ÇOK YÖNLÜ VE ÖZGÜN STİL

Perveran markasının kurucusu, tasarımcısı Simay Bülbül'ün ailesiyle yaşadığı Çekmeköy'deki evlerine konuk olduk.

ELLE Türkiye ELLE TÜRKİYE 09 Ekim 2022
ÇOK YÖNLÜ VE ÖZGÜN STİL

Kendi modasını yaratan, özgün bir stile sahip olan Simay Bülbül, üç tarzın kırması olan bir evde yaşıyor. Rustik, endüstriyel ve modern stillerin sanatla harmanlanınca ortaya eklektik  bir dekorasyon çıkmış.

Şehrin kalabalığından, karmaşasından uzaklaşmak isteyenlerin sayısı gitgide artıyor. İstanbul’un merkezinden uzakta Çekmeköy’de ziyaret ettiğimiz müstakil evde eşi ve üç çocuğuyla Simay Bülbülyaşıyor. Keyifli sohbet kapıdan girer girmez başlıyor. Hem evi geziyor, hem de tasarımcıyı dinliyoruz: “Şehrin kaosundan, betonundan, trafiğinden ve sıkışıklığından kaçmak için buraya taşındık. Kısacası, nefes almak için... Burada orman içinde yaşamak, hem İstanbul’da olup hem de olmamak demek. İş için yeterince kaos içinde yaşıyoruz. Eve dönüşte orman yolu bize tümünü unutturuyor ve nefes alanına davet ediyor. Günün sonunda da aslında merkezden 40 dakika uzaktayız. Biz yaklaşık altı yıl önce şehir merkezinden dışarıya çıktık. Beş yıl yine bahçe içinde Zekeriyaköy’de oturduk. Bir sene önce de Çekmeköy’e geldik. Ve kendi yaşam tarzımıza göre tadilat yaptık.

Şimdi orman içinde müstakil, bahçeli, üç katlı bir evde oturuyoruz. Bostanı, kümesi, taş ocağı, bahçesinde kocaman sanat eserleri olan bir yaşam alanı burası” diye anlatmaya başlıyor ve “Eşim mimar. Evin tasarımı ve uygulaması ona ait. Evimizin yaşam alanı 500 m2, artı 300 m2 davet alanımız var. 600 m2 de bahçe alanı. Evin alt salon katını mutfağa döndürdük. Bu yüzden 125 m2 mutfağımız var. Sanatsal etkinliklerimiz ve davetlerimizi düzenlediğimiz, kendi barı olan 300m2 özel bir davet alanı yaptık. Kendinden kalabalık ve misafir çok seven bir aile olduğumuz için altı odalı bir evde yaşıyoruz. Bahçede havuzumuz, bostanımız, çocuklar için bir ağaç ev ve taş ocak fırınımız var. Yeni yapının tüm dekor ve iç mimarlığını da eşimle beraber yaptık. Onun mimar oluşu elbette avantajlar sağladı. Ben de yaklaşık beş yıldır dekorasyon işiyle uğraşıyorum. Beraber birçok farklı mekanlar yarattık. Dekorasyon çalışmalarımız sekiz ay önce başladı ve dört ay kadar sürdü.

Antikalar ve otantik parçalarla dekorasyonun harmanlandığı evde, özel koleksiyon parçalar bulunuyor. Modern bir anlayış sıcak ve samimi bir ambiyans yaratıyor.



İçeride büyük tadilatlar yaptık, mutfağı söküp alt salona taşımak gibi. Bahçeye de taş fırın ocak ve tandır yaptık. Burayı tasarlarken önceliğim yaşam tarzımızın en önemli değeri keyif alanları oluşturmaktı. Bahçedeki havuz, barbekü ve bar yaz ayları için keyif alanı. Çocuklar için ağaç ev onların keyif dünyası, evin yanındaki davet alanı tüm sevdiklerimizi ağırladığımız misafir alanı, gurmeye çok düşkün olduğumuz için mutfak lezzet alanı. Her bir köşe bizim ailemizi yansıtıyor. Ve dostlarımızı ağırlayarak bunu paylaşmak, bizim ailemizin en büyük değeri” sözleriyle vurguluyor. Tasarımcının modayla olan geçmişini çok net hatırlıyoruz. Ancak, son zamanlarda dekorasyona olan ilgisi onu evinde antikalar ve sanat eserleri ile dolu bir mekan yaratmaya götürmüş. “Bahçede ayrı bir yemek alanı, mutfakta ayrı bir yemek alanı, davet mekanında ayrı bir yemek alanı var. Her birinde farklı sofra tarzları ve barları bulunuyor. Hepsi farklı dekore edildi. Yıllardır topladığımız aile sanat ve antika koleksiyonumuz evin her yerinde. Renklerde tok ve doğal renkleri daha çok tercih ettik. Sanat koleksiyonerliği yapıyoruz. Komet eserlerinden bir koleksiyonumuz var. Aile sanat koleksiyonumuz 350 eserden oluşuyor. Antikalarda ise en önemli koleksiyonumuz eski kapılar. Bir kısmı burada bir kısmı da Kapadokya’da. Ufak koleksiyonlarda ise el aynası koleksiyonum göz bebeğim. Bir de özel bir halı ve kilim koleksiyonumuz var. Bu yüzden evin birçok bölümünde eski halı ve kilimler bulunuyor.

“BU EV, BİMİM KENDİMİZ İÇİN BİR HAYALİMİZDİ. HER HAYALİN TOHUMUNU BURADA EKTİK VE SONUÇ TAM İSTEDİĞİMİZ BIR YUVA OLARAK ÇIKTI.”

Evdeki birbirinden farklı köşeler, her türlü keyfe hitap ediyor. Geniş kitaplık salona hakim konumda olup çeşitli mozaikler duvarda görülüyor. Ev sahiplerinin halı ve kilim koleksiyonu eve yayılmış.


Benim için evin olmazsa olmazı halılardır. Özellikle de eski halılar. Yazın da onları yer sofralarında çimlere seriyoruz” diyen Bülbül, “Kendimi bildim bileli sanatla modayı birleştirdim. Yıllardır defilelerimi normal platformlarda, klasik formlarda yapmadım. Teatral defileler, sanatsal dokunuşlar ve özel müzisyenler oldu. Beni besleyen en önemli şey, aslında sadece moda tasarımcısı olmamak... Şimdi bu zincire dekorasyon, antika ve gurme eklendi. Evden öte yuva kavramı bizim için çok önemli. Bizim yuvamız hayallerimizi biriktirdiğimiz ve sevdiğimiz tüm güzel insanları ağırladığımız bir yaşam alanı. Sanatı, sofrası, kültür mirasları ile zenginleşen bir çatı. Bu yüzden her hafta sevdiğimiz dostları ağırlar, yemekler pişirir, yuvamızı paylaşırız çünkü hayat paylaştıkça güzel” diye belirtiyor.


“MOBİLYALARIN ÇOĞU YA ÖZEL TASARIM YA DA ANTİKACILARDAN TOPLAMA ÖZEL PARÇALAR.. ONLAR BİZİM İÇİN AYRI BIR AŞK...”

Simay Bülbül’ün mutfağı ve misafir ağırlama alanlarının da dekorasyonlarında şık detaylar göze çarpıyor. Mutfaktaki kristal avize, misafir ağırlamadaki karolar, sanat eserleri, modern tasarım sandalyeler bunlardan bazıları.

Simay Bülbül rengarenk biri ve çok yönlü... “Yıllar içinde tabii ki değiştim. Hayata bakışım, önceliklerim, yaşam tarzım da değişti. En önemlisi, anne oldum, üstelik çok çocuklu bir anne. Hem koruyucu anneyim, hem de biyolojik... Bu benim hayatımın dönüşüm noktası oldu. Moda kadar başka birçok şeyi sevdiğimi de keşfettim, dekorasyon ve yemek yapmak gibi. Bu yüzden bir İzmir yemek ki- tabı hazırlıyorum. Hayatımdaki çok yönlülüğü seviyorum ve en çok da bundan besleniyorum. Bu mesleği seçmeye, modayla ilgilenmeye ve üretmeye aslında çocuklukta karar verdim. Çünkü dedem Buldan Denizli’de kumaşçı, annem harika dikiş bilen tasarımcı ruhlu bir kadın. Onlarla büyüdüğüm için üniversiteye geldiğimde ne olmak istediğimi çok iyi biliyordum. Ve onlar bana hep destek oldu” diyen tasarımcı, “Yeni projelerimiz hiç bitmiyor. Tasarım tarafında artık sezonluk koleksiyon yapmayı bıraktım. Sezonsuz, zamansız, bedensiz koleksiyonlar yapıyorum.

Torso heykel Emilie Gotmann’a ait. Büyük resmin altındaki ahşap oyma konsol, mimar ev sahibinin özel tasarımı. Çukurcuma’dan alınma camlı küçük konsol üzerine pamuk demeti konmuş.


Ev sahiplerinin gurmeye düşkünlüğü evlerindeki geniş mutfak ve üç ayrı yemek alanından belli oluyor. Kristal avizeler, farklı sandalyeler, oryantal halı ve bakırlar mutfakta yer alıyor. Simay Bülbül’ün bu sofrasında çeşitli ikramlar yer alıyor.

Deri asla vazgeçilmezim ama el dokuması kumaşlara çok yöneldim, özellikle de Buldan bezine. Tüm markalarımı ve koleksiyonlarımı topladığım ‘PERVERAN’ markası için dekorasyon, zanaat ve giyim üzerine yeni tasarımlar hazırlıyoruz. Diğer yandan koruma altındaki çocuklar ve koruyucu ailelik için kurduğum ‘Kırmızı Çocuklar Derneği’ için yepyeni projeler hazırlıyoruz. Dernek çalışmaları aslında benim en göz bebeğim ve burada da tasarım olmazsa olmaz! Babama ithafen hazırladığım İzmir yemek kitabı bu seneki en önemli projelerden biri. Uzun soluklu bir proje çünkü hasat zamanlarını takip ediyor olacağız ve evimizin mutfağında bunun için misafirleri, şefleri ağırladığımız videolar çekeceğiz. Kısacası; gurme, tasarım ve sanat... Her alanda yeni projeler hayatımda yer alacak yine...” diyerek sözlerini tamamlıyor.




Yazı: Rana Korgül

Fotoğraflar: PINAR GEDİKÖZER


ELLE Türkiye Mart 2022 sayısından alınmıştır.




SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Türkiye 25 yaşında!

Mayıs sayımızda ELLE dergisi global kodlarıyla bir araya getirdiğimiz kendi alanlarında çok başarılı tam 8 isim ve 8 marka var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.