AYAK ESTETİĞİNDE "TURAN METODU"

Ayaklarımızı en estetik haline kavuşturmak için 'Turan Metodu'.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 16 Mart 2016
AYAK ESTETİĞİNDE "TURAN METODU"

Halluks Valgus (ayak deformitesi) ameliyatına farklı yaklaşımıyla “Turan Metodu”nu geliştirip dünya tıp literatürüne damgasını vuran İbrahim Turan'la; Monako, İstanbul ve Stokholm arasındaki yoğun temposunun arasında sohbet etme fırsatı bulduk.

Ayak cerrahisi alanında gerçekleştirdiği çalışmalarla ismi tıp dünyasında parlayan bir profesör İbrahim Turan. Dünyanın en önemli ortopedi çalışmalarının yapıldığı Monako'da, Prens Albert ve bakanlar kurulu tarafından çıkan özel izinle ülkedeki tek Türk doktor olarak görevini sürdürüyor. Aynı zamanda Monako uydusu üzerinden canlı yayınla Afrika'ya eğitim desteği vermeye hazırlanıyor.

ELLE: A'dan Z'ye fiziksel güzelliğine özen gösteren kadınların en büyük rahatsızlıklarından biri ayaklarında oluşan kemik çıkıntısıdır. Estetik kaygıların yanı sıra zamanla ağrı eşiğini zorlayan bu deformasyonun başlıca nedenleri nedir?

İ.T.:  Halluks Valgus, ayaklarda görülen en yaygın  deformitedir. Bu durumda, ayak baş parmağı içe dönük olur ve eklemde bir çıkıntı oluşur. Bana gelen hastaların yüzde 80'i kadın, yaş ortalamalarıysa 40. Genetik yapının yanı sıra yanlış ayakkabı seçimlerinin, dansın ve sporun da tetiklediği Halluks Valgus; yavaş yavaş ilerleyerek zamanla artar. Şeker ve gut hastalarının ayaklarında da benzer deformite görülür. Ayakkabının koruma, yükü azaltma ve hoş bir estetik kazandırma gibi üç fonksiyonu vardır. Özellikle topuklu ve sivri burunlu ayakkabıların kullanılması bu deformitenin başlıca tetikleyicisidir. Doğru ayakkabı seçimi yapıldıktan sonra, özellikle günde iki kere ayakkabı değiştirilmesini tavsiye ederim. İşe giderken ve işteyken giydiğiniz ayakkabılar farklı olmalıdır.

ELLE: “Turan Metodu” nasıl ortaya çıktı? Bu metodu farklı kılan nedir?

İ.T.: Hacettepe Tıp Fakültesi'ni bitirince ihtisas için   Stokholm'e gittim ve Nobel Tıp ödülünü veren Karolinska Enstitüsü'nde çalışmalarımı sürdürdüm. Bu çalışmalarım sırasında şu anda dünyanın her yerinde kullanılan yürüyüş analiz aletlerinin (EMET) geliştirilmesine katkıda bulundum ve konuyla ilgili yayınlarımı hazırladım. 70'li yılların sonunda ayak cerrahisine yoğunlaşıp tıp literatürüne “Turan Metodu” olarak geçen Halluks Valgus ameliyatını geliştirdim. Bu ameliyat, ilk olarak 1983 yılında Amerika'da yayınlandı. Bu metodun en önemli özelliği, hastanın ameliyattan sonra yürüyerek hastaneden çıkabilmesidir. Ayağı alçıya almıyoruz, koltuk değneği kullandırmıyoruz. Bu sayede hastalar işlerine kısa sürede dönebiliyorlar. Ayak kemiğini vidayla stabilize ettiğimiz için dayanılmaz ağrılar da çekilmiyor. Tezlerini metodum üzerine yazan genç doktorlar var, bu beni çok mutlu ediyor.

~

ELLE: Neden Monako'da yaşamayı tercih ettiniz?

İ.T.: Monako, mükemmel bir konuma sahip. Avrupa'nın tam ortasında olduğu için diğer ülkelere seyahat kolaylığı var. Uluslararası alanda araştırmalar yapmak, konferanslar vermek konusunda imkanlar sonsuz. İklimi de insana pozitif enerji veriyor ve güvenlik önlemleri çok yüksek. Monako'nun nüfusu 35 bin; herkes mükemmel bir uyum içinde yaşıyor. Vatandaşın huzuru ve refahı her şeyden önce geliyor. IM2S, Prens Albert'in sahibi olduğu dünyanın en prestijli kliniklerinden biri. Hastalarım dünyanın dört bir yanından geliyorlar. Dilerlerse havaalanından alınıyor, dilerlerse helikopterle Monako'ya kliniğe getiriliyorlar. Fransız ve İtalyan asıllı doktorların yanı sıra; şu anda Monako'daki tek Türk doktor benim. Burada doktor olarak çalışmak için Prens Albert'tan ve bakanlar   kurulundan onay alınması gerekiyor. Monako'da yaşıyorum ancak Stokholm ve İstanbul'da da ameliyatlarım tüm hızıyla devam ediyor.

ELLE: Monako'nun size bir de olanak sağladığı uydu projesi var, bu konuyla ilgili gelişmeleri paylaşabilir  misiniz?

İ.T.: Monako Fahri Konsolosu Dr. İlhami Aygün'le  gerçekleştireceğimiz çalışmada; Monako uydusu üzerinden Afrika, Asya ve Avrupa ülkelerine canlı tıbbi eğitim yayınlarına başlayacağız. İlk anlaşmayı Türkmenistan'la yaptık. Prens Albert tarafından da özel olarak desteklenen proje, özellikle Afrika gibi doktor eksikliği yaşanan yerlerde çok faydalı bir amaç için, 2012'nin ikinci yarısında hayata geçecek.

ELLE: Hastalarınızın çoğunluğu Türk mü? Hasta profilleri ne gibi farklılıklar gösteriyor?

İ.T.: Hastalarımın çoğunluğunu İskandinavlar ve Türkler oluşturuyor. İskandinav ve Monakolu hastalar doktora gelmeden önce yoğun  bir araştırma yapıyorlar ve bilinçli bir şekilde randevu alıyorlar. Özellikle İskandinavların ağrı eşiği çok yüksek. Fransızlar çok hassas. Genç ve yaşlı Türk hastalar arasında bilinçlenme konusunda ciddi bir fark var. Özellikle gençler,  sağlıklarına çok düşkünler. Bir de gözlemlerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki, topuklu ayakkabı giymeyi en çok seven hastalarım Türkler.

Bilgi için: İstanbul Cerrahi Hastanesi

(0212) 296 94 50


SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

ELLE Mart Sayısı Çıktı!

Işık saçan genç bir kadın: Hafsanur Sancaktutan

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.