MBFWI’İN BİLİNMEYENLERİ

MBFWI'İN BİLİNMEYENLERİ

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 21 Mart 2014
MBFWI’İN BİLİNMEYENLERİ






İstanbul Moda Haftası'sını geride bıraksak da birçok konuda etkileri hala devam ediyor. Sahne önünde yaşanan her şeyi sizlerle paylaştık. Peki ya sahne arkası? Organizasyona ev sahipliği yapan ajanslardan L'Appart PR ve onun ortaklarından Feride Tansuğ, sahnenin arkasında olan kahramanlardan. Biz de ona, organizasyonla ilgili aklımıza takılan bazı detayları sorduk.





MBFWI'yi diğer yıllarla kıyaslarsak sizce neler değişti?


Fotoğraf ve kamera ile görüntü almaya gelen basın mensuplarının çalışma ortamları çok daha profesyoneldi. Daha çok erkek koleksiyonu tanıtılmaya başlandı. Uluslararası basın ve satın alma sorumlularının organizasyona ilgisi daha fazlaydı.





Sektörün farklı oyuncularını bir araya getiren, daha yaratıcı projeler ortaya konmaya başladı. Örneğin etkinliğin isim sponsoru Mercedes-Benz'in desteğiyle moda fotoğrafçısı Onur Dağ'ın geçtiğimiz sezon “Mercedes-Benz presents Zeynep Tosun” defilesinin kulisinde çektiği fotoğraflar, bu yıl bir koleksiyon kitabı olarak basıldı. Bu genç ve yetenekli isimleri destekleyen önemli bir gelişme.





Koleksiyonları nasıl buldunuz?


Bu sezon oldukça güçlü koleksiyonlar gördük. Giyilebilir ve ticari parçalarla tasarımcıların yaratıcılıklarını yansıttıkları iddialı podyum parçalarının bir çok koleksiyonda ustaca dengelendiğini düşünüyorum. Koleksiyon oluşturmak, yaratıcılık ve ticari kaygıların dengesini doğru biçimde kurmaktan geçiyor ve bu sezona baktığımızda uluslararası standartta koleksiyon sergileyen isimlerin sayısında artış var.





Peki katılımcıların stilleri?
"Moda Haftası" kültürümüz henüz yeni yeni oturuyor. Ancak IMGWnin organizasyonuyla profesyonel bir moda haftası deneyimine geçiş yapmaya başladık ve artık uluslararası takvimde sezonda iki kez yerimiz sabit. MBFWI yalnızca Türk moda endüstrisinin değil, İstanbul halkının da artık aşina olduğu bir etkinlik haline geldi ve bu da katılımcıların stiline yansımaya başladı. Özgün stiller hala az olsa da, geleceğe dair olumlu işaretler gördüğümü söyleyebilirim.





Organizasyonla ilgili size en çok ne zorladı?
Bu sezon MBFWI'nin üçüncü sezonunu geride bıraktık, aynı ekiple çalışmanın verdiği avantajla her sezonun daha da keyifli geçtiğini söyleyebilirim. Vefatıyla bizi üzüntüye boğan Berkin Elvan'ın cenazesi için 12 Mart Çarşamba gününü erteleyerek tüm günün takvimini 16 Mart Cumartesi gününe taşıdık. Bu süreçte de gerek davetlilerin, gerek basın mensuplarının, gerekse katılımcı marka ve tasarımcıların tüm sorularına yanıt vererek zorlu sayılabilecek bir süreci yönettik.





Organizasyonun daha sağlıklı olması için, katılımcılar hangi konularda daha bilinçli olmalı?
Moda haftasının yalnızca koleksiyonları mankenler üzerine sergilemekle sınırlı olmadığını artık gerek tasarımcılar, gerekse davetliler anlamaya başladı. Her koleksiyon aslında bir hikaye, ve siz hikayenizi ne kadar etkileyici biçimde anlatırsanız gerek bilinirlik, gerekse ticari anlamda bir adım öne çıkıyorsunuz.







~





Bu sezon bu bağlamda kreatif direktörlerle çalışmayı tercih eden ve koleksiyonun hikayesini tamamlayan öğelerle sunumunu ya da defilesini zenginleştiren isimler çoğunluktaydı. Nihan Buruk'un maden işçileri, Hande Çokrak'ın hedonist kötüleri, Niyazi Erdoğan'ın bisikletleri ilk aklıma gelenler. Grand Palais'i kimi zaman yıkık bir tiyatro sahnesine, kimi zaman da bir süpermarkete çeviren Chanel'in prodüksiyonları ile yarışmamıza gerek yok, yaratıcı dokunuşlarla müzikten saça, aksesuardan koreografiye hikayeyi tamamlamayı amaçlamak ve kolaya kaçmamak bence çok önemli.





Oturma düzeninde de üç sezonda büyük yol kat edildi. Burada özellikle tasarımcıların PR ajansları çok özverili biçimde çalıştı ve LCV alma, check-in ve oturma konularında herkes bilinç kazandı.





Moda haftasının medyada doğru şekilde yer bulduğuna inanıyor musunuz?


Elbette defileye gelen ünlü isimler, özellikle magazin sayfalarında kendilerine yer buluyor. Bu durum dünyanın her tarafında böyle, moda haftasına katılan ünlü isimler, marka ve tasarımcıların isimlerini daha geniş kitlelere duyurmasında önem taşıyorlar, dolayısıyla bunu eleştirmeyi çok doğru bulmuyorum.





Öte yandan, moda haftası ve koleksiyonlara dair kafa yoran ve yapıcı bir biçimde eleştiri kaleme alan moda basını ne yazık ki Türkiye'de çok sınırlı. Basın bültenleri ile yetinmeden, kendi birikimi ve gözlemleriyle koleksiyonları eleştirebilecek, eleştirileriyle onların kendilerini geliştirmelerine katkıda bulunabilecek basın mensuplarının artmasını yürekten diliyorum.





GÜLŞAH ÖZTÜRK

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.