Yaratıcılıklarıyla sınırları zorluyor ve defileleri adeta tiyatro gösterisine dönüştürüyorlar. Tıpkı 60'ların “ratpack”i gibi biz de sizin için 4 inanılmaz şovun ratpack'ini hazırladık.
CHANEL
Bir günlüğüne Paris'in büyük sarayı adeta dev ve şık bir süpermarkete dönüştürüldü ve ürünler raflarda yerlerini aldı. Neler mi vardı? Coco Choco çikolatası, The Little Black çayı, Cambon domuz salamı ve Eau de Chanel mineralli soda... Rafların arasında dolaşırken çantanıza hangi ürünleri atacağınızı düşünüyor ve sanki alışveriş sepetiyle markete gelmiş hissini yaşıyorsunuz: Maskülen ceketlere sarınmış modeller, metalik, sportif tüvit takımlarla dolaşıyorlar.~
BURBERRY PRORSUM
Yazar Virginia Woolf ve zekasının kaynağı Londra'nın ünlü mahallesi Bloomsbury adeta bir kontrastlar alanı oluşturuyordu. Christopher Bailey, Sussex'in doğusunda yer alan Charleston çiftlik evinde geçirdiği uzun saatler sonunda hazırladığı ve doğal yaşamdan esinlendiği bir koleksiyon sundu. Yün şallar, çiçek motifleriyle süslenmiş tül elbiseler, yarı şeffaf, işlenmiş etekler... Bohem/hippi karışımı muhteşem şık parçalar sokağa inmeye hazırdı.~
PRADA
Tiyatro perdesini andıran metalik kumaşla kaplı, alabildiğine karanlık ve çıplak bir podyum düşünün. Fonda bir orkestra, İtalyan müziğinden lirik Alman ezgilerine kadar farklı parçaları çalıyor, bunlara elektronik gitar ritimleri de eşlik ediyor. Miuccia Prada'nın hayal gücünün yansıması bu ambiyansla başladı. Ve bu başlangıca 30'lu yılların metalik bol kesimli (çuval) elbiseleri eşlik etti. Rengarenk özel tasarımlar ve Rus sanatına ait detaylar dikkati çekiyordu.~
DOLCE GABBANA
Hayali ağaçlar, baykuş sesleri ve balkabağı... Stefano Gabbana ve Domenico Dolce, Grimm kardeşlerin ruhunu zehirleyerek İtalyan versiyonlarını yarattılar: “Grimm kardeşler eğer Sicilya'da yaşasaydı” fikrinden ilham aldılar. Onların rüyasında kırmızı elma işlemeli bir pelerin, tilki baskılı kazaklar, kapüşonlu uzun modern mantolar ve tül pelerinler muhteşem, hayali bir ormanda ortaya çıkıyor.
