız kardeşim ve mahallemdeki çocuklar ile başlamıştım” diyerek hikayenin kendi hayatından ilham aldığını söylemişti. Bağımlılıklar konusunda gelince, “Gençken bana romatizmal kalp teşhisi kondu ve hastanede ağır ilaç dozları verildi” diyen Tevis, “Onun hakkında yazmak ilginçti. Biraz acı vardı - Hikayenin bu kısmını yazarken çok fazla rüya gördüm. Ama sanatsal olarak kendime düşkün olmama izin vermedim,” diye eklemişti. Romanın yayınlanmasının ardından bir sene sonra vefat eden Tevis, kitabını ‘akıllı kadınlara bir övgü’ olarak tanımamıştı. “Beth’i cesareti ve zekası sebebiyle çok seviyorum. Geçmişte birçok kadın zekalarını saklıyordu ama şimdi böyle değil” diyen Tevis, dönemin kadınlarını anlatmıştı.
The Independent’ın haberine göre 2008’de vefat eden Heath Ledger, ölümünden önce bu romanın film uyarlamasını yönetmeye hazırlanıyordu. Filmi hem yönetecek hem de başrolde yer alacak olan Ledger, Beth karakteri için Ellen Page’i düşünmüştü. Allan Scott ismi altında senaristlik yapan Allan Shiach, 1992’de ‘The Queen’s Gambit’ romanının haklarını almış ve daha sonra Ledger’ın filmi hakkında yorum yapmıştı. “Bunun harika olduğunu düşünmüştüm. Ama dramatize etmesi oldukça zor. Roman karakterlerden çok satranç hakkında. Bu projeyi ileri taşımak için bu iki element hakkında doğru dengeyi kurmam gerektiğini fark ettim,” diyen Scott, “Senaryonun ilk versiyonunu kendim yazdım. Sonra Michael Apted de dahil oldu. Apted başka projelere devam edince Bernardo Bertolucci dahil oldu ve üzerinde bir sene çalıştı ama sonra yine vazgeçtik,” diye eklemişti. 16 sene sonra Ledger’ın dahil olduğunu söyleyen Scott, “Heath kadro için fikirler ile doluydu özellikle oyuncu arkadaşları ile. 2008’in sonunda filme başlamayı planlıyorduk” demişti. Son olarak yıllar sonra 2020’de yayınlanan serinin parçası olan Scott, Netflix’in ‘The Queen’s Gambit’ dizisinin yaratıcısı ve yapımcısı oldu.
‘THE QUEEN’S GAMBIT’ KADROSUNDA KİMLER VAR?
Seride birçok İngiliz oyuncu olduğunu söyleyebiliriz! Taylor-Joy başrolde Beth karakterine hayat verirken, Thomas Brodie-Sangster ise Benny Watts karakterini canlandırıyor. Önceden ‘Love Actually’ filminde oynayan Brodie-Sangster, daha sonra ‘Game of Thrones,’ ‘The Maze Runner’ ve ‘Nowhere Boy’ gibi yapımlarda yer almıştı.
Harry Melling, Harry Beltik karakterini canlandırırken, Melling’i Harry Potter’ın kuzeni Dudley Dursley karakterinden hatırlayabilirsiniz. Uzun bir süre tiyatro prodüksiyonlarında yer alan Melling, ‘His Dark Materials’ ve ‘The Old Guard’ projeleri ile ekranlara geri dönmüştü. Seride aynı zamanda Moses Ingram, Jolene karakterini canlandırıyor. Kadrodaki diğer isimlere gelecek olursak Bill Camp, Mr. Shaibel karakterini, Jacob Fortune-Lloyd ise satranç ustası D.L. Townes karakterine hayat veriyor.
DİZİNİN KOSTÜMLERİNİN ARKASINDA KİM VAR?
‘The Queen’s Gambit’ serisinin hikayesi ilginizi çekmiyorsa stilinin dikkatinizi çekeceğine eminiz! Seri boyunca kolejli kız stilinden adeta bir kelebek gibi yeniden hayat bulan Beth, kahverengi elbiseler, gri hırkalar ve beyaz gömleklerden oluşan stilini tam olarak 60’lı yıllara uygun olan gösterişli bir tarza çeviriyor. Damalı elbiseleri, jean pantolonları ve renkli elbiseleri ile dikkat çeken Beth karakterinin stiline bayılacaksınız.
Berlin’de yaşayan kostüm tasarımcısı Gabriele Binder’ın tasarladığı seri görünümleri, uzun bir araştırma sonucunda ortaya çıkmış. Hem satranç dünyasını hem de 1960’lı yılların Andre Courreges gibi tasarımcıları ve Jean Seberg ve Edie Sedgwick gibi yıldızlarının stilini inceleyen Binder, sonuç olarak ortaya harika bir stil çıkarıyor. Karakterlerin içlerinde yaşadıklarını kıyafetler ile dışa yansıtmayı sevdiğini söyleyen Binder, Anya’nın canlandırdığı Beth karakterine damalı desenler ekleyerek onu tam bir satranç ikonu yapıyor.
