GÜÇ KİMDE?

Kreatif direktörlerle modaevleri arasındaki güç sınırları flu ve değişken.Birileri adeta rock starlar gibi yaşarken diğerleri son sözü söyleme yetkisine sahip.Aslında hiçbir şey göründüğü gibi değil.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 14 Mayıs 2019
GÜÇ KİMDE? Getty Images Türkiye

Geçtiğimiz Şubat ayında Céline’in kreatif direktörü olan Hedi Slimane, Fransız gazetesi Figaro’ya, “Bir modaevine selefinizin yaptığını tekrar etmek için gelmezsiniz, bazı şeyleri değiştirmek gölgede kalmakla olmaz” diyordu. Ve evet tıpkı Yves Saint Laurent’dan attığı Yves gibi Céline’de de Fransızların sola yatık çizgisi accent aigu’yü atarak Celine’le tanıştırdı moda severleri. Markanın eski kreatif direktörü Phoebe Philo nostaljisiyle yaşayanlar tasarımcının eski koleksiyonlarını fahiş fiyatlara satın almaya devam etseler de, Hedi Slimane ilk Celine defilesinde yıllar önce Saint Laurent’da yaptığının aynısını kopyalamakla eleştirilse de o kendi yolunda, hiçbir şeyi umursamadan yürümeye devam ediyor. Çünkü o güçlü, büyük bir hayran kitlesine ve çok başarılı bir moda karnesine sahip. 2012 yılında ilk Saint Laurent defilesinde de eleştiri oklarını üzerine çekmiş ama markanın imajını yenilemekle kalmamış, cirosunu da üçe katlamıştı.


Celine yolculuğunda neleri değiştireceğini hep birlikte göreceğiz. Peki değiştirdiğinde Celine’in marka kimliğinden geriye neler kalacak? Kalmalı mı? Kreatif direktörler başlarına geldikleri markanın DNA’sıyla oynama gücüne sahipler mi? Ve oynamalılar mı?

Son yıllarda sosyal medyanın ve şeffaflaşmanın da etkisiyle popülerlikleri giderek artan, isimleri, tahtına geçtikleri markaların bile önünde anılan kreatif direktörlerin güçleri nerede başlayıp nerede bitiyor? Modaevlerinin bir nevi “işe aldığı” kreatif direktörlerinin kendilerine bahşedilen sorumluluk, görev ve güçleri aşarak ilahlaştırıldıklarını iddia edebilir miyiz? Bu arada Calvin Klein’in Raf Simons’u görevden aldığı örneğini hatırlayıp iplerin modaevleri tarafından tutulduğunu unutmayalım.

Markalarla, onlar için çalışan kreatif direktörlerin güç sınırları nasıl çiziliyor? Hakimiyet savaşlarında kimler galip geliyor? Cevap arıyoruz.

DENGELER NASIL DEĞİŞİYOR?


Modaevleriyle tasarımcılar arasında yıllardır devam eden ve moda dünyasına da büyük bir dinamizm katan bir trafik, bir sandalyeler savaşı var. İsimler değişiyor, biri gidip biri geliyor belki ama çoğu tasarımcı o markada yarattığı etki, imza attıkları devrimsel yenilikler ve yaratıcılığıyla anılmaya devam ederken markanın da algısını ve ekonomik gücünü tamamen değiştiriyor. Ve o çatıdan ayrılsa bile tek başına markasız ama markalaşan ismiyle anılmaya devam ediyor.
90’ların sonu 2000’lerin başlarında John Galliano, Alexander McQueen, Marc Jacobs ve Tom Ford gibi isimlerin kreatif direktörlüğüne getirildikleri modaevlerini baştan aşağı yenilediklerini, onları uluslararası arenada lüksün tapınaklarına dönüştürerek süperstarlar gibi algılanmaya başladıklarını söyleyebiliriz. 2001 krizi dönemi ve sonrasındaysa modaevlerinin daha düşük profilli tasarımcıları atayarak yeniden gücü ellerine aldıkları, Tom Ford’suz bir Gucci’nin ya da McQueen’siz bir Givenchy’nin varlığını sürdürdüğü görülür.

Sağdaki fotoğraflarda dikkat çeken marka dönüşümleri, kreatif direktörlerin tasarımlarda nasıl radikal değişimler yapabileceklerini gösteriyor. Calvin Klein’i minimalist ve seksi tarzından tamamen uzaklaştıran Raf Simons, 2019 ilkbahar/yaz koleksiyonunu hazırladıktan sonra işten çıkarıldı. Gucci’nin yıllarca savunduğu seksi ve dişi kadın Alessandro Michele’nin önderliğinde daha retro bir kimliğe büründü. Celine markasıysa, Hedi Slimane’la Phoebe Philo’nun maskülen ve minimal felsefesinden uzaklaşıp seksi ve rock bir tarzla uzlaştı. Kreatif direktörler çoğunlukla markanın DNA’sıyla oynuyor, markayı yeni baştan tasarlıyorlar.Bunda bazen başarılı bazen de Raf Simons örneğindeki gibi başarısız oluyorlar.

                                                          Calvin Klein 1999- 2019


MODANIN SON İLAHLARI


Fransız Moda Enstitüsü’nde profesörlük yapan filozof Benjamin Simmenauer modaevleriyle tasarımcılar arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyor: “2000’li yıllardan beri tüketiciler markalara ve ticari söylemlerine şüpheyle yaklaşıyor. Oysa yaratıcı bir birey, bir sanatçı olarak gördükleri tasarımcılara karşı daha pozitif ve duyarlılar.”


Gerçekten de tasarımcılar sosyal medyada paylaştıkları hayatlarından kesitler ve iş yaşamlarının detaylarıyla hayranlarının kalbini çoktan fethettiler. Olivier Rousteing’in uyandığında çektiği selfie’ler, Alessandro Michele’nin post ettiği ilham kaynakları, Virgil Abloh’nun atölyesinden yüklediği fotoğraflar, onlarla tüketiciler arasında markayla olduğundan çok daha güçlü bir bağ kuruyor.
2015’te Gucci’nin başına gelen ve 2018 yılında markanın cirosunu yüzde 33,4 oranında yükselten Alessandro Michele, sanatsal tavrı, barok tarzı, güzelliğe atfettiği estetik gözü, sakalları, yüzükleri, uzun saçları ve defilelerinde onu görünce bayılan hayranlarıyla sanki bir şaman ve ilah.



Yazı: Selin Miloşyan

ELLE 2019, Nisan sayısından alınmıştır.


SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Türkiye 25 yaşında!

Mayıs sayımızda ELLE dergisi global kodlarıyla bir araya getirdiğimiz kendi alanlarında çok başarılı tam 8 isim ve 8 marka var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.