Bir narenciye bahçesinin gölgesinde esen hafif bir rüzgâr, kayıtsız bir İtalyan sabahının dinginliği… Acqua di Parma’nın her yeni kokusunda, geçmişin ustalığıyla bugünün inceliği buluşuyor. İtalyan yaşam sanatına, “arte di vivere” ruhuna bir kapı aralayan markanın zamansız formülleri, kokudan öte bir anı saklama biçimi aslında. Akdeniz notalarının dinlenerek derinleştiği Blu Mediterraneo La Riserva koleksiyonundan, markanın parfümde hikâye anlatma felsefesine kadar her detayı Acqua di Parma Ürün Geliştirme ve İnovasyon Direktörü Paola Paganini’den dinledik.
Acqua di Parma, DNA'sında “Authentic Italian Soul (Otantik İtalyan Ruhu)” mottosuyla özdeşleşmiş bir marka. Bu ruh, modern tüketiciyle nasıl buluşuyor? İtalyan yaşam sanatı “arte di vivere” kavramı yeni ürün geliştirme süreçlerinize nasıl yansıyor?
Gerçek İtalyan Ruhu, sadelikteki güzelliği, geleneğin gücünü ve iyi yaşamanın verdiği keyfi önemseyen bir yaşam tarzına hitap eder. Günümüz tüketicisi, köklü ama çağdaş bir yaklaşımla, anlam ve duygusal bağ arayışında. Bizim için arte di vivere yalnızca bir ilham değil; içerik seçimlerimizden her ürünün duyusal deneyimine kadar her şeyi yönlendiren bir pusula demek. Her bir koku, her bir obje; ustalık, kalite ve zahmetsiz bir zarafet dokunuşuyla yüceltilmiş, gerçek bir haz anını yansıtacak şekilde tasarlanıyor.
Parfüm yaratımında “duygulara hitap etmek” Acqua di Parma için ne anlama geliyor? Bir kokunun hikâye anlatabilme gücünü nasıl tanımlarsınız? Blu Mediterraneo La Riserva koleksiyonunda hikayeleri kokularla ve duyularla nasıl buluşturdunuz?
Koku, hafıza, ruh hali ve mekânla bağ kurmamızın en içgüdüsel yollarından biridir. Acqua di Parma için duygulara hitap etmek, yalnızca hissedilen değil; aynı zamanda yaşanan kokular yaratmak anlamına geliyor. Her bir kompozisyon bir hikâye uyandırmak üzere tasarlanıyor: güneşle aydınlanan bir sabah, narenciye bahçelerinde yapılan yavaş bir yürüyüş, gün batımında sıcak havanın dokusu... İçeriklerin gücü ve yapısal derinlik aracılığıyla, ilk izlenimin çok ötesine geçen ve derinlere işleyen duygular besteliyoruz.
“
"Her bir La Riserva kokusu, dinginlikten duyusallığa ve canlılığa uzanan, kendine özgü bir duygusal manzara sunuyor."
Blu Mediterraneo La Riserva koleksiyonundaki Mirto di Panarea La Riserva, Arancia di Capri La Riserva ve Fico di Amalfi La Riserva parfümleri birbirinden nasıl ayrılıyor? Her birinin karakterini en iyi yansıtan notalar hangileri?
Mirto di Panarea La Riserva: Volkanik adanın vahşi güzelliğine bir övgü… Mersin ve ardıç notalarının aromatik ışıltısıyla başlıyor, mür ve sakız ağacının sıcaklığıyla derinleşiyor.
Arancia di Capri La Riserva: Kan portakalı ve mandalinayı biberiye, fesleğen ve deniz meltemini anımsatan mineral bir akorla harmanlayarak taze ama katmanlı bir deneyim sunuyor.
Fico di Amalfi La Riserva: Narenciye ışıltısını incir ve süsenin kremsi derinliğiyle dengeliyor; tonka fasulyesi ve ambrettolid gibi sıcak, kadifemsi alt notalarla tamamlanıyor.
Koleksiyondaki her parfüm için uygulanan iki aylık bekletme süreci hakkında bilgi verir misiniz? Bu zamanın parfüm üzerinde nasıl bir etkisi oluyor?
İki aylık maserasyon (dinlenme) süreci, La Riserva kimliğinin temelini oluşturuyor. Karışım tamamlandıktan sonra, sekiz hafta boyunca hiçbir müdahalede bulunmadan dinlenmeye bırakılıyor. Bu yavaş süreç, ham maddelerin tamamen bütünleşmesini, gelişmesini ve oturmasını sağlıyor; böylece daha yumuşak, daha karmaşık ve kalıcılığı yüksek bir koku elde ediliyor. Bu, bir anı yakalamakla, o anın bir hatıraya dönüşmesine izin vermek arasındaki farktır. Zaman, görünmeyen bir bileşene dönüşerek kokuya yuvarlaklık, derinlik ve olağanüstü bir iz bırakma gücü katar.
Kullanıcılarının Blu Mediterraneo La Riserva koleksiyonuyla yaşamasını istediğiniz duygusal deneyim veya hikaye nedir?
La Riserva, yavaşlamaya ve her anı bilinçle yaşamaya bir davet... Her bir kokunun, duygularla yüceltilmiş bir günlük ritüele dönüşmesini umut ediyoruz. İster Panarea’da bir sabahın dinginliği, ister Capri’de bir öğleden sonranın hafifliği, ister Amalfi’de bir gün batımının zenginliği olsun; her kompozisyon, kullanıcıyı farklı bir Akdeniz ruh hâline davet ediyor. Sonuçta, La Riserva sadece bir parfümü taşımak değil; onu hissetmek ve buna zaman ayırmakla ilgilidir.
“
Acqua di Parma ürünleri modanın değil zamansızlığın peşinde. Bu bakış açısı sizin ürün geliştirme stratejilerinize nasıl yön veriyor?
Zamansızlık, gelenek ile yeniliğin özenle kurulmuş bir dengesidir. Bizi, geçici trendlerin ötesinde, her adımda bilinçli bir niyetle yaratmaya yönlendiriyor.
Sizce modern lüks tüketici, artık sadece estetik değil aynı zamanda etik olanı mı arıyor?
Kesinlikle. Günümüzde lüks bir ürün, aynı zamanda etik değerlere de sahip olmalıdır; gerçek bir değeri olan, zarif işçilik, yaratıcılık ve özgünlükle temellendirilmiş...
Önümüzdeki dönemde Acqua di Parma dünyasında bizi neler bekliyor?
Önümüzde birçok güzel proje var; bizi takipte kalın, birlikte keşfedelim.
İTALYA GÜNLÜĞÜ
Paola’ya, “Gerçek İtalyan Ruhu” yaşam tarzını benimseyen Acqua di Parma kadınının seçimlerini sorduk.
Yaz Çalma Listesinden 5 Şarkı:
• "Tintarella di Luna" – Mina (Neşeli, ikonik ve son derece çekici.)
• "Un Bacio a Mezzanotte" – Quartetto Cetra (Sofistike armoniler ve zekice yazılmış sözler.)
• "Arrivederci Roma" – Renato Rascel (Romantik ve nostaljik; geçmiş seyahatleri hatırlamak için birebir.)
• "Marina" – Rocco Granata (Canlı ve bulaşıcı bir İtalyan-Belçika klasiği.)
• "Come Prima" – Tony Dallara (Yürekten gelen melodisiyle zamansız bir aşk şarkısı.)
Olmazsa Olmaz Aksesuarları: Acqua di Parma’nın Passepartout parfüm taşıyıcısı her seyahatte tabi ki yanındadır!
Capri’deyken, Yerel bir zanaatkâr tarafından el yapımı üretilen deri sandaletler. Derisi yumuşak, tasarımı sade ama zarif; ince taşlar ya da mercan detaylarıyla süslenmiş.
Panarea’dayken, Adadan doğrudan temin edilen volkanik taş takılar. Siyah lav taşının doğal güzelliğini yansıtan sade kolyeler veya küpeler.
Amalfi’deyken, El boyaması seramik bir kolye ya da bileklik. Canlı limon motifleri veya detaylı çiçek desenleriyle bezeli.
En Sevdiği Yemek: Spaghetti alle vongole – Taze, sade ve denizin lezzetini taşıyan bir tabak.
Yaz Stilinin Temel Parçaları:
Tatillerde Yanından Ayırmadığı Kitap: “Call Me By Your Name” – André Aciman. İtalya’da geçen, yaz aşkını anlatan güzel ve dokunaklı bir hikâye.
Sabah Rutinindeki Vazgeçilmezi: Manzaralı bir terasta içilen sert bir espresso, ardından denizde ya da havuzda ferahlatıcı bir yüzme.
Favori Şehri/Bölgesi: Ah, bu çok zor! Ama belki Amalfi Kıyısı. Nefes kesici manzaralar, şirin köyler ve canlı kültürüyle... Büyüleyici bir yer.
İSTANBUL’DA AKDENİZ ESİNTİSİ
Acqua di Parma, İtalyan yaşam sanatını kokulara dönüştürdüğü yeni Blu Mediterraneo La Riserva Eau De Parfum koleksiyonunu, Türkiye distribütörleri Birgül Ulucan Öztürk ve Gamze Ulucan’ın ev sahipliğinde The Peninsula İstanbul’da düzenlenen özel bir buluşmada tanıttı. Konuklar, markanın İtalyan kökenli zarafetini ve Akdeniz’in dingin ferahlığını yansıtan atmosfer eşliğinde, yeni koleksiyonu yakından keşfetme fırsatı buldu.
KOKU HAFIZASI
“Aqua di Parma ile ilgili ilk deneyimi paylaşmak isterim. Yıllar önce, bir İtalya seyahatinde şık bir eczaneye girip mavi şişeyi elime alıp koklamıştım, o an dün gibi aklımda... Koku hafızamız bence o kadar etkili. Yeni Blu Mediterraneo La Riserva koleksiyonunun lansmanı da bizi adeta yaz tatiline çıkardı. Serinin tamamını çok beğendim ancak favorim Sicilya'nın kuzeyindeki volkanik Panarea Adası’na gönderme yapan (hikayelerden hepimiz etkileniriz!) Mirto di Panarea La Riserva oldu. 2025 koku hafızıma yeni giriş yapılmıştır!”
- Suzan Yurdacan, ELLE Türkiye Yazı İşleri Müdürü
ZAMANI YAVAŞLATMAK
“Geçtiğimiz günlerde, Acqua di Parma ile bir İtalyan rüyasının kapısı araladık. İstanbul’un akşam rüzgarına karışan turunçgil notaları, bir parfüm tanıtımından fazlasını vaat ediyordu; sanki Panarea Adası’nın taş yollarında dolaşıyor, Capri’nin tuzlu meltemini saçlarımıza doluyor, Amalfi kıyısında bir incir ağacının gölgesine sığınıyorduk. Kalabalığı arasında dolaşırken her köşeden yükselen Akdeniz melodisi bana şunu hatırlattı: İyi bir koku, bazen tek başına bile insanı başka mevsime ya da âna taşımaya yeter.”
- Buse Saray, ELLE Türkiye Dijital Editörü