Markasını 2015’te yaratan Sadie Clayton, koleksiyonlarını Londra’da, Berlin’de ve Şangay’da gösterdi. Heykelsi tasarımları ile dikkat çeken Clayton, Elle.com.tr ile markasının esintilerini ve bilinmeyenlerini paylaştı. Swarovski ve Nixon gibi büyük markalarla işbirliği yapan Clayton’un tasarımları Gigi Hadid ve Ellie Goulding gibi ünlü isimler tarafından giyiliyor. Farklı olmanın önemini vurgulayan Clayton, tasarımları ile kadınlara istediklerini yapabileceklerine inandırmak istiyor!
Ellie Goulding Glastonbury Festivalinde Sadie Clayton'un bakır tasarımını giyiyor.
ELLE: Kendi markanızı yaratmaya nasıl karar verdiniz?
SADIE CLAYTON: Farklı ırkların azınlık olduğu bir toplumda büyüdüm. Farklı görünüyordum, iki seçeneğim vardı; ya kültürel basmakalıplara uyacaktım yada özgün kişiliğimi kabul ederek bunu bir avantaja dönüştürecektim. Gençken Ikea’dan kumaşlar alıp mankenlerin üzerine drape elbiseler yapıyordum. Geniş vintage düğme koleksiyonum da bu tasarım deneylerimde eğlenceli bir ek oldu! Geçmişte de şimdi olduğu gibi herkes aynı kıyafetleri giyip, aynı trendleri takip ediyordu. Ancak ben ilginç ve avant-garde kombinler giyerek kendi trendlerimi yaratmak istiyordum. Bu nedenle Londra’ya taşınıp moda okuduktan sonra bunu yapmanın en iyi yolunun kendi markamı kurmakla olacağına karar verdim.
ELLE: Kadınların kıyafetlerinizi giyince ne hissetmesinizi istiyorsunuz?
SADIE CLAYTON: Tasarımlarımı giyen bir kadının, enerji dolu, pozitif ve feminen hissetmesini istiyorum. Az veya çok, Sadie Clayton, kadınlara istedikleri herşeyi yapabilecekleri hissini, kim olduklarını gururla gösterebilme ve zorlukları aşabilmek için özgüven vermeli.
ELLE: Bakır aksesuarlarınız oldukça etkileyici, bunların arkasında ilham kaynağı nedir?
SADIE CLAYTON: Kendimi hem tasarımcı hem de yaratıcı olarak görüyorum. İnsan formuna uygun heykeller yapmak benim için korunma ve zırhın özünü oluşturuyor. Yaşam üzerine çok bütüncül bir yaklaşımım var ve bakır sadece sağlık ve şans getirmiyor, aynı zamanda hız, teknoloji ve değişimin sembolü. Bu düşüncelerin hepsi tüm koleksiyonlarımda bana ilham kaynağı oluyor.
ELLE: Unutamadığınız bir işbirliği var mı? İleride yeni bir işbirliği görecek miyiz?
SADIE CLAYTON: Bunu cevaplamak zor, Cutler & Gross ve Swarovski gibi büyük markalarla da işbirliği yaptım, Alcantara, Art Basel Miami veya Tate Britain ile sanatsal projeler de yürüttüm. Böyle büyük şanslar elde ettiğim için çok mutluyum. Nixon saatleri ile işbirliğim hala sürüyor. Bu projeyi yürütmek çok eğlenceli, bu koleksiyonda sadece kadınlara değil erkeklere de tasarım yapma şansım oldu. Böylece birçok insan markamın özünü tatmış oldu. Andrew Logan ile çalışmak adeta bir yaratıcılık patlaması gibiydi. Sınırları zorlamayı seven bir kişiliğe sahibim, bu nedenle teknoloji projeleri her zaman zaafım oldu. Şuan üzerinde çalıştığım proje son dönemin trendi olan hologramlar ve Augmented Reality hakkında. Her zaman heyecanlanıcak birşey bulabiliyorum ancak işbirliklerinin yeri benim için çok farklı.
ELLE: En son koleksiyonunuzda neden esinlendiniz?
SADIE CLAYTON: Günlük yaşam ilham alıyorum, günlük yaşantı aslında düşündüğünüzden daha büyüleyici. Herkesin bağ kurabileceği ve giydikleri kendilerinden birşey ekleyebilecekleri parçalar insanlarda daha güçlü bir etki bırakıyor.Zaman ve enerji kavramları ile hayattaki yolculuğumuza odaklandım. Her gün kendimizi hafifçe değiştirerek farklı rollere bürünüyoruz, işte, arkadaşlarımızla, ailemizle… Bu roller bizde doğal olarak katmanlı duygular yaratıyor, bu sezon koleksiyonumda bu temalara yoğunlaştım.
Sadie Clayton'un Swarovski ile işbirliğinden bir parça.
ELLE: Herhangi biri tasarımlarınızı giyebilseydi, kim olmasını isterdiniz?
SADIE CLAYTON: Grace Jones’un tasarımlarımdan birini giydiği gün, hayatımın en mutlu günü olacak!
ELLE: Sadie Clayton kadını kim?
SADIE CLAYTON: Güçlü, akıllı, kültürel merakı olan, bağımsız, iddialı ve farklı olmaktan korkmayan bir kadın.
ELLE: Modanın sürdürülebilir hareketinde markanızı nerede görüyorsunuz?
SADIE CLAYTON: Orijinal koleksiyonun yanı sıra, her Sadie Clayton parçası özel isteğe göre yapoılıyor bu nedenle hiçbir materyal ve enerji boşa gitmiyor. Tasarladığım parçaları alan kadınlar, kıyafetleri çok seviyor ve yıllar boyu kullanabiliyorlar.
