Sabahın ilk saatleriydi, hava ılık ve rüzgarlıydı. Banyoles'teki (Girona, İspanya) 16'ncı yüzyıla ait bu Katalan çiftlik evinin verandasında sofra, ailenin birlikte yiyeceği öğle yemeği için çoktan hazırlanmıştı. Castaner ailesi'nin reisi Isabel Sauras Muniz, mükemmel ev sahibesini oynarken bizi yerel lezzetlerle dolu mükellef büfenin etrafında topluyor. Kavrulmuş sebzeler, sosisler ve efsanevi tumaca ekmeği. Yanında aile işinde görev alan beş çocuğundan üçü ve torunları var. Birbirine sımsıkı bağlı olan ve işlerine aynı adanmışlığı gösteren, nesiller boyunca soyadlarını gururla taşıyan aile için her pazar böyle geçiyor. Büyüleyici hikayeleri iki yüzyıl önce başlamış. 1927'de Luis Castaner, vefat eden karısının babası Lorenzo ve kuzeni Tomás Serra'yla ilk espadril atölyesini kurmuşlar. 1936'da İspanya'daki iç savaş sırasında fabrika kamulaştırılmış ve askerlere bot üretmiş. Castaner firması savaştan harap halde çıkmış.
SAINT LAURENT DOKUNUŞU
Ama sonra, tam anlamıyla “Şans kapıyı çaldı! Bir sabah, bir Fransız evimin kapısına geldi, fabrikamızı ararken kaybolmuştu. O zamanlar, bütün ilgimi çocuklarımızı büyütmeye vermiştim ama ona fabrikamızı şahsen gezdirmeye karar verdim. Çiftçiler için yaptığımız basit ayakkabıları görünce, çiçek desenli kumaşla benzer bir model üretmemizi önerdi. Kocam bu fikre kuşkuyla bakarken, benden desenli bir kumaş bulmamı istedi ve o Fransız beyefendinin bayıldığı bir örnek yaptık. Büyük bir sipariş verdi ve Paris'te bir ayakkabı şovunda sergilememiz için bizi cesaretlendirdi.” Zarlar atılmıştı derler ya, işte tam öyle olmuş. 1970 yılında Paris'teki ayakkabı fuarında, Yves Saint Laurent bizzat standlerine gelerek, hayatlarının gidişatını değiştirmiş. “Ertesi sabah, dolgu topuklu bir espadril çizdiği Avenue George V'deki ofisinde bizi ağırladı. Bu yeni modeli nasıl üreteceğimizi bilmiyorduk ama Banyoles'teki bir marangozun yardımıyla yapmaya karar verdik. Ve başardık! Üstelik rekor denebilecek bir zamanda.”~
Isabel hatırladıkça gülümsüyor. Kısa zamanda herkes, “Le Figaro” dahil; “usta”nın seçkin gece elbiselerinin içindeki güzel hanımefendilerin podyumda yürürken ayaklarına giydikleri meşhur espadrillerden söz ediyordu. İlk “moda” espadril, şöhretler geçidine adımını geri dönülemez şekilde atmıştı. Bugünse Hermès, Louis Vuitton, Loewe ve Chanel, Castaner ailesinin dört günde bir örnek üretme kapasitesine sahip İspanya'daki fabrikalarına güvenen pek ç ok elit m arkanın arasında yer alıyor. “Biz Hermés'in en eski tedarikçisiyiz, 22 yıl aralıksız hizmet verdik. Prensip sahibi yönetimimize ve tüm taleplerine verdiğimiz hızlı geri dönüşe teşekkür ederler. Dünyanın en büyük bazı tasarımcılarının yaratıcı fikirlerini hayata geçirdiğimiz için gururluyuz. Ciddiyet ve sorumluluk, başarımızın anahtarı” diye üzerine basarak söylüyor Luis Castaner, Isabel'in oğlu ve şirketin başkanı. Bir ordunun komutanı gibi konuşmasına devam ediyor, “Biz projeye kendimizi adarız ve sahip çıkarız.” Ailenin adı, tarz ve kalite için referans olarak kabul ediliyor. Markanın Fransa'da 50 mağazası bulunuyor; üç tane Japonya'da, bir tane İtalya'da ve bir tane de Portekiz'de. Ayrıca New York'taki Barneys, Paris'teki Colette ve Milano'daki Corso Como gibi saygın moda tapınaklarında da bulabilirsiniz markayı. Firmanın CFO'su, Antonio Castañer, “Yıllık ciromuz 25 milyon avro ve güçlü kalabildik çünkü ayakkabı satışlarımızın yüzde 80'ini ihraç ediyoruz. Yılda ortalama 400-450 bin çift ayakkabı üretiyoruz” diyor.
BLANCA JIMENEZ DE LA
