Son yıllarda cilt kalitesini artıran uygulamalara ilgi çok yoğun. Gözenekleri sıkı bir cildin sağlıklı olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Muhtemel akne ve siyah nokta gibi yağ dengesini bozan sorunlara, yaşın ilerlemesi ile birlikte ince kırışıklıklara ve sarkmalara bir çözüm var mı?
LAZERİN GÜCÜ
Avşar Klinik’ten Dr. Dilek Avşar lazerlerin önemine dikkat çekiyor. Ve yeni teknoloji lazer ışınlarını gençlik iksiri olarak tanımlıyor. Dr. Dilek Avşar’a göre günümüzde soğuk cilt bakımları ve lazer kombinasyonları cilt kalitesini artırmada etkili. Avşar, “PS03 lazer başlıklarının değişik dozları kullanılarak yapılan tedaviler de birçok faydalı sonuçlar alıyor. En yüzeysel PS03 uygulaması cilde el değmeden siyah noktalardan arınma sağlıyor. Başlığın farklı kullanım alanlarından en sık tercih edilenleri ise ameliyatsız alt ve üst göz kapağı gençliği ve dolgusuz dudak estetiği olarak özetleyebiliriz” diyor.
Dr. Dilek Avşar’a göre PS03’ün yararları saymakla bitmiyor. Ayda bir yapılan medikal cilt bakımlarında PS03 lazer başlığını kullanmak cilt üzerindeki ölü dokunun atılmasını, cilt altı siyah noktaların yüzeye çıkmasını ve cildin sıkılaşmasını sağlıyor. Ve ekliyor: “Genetik olarak erken yaşlarda kilo vermeye bağlı olarak, bazen de yaşın ilerlemesi ile üst ve alt göz kapaklarında elastikiyet kaybı yaşanıyor. Ameliyat aşamasında olmayan ya da ameliyat olmuş ancak destek istenen durumlarda alt ve üst göz kapak cildine PS03 lazer başlığının 10 gün arayla üç-dört kür uygulanması göz kapağındaki gerginliğin artmasına ve ince kırışıklıkların azalmasına yardımcı olur. Dudakları da unutmamak gerek. Özellikle dudak kontürü belirsiz olanlarda ya da dolgu uygulaması istemeyen (ancak dudaklarının daha volümlü ve belirgin görünmesini isteyen) kişilerde ağız içinden dört-altı kür olarak, haftada bir PS03 lazer başlığı ile uygulama yapılması önerilir. Sonrasında hafif bir ödem ve kızarıklık gözlemlenebilir.”
YENİ NESİL YÜZ GERME
Dr. Osman Şenel, yüz germe ameliyatlarının 1950’li yıllardan itibaren yapıldığını, fakat eskiden operasyonların sadece deri fazlalığını almaktan ibaret olduğunu söylüyor: “Yer değiştiren dokulara müdahale edilmediğinde sonuçlar da yapay oluyordu. Deri fazlalığını kesip yüzü yukarı çekmek yaşlanmanın sadece bir boyutuna müdahale etmek anlamına geliyordu. Günümüzde yüz germe ameliyatları çok daha sofistike. Hastanın anatomisine göre farklı teknikler kullanılarak ameliyat yapılıyor.”
Son yıllarda yüz germe ameliyatlarına eklenen başka bir teknik de yağ transferi. Dr. Şenel bu uygulamayı da şöyle anlatıyor: “Vücudun başka bir bölgesinden alınan yağ işlemden geçirilerek yanaklara ve elmacık kemiklerine enjekte ediliyor. Böylece yüze yıllarla beraber kaybettiği hacmi geri vermiş oluyoruz. Kısacası elimizdeki farklı teknikler sayesinde artık yüzdeki yaşlanmaya her boyutuyla müdahale etmek mümkün.” Bundan 40 sene önce yüzündeki değişimden şikâyetçi olan orta yaşlarındaki bir kadın, yüz germe ameliyatı yaptırmayı düşündüğünde beklemesi söyleniyordu. Yani kendinizi daha iyi hissetmek için yaşlanmayı beklemek zorundaydınız. Dr. Şenel, “Birçok anti-aging sistem olsa da, bunlar radikal sonuçlar almak isteyen hastalar için yeterli olmayabiliyor” diyor ve ekliyor: “Eskiden yüz germe operasyonuna uygun bir aday olmak için cildinizin iyice sarkmasını beklemek zorundaydınız. Bugün ise daha genç yaştakiler için de çözümler sunabiliyoruz. Mini lift, yani kısıtlı yüz germe ameliyatı ilk olarak 1990’ların başında ortaya çıktı, zaman içinde de yenilikçi tekniklerle geliştirildi. Yüzün orta bölümüne uygulanan bu yüz germe ameliyatını genelde 40’lı yaşlardaki hastalara yapıyoruz. Bunlar yüzlerinde belirgin bir sarkma ve deri fazlalığı olmayan kişiler.”
Dr. Şenel, mini lift yüz germe ameliyatının daha küçük cerrahi kesilerle uygulandığını söylüyor. “Derinin altındaki yüz dokularını, daha genç bir kontur yaratmak için eski yerine geri getiriyoruz. Aynı zamanda kaşlardaki düşüklüğü, burun kenarlarından ağız kenarına uzanan hattı, yanaklardaki sarkmaları da düzeltebiliyoruz. Bu ameliyat sırasında klasik yüz germe ameliyatındaki kadar olmasa da bir parça deri kesilerek alınabilir. Ancak bu miktar kısıtlıdır.”
JET PEEL
Rene Clinic&Beauty’den Uzman Estetisyen Nur Bilen Yavuzer ve Elastik Plastik Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer bu yepyeni yöntemi şöyle anlatıyorlar: “2009 yılında üretilmiş olan ilk jenerasyon Jet Peel, çok yüksek bir basınçla, püskürtülen su ve hava karışımı ile cildi temizleyen bir sistemdi. Jet uçaklarda kullanılan motordan fikir aldığı için Jet Peel olarak adlandırılan işlem, 10 yıla yakın temizlikteki başarısı ile yeni nesil Jet Peel’lerin geliştirilmesine neden oldu. Yeni nesil Jet Peel teknolojisinde sadece daha üstün hale gelmiş bir püskürtme kullanılmakla kalınmamış, deri altına ulaştırılması için özellikli içerikler de geliştirilmiş.”
Jet Peel uygulaması dört basamaktan oluşuyor. İlk olarak yüksek basınçla yüzeye püskürtülen detoksifikasyon suyu, yüzeyin temizlenmesini sağlıyor ve lenfatik masaj etkisi ile deri altı ödemi azaltıyor. İkinci basamakta cilt yenileyici kompleksler yüksek basınç ile deri altına ulaştırılıyor. Bu solüsyonların içerisindeki glikolik asit sayesinde deri içeriden dışarıya doğru bir nevi peeling’e maruz kalıyor. Bu aşama yüzeydeki hasarlı ve ölü hücrelerin uzaklaştırılmasını sağlıyor. Üçüncü basamakta derinin ihtiyacına göre beyazlatıcı, kırışıklık azaltıcı, yağ dengeleyici, hassasiyet azaltıcı içerikler yaşlanma karşıtı kompleksler ile beraber deri altına ulaştırılıyor. Deri sağlığının artırılmasında ve yaşlanmanın yavaşlatılmasında önemli olan bu basamak aktif içeriklerin derinin derin tabakalarına iğnesiz olarak ulaşmasını destekliyor. Dördüncü basamakta ise deri altına deri için gerekli vitaminler (başta A, B, C ve E olmak üzere) yüksek konsantrasyonda ulaştırılıyor. Deri kalitesinde belirgin artışa neden olan bu işlem derinin daha canlı ve parlak görünmesini sağlıyor, ve aynı zamanda yaşlanma sürecini de yavaşlatıyor. Jet Peel uygulamasının içerikleri ve aşamaları kişinin deri özelliklerine göre belirleniyor. Bilgisayarlı deri analizi sayesinde belirlenen ihtiyaçlar ve muayene sonrasında 20’ye yakın değişik solüsyon kombinasyonları arasında gerekli içeriklere karar veriliyor. Standart bir uygulama yaklaşık 30 dakika sürerken, olgun ve sorunlu ciltlerde işlem bir saate kadar uzuyor. Başlangıç aşamasında dört uygulama yapılıp ardından iki-üç aylık takipler öneriliyor.
Yazı: Esra Özübek
ELLE 2019, Nisan sayısından alınmıştır.