Ekin Beril: Acaba Nasıl Büyük “Adam” Oldu?

Konuk baş editörümüz Serenay Sarıkaya imzalı özel röportaj...

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 30 Haziran 2025

Bu evrensel soruyu ilk soran oydu aslında. Şarkıcı ve şarkı sözü yazarı Ekin Beril, Serenay Sarıkaya’ya müzik kariyerinin nasıl başladığını (ve nasıl devam ettiğini) anlattı.



Öncelikle mesleğe nasıl başladığını çok merak ediyorum, çok gençsin çünkü. Nereden patlak verdi ve ilk nerede anladın bunu gerçekten yapmak istediğini? 
Aslında Bahçeşehir Üniversitesi’nde hukuk okuyordum. Son sınıfa geçmiştim. Instagram’da akapella videolar paylaşıyordum. Sadece dudaklarım görünüyordu o videolarda. Sen onları görmüş müydün?

Evet görmüştüm. 
O videolar bir anda aşırı patladı. 2016 yılında bir anda 800 bin takipçim oldu. Ve o zamanlar bunu o kadar yapan insan yok gibi bir şeydi Instagram’da. Bu işi yapmaya böyle karar verdim. Biraz böyle garantici bir yerden…

Bunlar olduğunda kaç yaşındaydın? 
22 yaşındaydım.

İlk albümünü ne zaman çıkardın? 
Çok gecikti ilk albümüm. 26 ya da 27 yaşındaydım. Pandemi döneminde yayınlamıştım.

Peki pandeminin bir etkisi oldu mu zamanlamanın öyle olmasında?
Tabii oldu. Üzüldük biraz, ama bize özel değildi; bütün dünya aynı durumdaydı.

Albüm fikri içindeki birikmiş duyguları dışarıya çıkarmak için mi ortaya çıktı?
Galiba öyle. Aslında “cover” yapıyordum o dönemlerde. Ve söylediğim şarkılar artık bana yetmemeye başladı. Yani kendi sözlerimi, kendi anlatmak istediğim hikayeleri söylemek istedim. Ve şarkı yazmaya ucundan kıyısından böyle başlamış oldum.



Benim en çok etkilendiğim şeylerden bir tanesi bu aslında. Biraz önce de konuşmuştuk, mesela biz oyunculara bir senaryo veriliyor ve belli başlı yönlendirmeler doğrultusunda o metin üzerinden kendimize bir yol haritası çıkarıyoruz. Sen mesela hem kendi şarkılarını besteleyen, hem söz yazan, hem her şeyi neredeyse kendisi çalan bence çok özgün bir insansın tüm bu yaptıklarınla. Bütün müzik aletlerini çalma merakı nasıl geldi? Ve söz yazabildiğini nasıl keşfettin? 
Aletleri çalmak şöyle oldu aslında: Şarkı söylemeyi çok istediğim için kendime eşlik edecek birtakım enstrümanlar çalmam gerekiyordu. Öyle öyle başladım enstrüman çalmaya. Küçüklüğümden beri gitar çalıyordum zaten.

Tek çocuk musun? 
Evet tek. Sen?

Ben de öyle. 
Tek çocuk olanlar birbirini ayrı anlar.

Tek çocuk olmanın getirdiği bir şey… şimdi anladım. 
Evet, sıkıntıdan yapacak hiçbir şey olmadığı için. Şarkı sözü yazmayı da aslında ilk başta hiç beceremedim. Biraz uğraştım bunun için.

Serenay Sarıkaya, ELLE Türkiye 300. sayısı için objektifin sadece önüne değil, arkasına da geçti.


Müziğin üzerine mi ilk sözü yazıyorsun yoksa söz mü önce geliyor?
Aslında ilk dönemlerimde sözü önce yazmaya başladım. Şimdi artık müziğin üzerine mırıldanıp o mırıldandığım şeylerle sözü yazıyorum. Bu şekilde daha çok hoşuma gitti açıkçası. Ama ikisi de bir yöntem ve ikisi de tercih ediliyor.

İlginçmiş. En son sana ilham veren ya da bir şey yazmana sebep olan nedir? Yani kendi yaşadığın şeyler üzerinden mi bir şey yazıyorsun yoksa bazen gözleme dayalı mı “random” bir şey mi oluyor?
Bazen gözleme dayalı, evet. Her şey olabiliyor. Bazen birine bakıp onun bir duygusunu hayal ediyorsun ki zaten gerçeği de muhtemelen o değil ama görmek istediğim bir yere gidiyor. Yazdıkça şunu fark ettim, ne kadar basit düşünürsen o kadar güzel yazıyorsun. Derinleşmeye ya da söz sanatı yapmaya çalışırken olayı kaçırabiliyorsun. Basitten kastım, mesela bugün dışarı çıktım, hava güneşliydi ve o anda başıma gelen o hikayeyi anlatıyorum; bu basitlikte kalabildiğinde bir şarkı tamamen ortaya çıkabiliyor.

Güzel bir tüyoymuş. 
Ben de yeni yeni deniyorum işte.

Yeni yeni değil sendeki. Çıkıyor görüyoruz. Ben de deniyorum ama hiçbir şey çıkmıyor.
At bize, bakalım.


Kaç yaşındasın şu an?
31.

Benden bir yaş küçüksün. Kaç senedir bu sektördesin? 
Neredeyse 22 yaşımdan beri. Instagram’da bir anda patlayınca işbirlikleri yapmaya, reklam almaya başladım. Düşününce, 18 yaşında da sahnelere çıkıyordum.

Peki sence hayat boyu yapabileceğin bir şey mi bu?
Öyle olmasını istiyorum. O yüzden de genelde daha ağırdan alıyorum. Kendimi tüketmemek için.

Çok acelesizsin, doğru.
Evet, hatta insanlar tarafından beğenilmeyen bir özelliğim bu. Hadi artık bir şeyler yap diyorlar.

Bazı insanlar genelde bir şeyler yolunda giderken yaptıkları şeyin rüzgarı kesilmesin diye çok aktif bir şekilde çalışıyor. Ama seninki de bir stil. Bu acelesizlikten korkmuyor musun ya da bir gelecek endişesi taşımıyor musun?
Taşıyorum ama müzikten sıkılmaktan daha fazla değil. Bunu yaşadığım bir dönem de oldu, ne şarkı söyleyesim ne de yapasım geldi. Aslında müzik, hayatımdan çıktığında bana hiç yarayan bir şey olmuyor bu. Tabii ki para da kazanıyorum bu işten, mesleğim oldu zaten ama bunu öyle görmek değil de hayatımın bir parçası olarak devam ettirebilmek istiyorum. O yüzden de bir şeyler beni müzik zevkimden ya da motivasyonumdan götürecekse durup kendimi keşfetmeyi daha yararlı buluyorum. O süreç içerisinde başka şeyler de yapabilirim gibi geliyor.


Yaptığın müzik seni yüzde yüz tanımlıyor mu? Yoksa hiç bilinmeyen ama senin içinde var olduğunu bildiğin başka bir tarafını mı paylaşıyorsun müzik yaparken?
Bu çok güzel bir soru bu arada. Çünkü bunun çelişkisini yeni yeni çözmeye başladım. Yaptığım müzik beni tanımlamıyor. Yaptığım müziklerin hepsi benden bir parçayı barındırıyor ama hepsini toplasan ben edeceklerini sanmıyorum. Aslında galiba öyle olmasına da gerek yok. Yaptığım bir şarkının beni tamamen tanımlamasına gerek yok. Benim bir parçam olabilir ya da benimle hiç alakası olmayabilir, bu da tamam benim için.

Çok “cool”! Bu işin aynı zamanda biraz önce konuştuğumuz şeylerle ilişkisi var diye aklıma geldi şu an. Mesela “role playing” gibi demeyeceğim ama bir karaktere bürünmek ya da o sahne “persona”sını geliştirmek, süper “hero” tarafını ortaya çıkarmak gibi, bu tasarladığın bir şey miydi? Yani işin bu tarafını da düşünüyor ve buna çalışıyor musun yoksa senin için müzik en asıl olan şey mi?
Aslında dediğin kısımla tam olarak yeni yeni tanışmaya başlıyorum. Çünkü aslında bir şeyi tamamlasam da sonucunda o çıkmayabiliyor. Sen aslında oyunculukta daha iyisin gibi mesela, oyunculukta avantaj onu yapabilme kabiliyetini gitgide öğreniyor olman. Müzikte dikkatin daha dağınık. Seyirciler var ve onlarla bir birey olarak kurduğun bir diyalog söz konusu. Hemen bir rock star olmana gerek yok. Bir yanda da asl��nda istiyorum yani bir persona yaratıp orada o yarattığım kişi olabilmeyi. Fakat karar vermek çok zor. Keşke biri benim yerime de karar alsa, bir “script” verse, ben de okusam, sonra “evet tamam, ben de bu olayım” diyebilsem.



En büyük rockstarların ya da popstarların, müzisyenlerin haliyle, tavırlarıyla, görünüşleriyle onları düşündüğümüzde kafamızda canlanan bir imaj vardır. Sence bu bir personaya bürünme hali mi? Kendiliğinden içten gelen bir şey mi yoksa tasarlanmış bir şey mi? 
Hiçbir fikrim yok açıkçası, bence bunun bir karışımı olabilir. Fakat esasında olay özgüven. Ben biraz işin analitik kısmında kaldım sanırım: Bir şeyleri iyi üretmek, iyi yazmak ya da iyi ortaya çıkarmakta. Bahsettiğin tarafa çok ağırlık veremedim. Ama ben de istiyorum kendi personamı yaratmayı.

Bir süredir bir şey yapmıyorsun. Yeni bir albüm hazırlığının olduğunu söyledin. Ne kadar zaman sonra seni tekrar yeni şarkılarınla dinleyeceğiz?
Aslında Zorlu Center’da yeni bir performans yaptım kısa bir süre önce. Ve orada yeni şarkımı çaldım. O yüzden çaldığım yeni şarkının bir tane canlı performansını yayınlamayı planlıyorum. O arada da birkaç tane daha şarkı yayınlayacağım. Önümüzdeki iki ay içinde yeni şarkılar gelmeye başlar.


Şunun olmasını çok isterim ya da meslek hayatımda şunu çok yaşamak isterim dediğin ne var?
Çok güzel bir soru. Öncelikle çok büyük bir alanda konser verebilmek isterim. Yani şu an çaldığım yerler çok küçük, yeni yeni başladım konser vermeye. O yüzden bunu çok isterim. Yurtdışı projelerini seviyorum. Eskiden yurtdışı projelerim olmuştu, yaparken değerini bilememiştim.

İşinle gezmek çok güzel bir şey, değil mi? Ben çok severim.
Kesinlikle öyle. Hatta seninle çalışan insanlar da çok güzel deneyimler elde ediyorlar. Hem kendime hem de çevreme de faydam olsun istiyorum.

Senin bir animen ya da karikatürün yapılsaydı kesin neyi olurdu?
Kakülü olurdu kesinlikle!
Elinde gitarı mı olurdu ukulelesi mi?
Şu an elektrogitarı olurdu. Çünkü şu an onu seviyorum.

Çantanda olmazsa olmaz şey nedir?
Airpods’um kesin olur. Concealer/kapatıcı da kesin olur.




“Öncelikle çok büyük bir alanda konser verebilmek isterim. Yani şu an çaldığım yerler çok küçük, yeni yeni başladım konser vermeye. ”




Bu, ELLE Aralık sayısı ve yeni yıla gireceğiz. Yeni yılda kendine dair ya da ülkeye dair, kadınlara dair bir isteğin, bir dileğin, ulaştırmak istediğin bir mesaj var mı? 
İnsan hayatta her istediği şeyi yapabilir ama en zor olanı da istemek gibi geliyor bana. O yüzden de herkesin arzu duyduğu, keyifle yapmak istediği düşüncelerin peşinden gitmesini ve bunu yapacak arzuya sahip olmasını dilerdim. Tutkulu olmalarını yani.

Son bir şey daha sormak istiyorum: Zor zamanlarında kendine hatırlattığın, modunu değiştiren ya da seni harekete geçiren nedir?
Güzel soru. Bilemedim.

Ne dersin mesela? “Dur Ekin, acele etme” mi dersin? Ya da “şimdi tam zamanı” mı dersin?
Bir şeyi değiştirebilmek için o an aklına gelen en uygun zaman aslında onu düşündüğün an gibi geliyor bana. Toparlamak istiyorum, yanlış söyledim aslında. Zararın neresinden dönersen kârdır denir ya, bir moda girdiğimde, o modun içinde olduğumu fark ettiğimde aslında o moddan çıkmak için en doğru zaman olduğunu biliyorum. Bu yüzden o kısmı uzatmadan da geçirebilmek önemli.
Onu fark edip “artık oradan çıkmalıyım” diyorsun yani.
Biraz yaşla ilgili. Şimdi yapmayacaksın da ne zaman yapacaksın.

En son ne izledin?
“En son” izlemediğim ama izlediğimde üzerine şarkı yaptığım bir film oldu ki en sevdiğim filmlerden biridir, 98 yapımı “La Haine”, siyah beyaz bir filmdir. Üzerine bir şarkı yapmıştım eskiden.




Röportaj & Fotoğraflar: Serenay Sarıkaya

Fotoğraf Asistanı & Görsel Edit: Furkan Irmak

Kamera Arkası Fotoğraflar: Dilek Altan

ELLE Türkiye Aralık-Ocak 2024 sayısından alınmıştır.








Dergide Bu Ay

ELLE Temmuz-Ağustos Sayısı Çıktı!

ELLE Temmuz-Ağustos Sayısı Çıktı!

Temmuz-Ağustos sayımızın kapağında Bige Önal ile sessiz gücün izinde, yazın kıyısında bir keşfe çıkıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.