Güçlü, yeni bir rol. Tapılası bir kız bebek (nişanlısı da hiç fena sayılmaz). Bugünlerde Sienna Miller için işler yolunda gidiyor. Bu çekimde, imzası haline gelmiş Boho tarzını yumuşacık, tatlı iç giyim parçalarıyla değiştiriyor.
Bir grup erkek üstsüz güreşirken, çekimlerle emzirme arasında mekik dokumak zorundaydım.” Diyen Sienna Miller Aralık ayında vizyona giren bol testosteronlu Foxcatcher filminin setini böyle hatırlıyor. Sponsoru John du Pont tarafından öldürülen olimpik güreşçi Dave Schultz'un hayat hikayesini anlatan filmde Miller, Schultz'un eşi Nancy rolünde en dramatik performansını sergiliyor.~
Nancy Schultz, aktrislerin teklif edilmesini beklediği türden bir rol; Miller'ın özel hayatı yüzünden gölgelenen kariyerinde çok parlak bir an. Bugüne dek oyunculuğunun hiç takdir toplamadığını kimse söylemiyor: Geçen sene The Girl filmindeki Tippi Hedren rolüyle Golden Globe'a aday gösterildi, The Factory Girl'deki performansı da beğeni topladı. “Ancak” diye devam ediyor, “uzun zamandır ilgi, yaptığım işler üzerinde değildi.” Örneğin o sinir bozucu “it girl” lakabı. “Kendimi hiç it girl olarak hissetmedim. Sabah uyanıp ‘Hey, ben it girl'üm' demezsiniz. Biriyle ilişkim vardı” diyor; Jude Law'un adını söylemekten kaçınarak. “Fırtınalı dönemdeydim. Giyim tarzım o kadar taklit edildi ki, o stili sevmemeye başladım.” Sahibi olduğu giyim markası Twenty8Twelve'i geçen sene satmış, söylediğine bakılırsa yakın zamanda modaya geri dönme planı yok. “Tasarım, hiçbir zaman gönlümde yatan aslan değildi” diye itiraf ediyor. Artık üzerinde jeanler ve tişörtler var. “Üzerimdeki her şeye ya yemek ya da boya dökülüyor. Yeni anne olmuşken, bir yandan modayı düşünmek zor. Günün birinde stil iksirimi tekrar bulacağım.”~
Şimdi kıyafetler yerine aklı fikri, kızı Marlowe -bileğinin iç kısmında M dövmesi var- ve elbette nişanlısı, aktör Tom Sturridge'da. Bebekten sonra Miller sadece kendisini zorlayan senaryoları kabul etmeye karar vermiş. Foxcatcher, onu saklandığı köşeden çıkaran ilk proje. “Hiç olmadığı kadar hayatımın kontrolüm altında olduğunu hissediyorum” diyor. “Kariyerim kontrolüm altında; neleri yapabileceğim, nelere yeteneğim olduğu (ve) doğru şeyleri beklemek konusunda rahatım.” Bize de bundan sonra yapabileceklerini görüp izlemek ve taktir etmek düşüyor...
Eronique HYLAND, Fotoğraflar: Dan MARTENSEN Styling: Vanessa CHOW
İngilizceden çeviren: Ayşe ERMERT
