Fem Güçlütürk, biz dergicilerin birbirine “Aaa! Tanımıyor musun?!” gibi hayret sorularıyla hatırlatacağı, halka ilişkiler denince akla gelen ilk isimlerindendir; kısacası mühim bir kişilik, enteresan bir karakterdir. Şimdi o, bu keyifli ama bir o kadar da stresli işi bırakmış; kendini toprağa, yeşile vermiş. Markası Labofem'i, sadece satın alma duygusunu tatmin etmeye dayalı tüketime değil; tüketirken dahi kalıcılığa hizmet eden bir meseleyi düşünürken yaratmış. Bugün onun en büyük derdi, oğlu gibi sevdiği bitkileri.
Tam olarak ne yapıyorsunuz bu bitkilerle? Bu mesleğin bir adı var mı? Ya da bu bir meslek mi, zanaat mi?
Kısaca, bitkilerin arasında kaybolmuş vaziyetteyim. 350 türe yakın bitkiyle cebelleşiyorum! İşin adı yok ama şehirli salon bahçıvanı denebilir, illa bir isim lazımsa. Bitki bilgisini, sevgisini, estetiğini ve tasarımını kapsayan bir durum.
Çok tatlı bir oğlunuz var. Adı San. Merak ediyorum, bitki yetiştirmek ve çocuk yetiştirmek arasında nasıl benzerlikler var?
Kesinlikle çok benzerlik var. Her birinin kendi eşref saatini öğrenmek, dediğini anlamaya çalışmak ve kesinlikle sevgi vermekle alakalı. Aşırı korumacıysanız bitki, ilk güneşe veya soğuğa çıktığında hastalanabiliyor; fazla serbest bırakırsanız arsızlaşıyor veya soluyor. Hep dengeli iletişim ve gözlem; dediğini dinlemek, dinlediğini anlamak, dileğine yanıt vermek önemli.
Evde yetiştirdiğimiz bitkilerle ilgili en yanlış bildiğimiz şey nedir?
“Eve gelen hanımın geldiği gün sulanacaklar” inanışı yanlış. Her kasenin, her bitkinin, evin her köşesinin durumu farklı. Sırlı olanlar sırsız saksılara göre suyu daha az emiyor, daha geç kuruyor, altının deliği büyük olanlar daha çabuk, kalorifere yakın duranlar hemen kuruyabiliyor.~
Son zamanlarda evde bitki yetiştirmek trend haline geldi diyebilir miyiz? Terrarium'un ne olduğunu artık bilmeyen yoktur mesela?
Bir terrarium furyası var ve workshop yapmayanı da dövüyorlar diye korkuyorum. Her işte olduğu gibi bu da parladı ama sönünce bu işi gerçekten sevenler sağ kalır. Geçenlerde bazı bitkileri hayatında ilk kez gören bazı gençlerle tesadüfen konuştuk, bunlar terrarium'la olur mu diye sordular; daha doğrusu seracıya sorarlarken ben dayanamayıp lafa girdim. Telefonla bana da bazı pek “yeni başlayan” soruları sordular, üç gün sonra bir de baktım bir terrarium markası oluşturup satışa başlamışlar. Olsun, insanların evine güzellik girsin de, nasıl girerse girsin. Tek sorun, hatalı yapılan karışımlara insanların para verip almaları, sonra da ölünce tekrar almaya çekinmeleri, haklı olarak. Bir de bitkiler telef oluyor, ona üzülüyor insan.
Peki o zaman, biz de evimizde bitki yetiştirmek istiyoruz. İşe nereden başlamamız gerek?
Evinizin ve hayat şeklinizin durumuna bakarak. Evde çocuk, hayvan var mı, aydınlık mı, sık seyahat ediyor musunuz, hangi tür bitkileri estetik olarak seviyorsunuz, siz yokken bakacak kişi var mı, yazın üç ay tatile gidiyorsanız mesela ne olacak, bütçeniz ne, evinizin dekoru nasıl gibi sorular var. İşini iyi bilen seralara giderek oradan bitki temin edebilir, biraz google'layarak, birkaç kitap alarak başlayabilirsiniz veya bana uğrarsınız ben sizi yönlendiririm (gülüyor).
SILA GÜVEN
