Christian Louboutin'le Paris'te, yıllar önce açtığı minik dükkanın sokağında yer alan ofisinde buluştum. Seneler önce, Gwyneth Paltrow'un ayağında gördüğüm sandaleti almaya gitmiş ve dükkana elimde resimle girmiştim. O zamanlar kapının zilini çalmanız ve birisinin açmasını beklemeniz gerekiyordu. Şimdi aynı sokakta tasarımcının hem showroom'u, hem de diğer dükkanları bulunuyor. O alan neredeyse, Louboutin sokağına dönüşmüş durumda. Artık çanta da tasarlamaya başlayan Louboutin, şeker dükkanı gibi görünen çanta mağazasını da bu sokakta açmış. Ayakkabı denince akla gelen ilk isimlerden olan tasarımcının çantaya girmesini yıllardır bekliyorduk. Dolayısıyla ilk sorum neden bu kadar geciktiği oldu. “Çanta fikri çoktandır aklımdaydı ama doğru zamanı bekledim. Müşterilerim yıllardır, ayakkabılarıyla birlikte giymek için benden çanta yapmamı istiyordu. Dört-beş senedir bu fikre ısınmaya başlamıştım. Ayakkabı ve çanta birbirinden çok farklıdır. Ayakkabı kadını taşır; ama kadın çantayı yaşır. Ve yeni bir ayakkabı giyen kadın, ilk önce poposuna, sonra duruşuna bakar. Ayağına sıra en son gelir. Çantayıysa omzuna veya koluna alır. Çanta neredeyse kolun devamı gibidir. Ve ilk önce kolunda nasıl duruyor, ona bakar. Dolayısıylaönce çantanın dinamiklerini tamamen anlamam, sindirmem gerekiyordu. Çanta ve ayakkabıda kullandığınız materyaller de farklıdır. Ne kadar büyük tasarlanmalı, ağırlığı ne olmalı, içine neler konabilmeli, askısının boyu ne uzunlukta tutulmalı gibi dünyama çok yabancı ayrıntıları çalışmalıydım. Kadın arkadaşlarıma danışmam gerekti. Bu yüzden vakit aldı” diyerek aslında ne kadar detaycı bir insan olduğunu da hatırlamamızı sağlıyor.~
Sıra çantaya geldiyse hazır giyime girecek mi diye merak ediyorum. “Benim için herhangi bir şeyi hakkıyla yapmak çok önemlidir. Önce kendimi inandırmam lazım yaptığım işe. Hazır giyim, benim alanım değil. İsmim her yerde olsun gibi bir derdim de yok. Hazır giyim yapan ve bu iş için yaşayan, nefes alan insanlar varken; bu iş bana düşmez diye düşünüyorum. Zaten herkes her şeyi de yapmamalı. Şimdi moda dünyasına bakıyorum da; biri sırf iyi giyiniyor diye modacı olmaya kalkışıyor. Bunu doğru bulmuyorum. Ben sevdiğim ve bildiğim işi yapıyorum; o da, ayakkabı tasarlamak. Bu işe de ünlü olayım, çok para kazanayım diye başlamadım. Ayakkabı tasarlarken mutlu olduğum ve işimi çok sevdiğim için yapıyorum” diyerek hazır giyime asla girmeyeceğinin mesajını veriyor. Peki Christian Louboutin, sıkı bir çanta kullanıcısı mı? Yanıt ilginç: “Çanta hiç kullanmam; ama bu, tasarlamama engel değil. Topuklu ayakkabı da giymiyorum; ama tasarlıyorum. Çanta sever misin derseniz, sanırım küçük-büyük tüm çantaları seviyorum. Kadın çantasına gelince, mücevher gibi görünen küçük çantalar favorim. Büyük çantalarda malzemeyi göstermek daha kolay olsa da, küçük çantanın albenisi çok daha fazla. Bu yüzden, koleksiyonumdaki çantalara bakarsanız, form ve renk olarak mücevherleri andırdıklarını hemen görebilirsiniz.” Küçük bir dipnot. Tasarımcı seyahat çantalarının da yolda olduğunu söylüyor. Ve bir de sır veriyor: Gelecek senelerde Christian Louboutin markalı parfümler görürseniz şaşırmayın!
IŞIN GÖRMÜŞ
