Sosyal medya bağımlısı olduğumuzu hepimiz kabul ediyoruz değil mi? Hayatımıza birçok alanda yenilik ve kolaylık getiren internet, bilinçsiz ve gereğinden fazla kullanılınca da zararlı olabiliyor. Her türlü haberden an be an haberdar olduğumuz, dünyanın diğer ucundaki kişilerle her yerden iletişim sağladığımız sosyal medya, psikiyatristlerin de işini kolaylaştırıyor. Nasıl mı?
Psikiyatrist Prof.Dr. Nevzat Tarhan, ‘Sosyal medyadaki mesajlarına, kayıtlarına bakarak insanları daha kolay tanır olduk, psikiyatristlerin de bu anlamda işi kolaylaştı. Kişilerin sosyal medya izlerine bakarak hasta seanslarımızı kısa tutabiliyoruz' diyor.
Nevzat Tarhan, bir haberleşme ve sosyalleşme aracı olan sosyal medyanın insanın ruh sağlığına ayna tuttuğunu belirterek sanal dünyada verilen mesajların kişilerin ruh sağlıkları için de birer ipucu olduğunu söylüyor. Ve ekliyor:
“Hastalarımızdan izin alarak, sosyal medyada onlar hakkındaki bilgileri araştırmamız, psikoterapi seansının bir parçası oldu. Sosyal medyadaki mesajlarına, kayıtlarına bakarak insanları daha kolay tanır olduk, psikiyatristlerin işi kolaylaştı. Bir insanın izlerine bakarak sosyal medya seanslarımızı kısalttı diyebiliriz'
Tedavinin bir parçası oluyor
‘Hastadan izin alarak, kendisinin hakkında sosyal medyada neler var, sosyal medya üzerinden neleri konuşuyorsun gibi sorular tedavinin bir parçası oluyor. Çünkü kişinin sosyal uyumu, aile uyumu terapinin bir parçasıdır. Yani sosyal medya da bizim için terapatik bir malzeme oldu. Bu resmi olarak dillendirilmese de hastayı anlamaya çalışan terapistler bu yöntemi de uyguluyor. Hasta tedavisi için uygulaması da gerekiyor zaten... Tabii ki ve en önemlisi mutlaka kişiye sormak ve izin almak şartıyla...”
Hayatlarının büyük bir dilimini orda geçiren insanlar var
“Yaşam dilimi onun için. Onu da terapide araştırmamız lazım. Kullandığı bir kelime belki tedavide bizi sonuca götürecek. O kişiye doğru yaşam rehberliği yaparken ona en doğru şekilde yardımcı olmamız gerekiyor.”
~
Artık sosyal medyadaki ilişkiler de araştırılıyor
“Biz kişi hakkında bilgi edinirken, üç şeye dikkat ediyoruz. İç uyumu yani kendisi ile ilgili uyumu, mesleki uyumu ve ailesi ile uyumu. Aile uyumu ve sosyal uyumu kadar günümüz koşullarına göre artık sosyal medyadaki uyumunu da araştırmak gerekiyor. Yani sosyal medyada ölçülü ve dengeli bir ilişki kurabiliyor mu? Sosyal medyada kendisinin sonradan pişman olacağı resimlerini koyuyor mu, sözler söylüyor mu? Herhangi bir şekilde sosyal medyada başı derde girdi mi? Yasal sorun yaşadı mı? Dostlarla ilişkisi bozuldu mu, aile ilişkisine yansıyor mu? Gibi...”
Evde konuşmuyor, sosyal medyada konuşuyor
“Çift terapisinde gördüğümüz bazı vakalarda, eşlerin kendi aralarında iletişimde olmadıkları ancak sosyal medya üzerinde çok daha fazla iletişimde olduklarını görüyoruz. Eşlerin kendi aralarında normalde tepki göstereceği durumlara sosyal medya üzerinde karşılaştıklarında daha ılımlı yaklaştıklarını görüyoruz.”
Sosyal medya sanal değil
Kişiler kendilerini sosyal medya üzerinde daha özgür hissedebiliyor. Bazen kimliğini değiştirerek bazen kendi kimliği ile... Sanal diye özgür hissedebiliyorlar. Ancak sosyal medyanın sanal bir yaşam olmadığını bilmeleri gerekiyor. Sosyal medya kişinin ruh sağlığını olumlu ya da olumsuz etkileme potansiyeli olan bir araç... Bunun için biz de psikoterapi seanslarında bu durumu da tedavinin bir parçası olarak ele alıyoruz.'
