Aynanın karşısında saçları yapılırken Tara Lynn, çantasından fırçasını çıkarıp dişlerini fırçalıyor. Öylece, macunsuz. Bu olağanüstü gülüşlü kız, uzun sohbetlerin insanı değil. İki yıl önce gerçekleştirdiğimiz ilk çekimde de şimdiki kadar doğaldı. Uluslararası alanda “plus size” markaların aranan modeli Tara'yla; ABD'deki Nordstrom, Macy's, Bloomingdale's, Forever 21, H&M, Taillisime de la Redoute, Wacoal gibi pek çok mağaza çalışabilmek için yarışıyor. Peki başarı hayatında neleri değiştirdi? “Çok şey değil. Sadece beni tanıyan insan sayısı arttı. Az önce kaldığım otelin personelinden biri yanıma gelip ‘Sizi televizyonda gördüm, ünlü birisiniz' dedi. Ne cevap vereceğimi bilemedim. Sonra odamdan çıkarken etrafı dağınık bırakmamam gerektiğini düşündüm. Odanın neredeyse tamamını toparladım. Korumam gereken bir imajım var” diyor gülerek. Seattle doğumlu Lynn, Fransa'da üç yıl bebek bakıcısı olarak kalmış; dolayısıyla çok iyi Fransızca konuşuyor. Ama dilbilim diploması ABD'den: “Sadece syntaxique -sözdizim- sözcüğünü anımsamak bile mutlu olmam için yetiyor” diye itiraf ediyor.
KOMPLEKSSİZ BİR GENÇ KADIN
Diğer modellerin aksine Tara, geç başladı mesleğine: 25 yaşında. Makyör de bizi doğrular nitelikte söze karışıp “O kadar sıra dışı bir cildi var ki, onu 16 yaşında gösteriyor” diyor. Objektif karşısına geçtiği an ne yapması gerektiğini bilen biri o. Bu eşsiz fotojenik güzellik karşısında hiçbir fotoğrafın kötü çıkma şansı da yok zaten. Yerinde duramıyor Lynn. Son iki yılda biraz kilo vermiş gibi. “Hayır, sanmıyorum. Ama yine de dikkat ediyorum. Eğer canımın istediği her şeyi yersem, sürekli kilo alırım. Aslında ben hiç tartılmam. Kilomu önemsemiyorum” diyor. Önemsediği tek şey sevgilisini daha sık görebilmek. Ama bu her zaman olmuyor çünkü sevgilisi Los Angeles'ın en “the place to be” mekanı Pattern Bar'ı işletiyor. Tara, New York'ta oturduğu için “Kazandığım para uçak biletine gidiyor” diye dertleniyor. Tara Lynn, içinde alışveriş canavarı barındırmayan bir model. “Kıyafete para harcamayı sevmiyorum. Bir sürü 50 dolarlık jean'im var ve onları pahalı bluzlarla kombinliyorum. Ama hemen hemen hiçbiri 200 dolardan daha pahalı olmaz” diyor.~
Paris'te bile fazla alışveriş yapmıyor. “Çünkü valizimin kaybolması korkusuyla uçağa alabileceğim boyutta valizlerle seyahat ediyorum. Yer sıkıntısından alışverişe fırsat kalmıyor” diye ekliyor. Tara kendi kabuğunda mutlu biri. Giyinmeyi seviyor ve fazla kilolarını dert edinip giyinmenin eğlenceli yanlarını kaçıran kadınlar için üzülüyor: “Hoşumuza giden şeyleri giymeliyiz. Kilolu genç kızlar sanki sadece örtünmek için giyiniyorlar. Hiçbiri skinny jean'e cesaret edemiyor. Oysa itiraf etmek gerekirse bence skinny jean ancak kalçası olan kadınlarda anlam buluyor. Benim en favori modelim bu; çünkü hem topuklu ayakkabılarla, hem de babetlerle çok güzel duruyor” diyor Onun da asla giymediği bir şey var: Emprime baskı. Kilolular için yasaklı olduğundan değil, daha modern görünüşlü parçaları sevdiğinden. Üstelik günlük modaya da çok sıcak bakmıyor. “Üzerinde emprime desen olan bir şeyle çektirdiğin 10 yıl önceki fotoğraf, bugün gözüne saçma gelmiyor mu?” diye soruyor. Ona göre, emprime yaşlı gösteriyor.
FOTOJENİK BİR GÜZELLİK
Tam bir kozmetik ürünü bağımlısı olan Tara, Yves Saint Laurent'ın uzun zamandır aradığı bir allığını Hamburg'ta bulunca ne kadar çok sevindiğini gülerek anlatıyor. “Sephora kartımda biriken puanları duysanız inanamazsınız. Makyaj malzemelerine bağımlıyım. Üstelik tonlarca rujum var ama hep aynısını sürüyorum” diye itiraf ediyor; “Cildimin genç görünmesinin sırrı, her gün peeling yapıyor olmam” diye ekliyor. Çekim az sonra bitecek, Tara yine bir uçağa atlayıp yeni bir çekime gidecek. Sürekli seyahat etse de şan dersleri için her zaman vakit ayırıyor çünkü ileride şarkıcı olmak istiyor. MP3 çalarında Debussy'den Nirvana'ya kadar farklı müzik türleri bulunuyor. “Şimdilik, mankenliğin sunduğu tüm avantajlardan yararlanıyorum çünkü bu mesleğin ne kadar daha süreceğini kestiremiyorum” diyor çalışmaya ara vermeyen bu sonsuz güzellikteki kadın...
