Paris Moda Haftası’nda Zimmermann, izleyicileri 1970’lerin Sydney’ine kısa bir yolculuğa çıkardı. Marka, yeni sezon koleksiyonunda ilhamını sanatçıların yaşadığı Lavender Bay’den aldı. O dönemin özgür ruhu, yaratıcı ortamı ve sade ama etkileyici yaşam tarzı kıyafetlerin tasarımına yansımıştı.
Nicky Zimmermann’ın koleksiyonlarında romantik elbiseler ve renkli desenler her zaman öne çıkar. Bu sezon da farklı değildi. Ancak bu kez detaylarda psikedelik bir hava vardı. Suluboya gibi dağılmış çiçek desenleri, gökkuşağı renklerinde tie-dye desenler, hafif organzeler ve kabarık etekler bu temayı tamamlıyordu.
Koleksiyonda sade ama dikkat çekici parçalar yer aldı. Beyaz, elle işlenmiş kuş motifli bir gömlek, deri uzun bir ceket, mayo gibi kullanılan toprak tonlarında büstiyerler ve rahat kesimli denim takımlar öne çıkanlardandı. Ayrıca kahve renginde, vücuda oturan tulum ve spor detaylı elbiseler koleksiyona modern bir hava kattı. Zimmermann sadece yaz tatillerine uygun elbiseler sunmuyor. Marka zamansız ve şehir hayatına da uyum sağlayan parçalarla gardıroplarda daha çok yer ediniyor.
Defilenin açılışında, uzun süredir markanın hayranı olan Lana Del Rey’in sesi vardı. Kendi yazdığı bir şiiri okuduğu kayıtta Zimmermann’dan da bahsediyordu. Ön sırada yerini alan sanatçı, koleksiyonun ilhamını ve havasını yansıtan güçlü bir ilham oldu.
“Kindred Spirit” adı verilen bu koleksiyon, geçmişle bugünü, sanatla modayı, zarafetle rahatlığı bir araya getiriyor. Zimmermann kadını, sadece şık görünmek değil kendini iyi hissetmek de istiyor. Bu koleksiyon bunu sunmayı başarıyor.
.png)
