1932’de New York City’de kurulan Harry Winston, mükemmel işçilikli mücevhercilik ve yüksek saatçilik alanında en üst seviyenin standartlarını belirliyor. Hayatı boyunca “Elmasların Kralı” ve “Yıldızların Mücevhercisi” olarak bilinen Bay Winston’ın, günümüzün mücevherciliğinde devrim yaratan, değerli taşların tasarımı belirlediği yenilikçi felsefesi, bugün halen bütün Winston tasarımlarına ilham veren eskimeyen estetik anlayışının temeli olmaya devam ediyor.
Jonker, Hope ve Winston Legacy Elmasları gibi dünyanın en ünlü değerli taşlarını koleksiyonuna kazandıran, Hollywood film yıldızlarından kraliyet mensuplarına kadar kuşaklardır ünlü yüzleri süslemeye uzanan yolculuğunda Harry Winston, seksen yılı aşkın süredir var olanın en iyisiyle eş anlamlı olarak anılıyor.
Harry Winston, tıpkı hayatının merkezinde yer alan nadir değerli taşlar ve paha biçilemez mücevherler gibi, birçok parlak yönü olan bir kişilikti. Doğuştan değerli taş tutkunu, sezgileri kuvvetli bir iş adamı, kendini adamış bir hayırsever ve son derece cesur kararlar alabilen biri olan Harry Winston’un kariyerine; dünyanın en sıra dışı elmas ve değerli taşlarıyla ilgili cesur maceralar ve manşetlere çıkan hikayeler, devlet başkanları ve kırmızı halı soylularıyla karşılaşmalar, sektör çapında “ilk”ler ve mükemmel işçilikli mücevherin nasıl takılabileceği ve takılması gerektiğiyle ilgili algıyı sonsuza kadar değiştiren yenilikçi tasarım felsefesi damgasını vurdu.
Bay Winston bir keresinde şöyle demiş, “Mücevherler çok küçüklüğümden beri beni büyülemiştir. Sanırım onlar hakkında bir çeşit bilgiyle doğdum.” Küçük bir mücevher dükkanı sahibinin oğlu olarak çok erken yaşta mücevherle tanışan Winston, kısa sürede değerli taşların kalite ve potansiyelini görme ve onları değerlendirme konusunda doğal bir yeteneği ve güçlü bir sezgisi olduğunu kanıtlamış.
Harry Winston’un değerli mücevherlere merakı gençliğinde, daha 12 yaşındayken yerel bir rehine dükkanında bir tepsi değersiz mücevher arasında 2 karatlık bir zümrüt fark ettiğinde başlamış. Ne bulduğunun farkında olan Winston, dükkan sahibinin değersiz bir sahte mücevher sandığı parçayı 25 sente alarak, iki gün sonra 800 dolara satmış.
Değerli taş tutkusunun ve sezgisinin peşinden gitmeye karar veren Winston, 15 yaşındayken okulu bırakıp babasının Los Angeles’taki küçük mücevher mağazasında çalışmaya başlamış. 1920’de New York City’ye dönüp ilk şirketi Premier Diamond Company’yi kurmuş. Rekabetçi elmas piyasasında yolunu bulmanın zor olduğunu fark eden Winston, bütçesine daha uygun değerli taşlar satın almak için alternatif bir kaynak bulmuş: Aile mücevheri mezatları. Bay Winston, elmastan anlayan olağanüstü bir göze ve bir elmasın nihai potansiyelini açığa çıkarmak için bazılarının altıncı his diyebileceği bir yeteneğe sahipti.
Winston, doğuştan gelen bu yeteneğine güvenerek, zamanın en ünlü aile satışlarında mücevher koleksiyonlarının tamamını satın aldı ve değerli taşları demode montürlerinden çıkararak, onları yeniden kesti ve her bir taşın doğal güzelliğini ve pırıltısını pekiştiren daha çağdaş tarzlarda sundu. Tanınmış Amerikan ailelerinin sattığı aile koleksiyonlarını satın alma şeklindeki sıradışı uygulamasıyla Harry Winston hızla ilgi odağı haline gelerek sıkça yerel gazetelere haber olmaya başladı ve böylece mükemmel işçilikli mücevhercilikte bir lider olarak konumlandı.
Winston’un aile mücevherleri piyasasında 1920’ler boyunca devam eden başarısı ona işini büyütmek için gereken maddi özgürlüğü sağladı. 1932’de Winston Premier Diamond Company’yi kapatıp kendi adını taşıyan Harry Winston, Inc. markasını kurarak, kendi mücevherlerini tasarlamaya, üretmeye ve satmaya başladı. O zamanlar pek bilmese de, bu adım, daha sonra kuşaklar boyunca kutlanacak olan olağanüstü bir geleneğin başlangıcını oluşturdu.
1940’larda bir Aralık gecesi, Bay Winston’un elmaslara bakış şekli sonsuza kadar değişmiş. Scarsdale’deki evinin kapısında asılı bir çoban püskülü çelenginin üstündeki taze karın ışıltısından ilham alan Bay Winston, doğanın güzelliğiyle elmaslar arasındaki benzerlikleri fark etmiş. Bay Winston, çelenge verilen şekli belirleyenin dallar değil, iç içe geçen yapraklar olması gibi, mücevher tasarımını da belirleyenin montürden ziyade elmaslar olması gerektiğine karar vermiş.
Bu felsefe sayesinde Winston ve tasarımcıları, günümüz mükemmel işçilikli mücevher tasarımında devrim yaratacak, “clustering” (kümeleme) olarak bilinen kendilerine özel bir teknik geliştirmişler. Bay Winston ve tasarımcıları, farklı kesimlerden elmasları gruplayıp, zarif platine yerleştirerek, elmasları hareketli ve hayat dolu üç boyutlu heykellere dönüştürmüşler. Her yönden maksimum pırıltı ve ışıltıyı yakalamak üzere yerleştirilen damla ve markiz kesim elmaslarla yuvarlak pırıltılı taşlara mükemmel bir uyum gözetilerek açı verilmiş.
Günümüzde Winston Cluster’ı halen markanın en çok beğenilen motifidir. Nefes kesen Wreath (Çelenk) gerdanlıktan, zarif cluster kolyelere ve klasik cluster küpelere kadar, koleksiyon bütün Harry Winston tasarımlarının temelini oluşturmakta, gelecek nesil klasik mücevherler için ilham vermeye devam etmektedir.
“Yıldızların Mücevhercisi” olarak tanınan Harry Winston, Hollywood’un göz alıcı tarihinin gösterişli bir kısmını yetmiş yılı aşkın süredir paylaşıyor. 1944’te En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan Jennifer Jones’a mücevher vererek Oscar Ödülleri için bir kadın oyuncuya mücevher veren ilk mücevherci olan Bay Winston, günümüz kırmızı halı ihtişamında devrim yaşanmasını sağladı.
Bay Winston’a “Yıldızların Mücevhercisi” unvanını kazandıran kırmızı halı olsa da, aslında Hollywood’la ilk bağlantısı bundan on yıldan fazla süre öncesinde, 1930’larda, ilk önemli ham elması 726 karatlık Jonker’i satın aldığında başlamış. Jonker, Amerikan halkında öyle bir heyecan yaratmış ki Bay Winston elması ABD çapında turneye çıkarmış ve bu süre zarfında Shirley Temple ve Bir Gecede Oldu’nun yıldızı Oscar Ödüllü Claudette Colbert gibi önde gelen Hollywood yıldızlarıyla fotoğrafları çekilmiş. Jonker aynı zamanda 1936’da MGM tarafından yapılan bir kısa filmin de konusu olmuş.
Bay Winston, 1949–1953 arasında “The Court of Jewels” olarak bilinen ve Amerika çapında önemli kentleri gezerek yerel yardımseverlik çalışmaları için para toplayan bir sergi düzenlemiştir. Sergiyle gezen sıradışı mücevherler arasında Hope Elması, Star of the East, Indore Pears, Idol’s Eye ve Jonker da bulunuyordu.
Geniş kitleleri paha biçilemez değerli taşlar konusunda daha fazla eğitme arzusunu sürdüren Bay Winston, 1958’de Hope Elmasını Washington D.C.’deki Smithsonian Müzesine dünyaya bir armağan olarak bağışlamıştır. Bugün elmas halen müzenin Harry Winston Değerli Taşlar Galerisinde sürekli teşhirdedir.
Harry Winston’ın geçmişindeki en ünlü ve büyüleyici elmaslardan bazılarının hikayesi için fotogaleriye tıklayın.
Indore Pears
1946’da Harry Winston, İndore’nin eski Mihracesinden iki tane damla kesim Golconda elması satın almış. Bay Winston 1953 ile 1976 arasında sırasıyla 46.62 ve 44.18 karat ağırlığındaki damla kesimli bu iki çarpıcı taşı üç kez alıp satmış, son olarak da bir kraliyet ailesi mensubuna satmıştır.
Jonker
Harry Winston tarafından 1935’te satın alınan 726 karatlık Jonker, Bay Winston’un ilk önemli elması olmanın yanı sıra, Amerika’da kesilen ilk büyük ham elmastır. Bir elması, hele de bu boyutlardaysa, bölme riskinin yüksek olmasından dolayı Bay Winston’un sigorta şirketi, Bay Winston’u taşta oluşabilecek zarara karşı sigortalamayı reddetmiş.
14 aylık titiz bir hazırlıktan sonra Jonker başarılı bir şekilde bölünmüş ve toplam 12 elmas ortaya çıkmış. Bay Winston bunların en büyüğü olan 125.35 karatlık zümrüt kesim elması o kadar sevmiş ki 14 yıl satmaya yanaşmamış.
Lesotho
İlk olarak 1967’de Güney Afrika’daki Lesotho Krallığında bulunan 601 karatlık ham elmas 1968’de Bay Winston tarafından satın alınmış. Winston’un isteği üzerine taşın bölünmesi televizyonda canlı yayında verilmiş ve neticede taş, en büyüğü 71.73 karatlık zümrüt kesim bir taş olmak üzere 18 eşsiz taş halinde kesilmiş.
Belki de bunların en ünlüsü, 40.42 karatlık markiz kesimli III. Lesotho’dur; çünkü Aristotle Onassis onu Jacqueline Kennedy için nişan yüzüğü olarak satın almış.
HOPE ELMASI
Bugüne kadar keşfedilmiş en büyük elmaslardan biri olmakla beraber, belki de hiçbir elmas dünyayı Hope Elması kadar büyülememiştir. 45.52 karat ağırlığı, boyutları ve derin mavi tonuyla Hope Elması, doğanın nadide mucizelerinden biri olarak anılsa da, ona dünya çapında şöhret kazandıran sıra dışı geçmişi olmuştur.
Rivayete göre bu gizemli mavi elmas kutsal bir tapınaktan çalınmış (ve üzerinde ona sahip olacaklara uğursuzluk getirecek bir laneti) olsa da, aslında Hope Elmasının yüzlerce yıl sürecek hikayesi; Hindistan’ın, çoğu kişinin doğanın en istisnai ve nadide elmaslarından bazılarının doğum yeri olarak kabul ettiği ve artık tükenmiş olan madencilik bölgesi Golconda’nın madenlerinde başlıyor.
On yedinci yüzyılın ortalarında bu muhteşem elmas, ünlü Fransız değerli taş taciri Jean Baptiste Tavernier tarafından satın alınmıştır. Ünlü tacir, bu muhteşem keşfini eflatun-mavi renginde 112 3/16 karatlık kalp kesimli büyüleyici bir taş olarak tanımlamıştır.
Bu inanılmaz nadide taş, elmasın yeniden kesilmesini emreden Kral XIV. Lui tarafından kısa süre sonra 1668’de satın alınınca kraliyet hazinesinin bir parçası haline gelmiş. “French Blue” adıyla artık 67.50 karat ağırlığında kalan elmas, bir yüzyıldan uzun süre boyunca Fransız Tacının Mücevherleri arasındaki orta taşlardan biri olmuş. Törenlerde takılan elmas, krallar arasında kuşaktan kuşağa aktarılmış: Elması bir kurdelenin ucunda boynuna asan XIV. Lui’den, önce taşın Altın Post Nişanı olarak bilinen gösterişli bir tören mücevherine yerleştirilmesini isteyen XV. Lui’ye, ardından da XVI. Lui ve eşi Kraliçe Marie Antoinette’e geçmiş. Onların hükümdarlığında elmas Fransız Devrimi sırasında Hazine’den çalınınca “French Blue”nun dönemi sona ermiş ve elmas neredeyse 40 yıl ortadan kaybolmuş.
1947’de McLean’in ölümünün ardından Hope Elması, içinde 94.80 karatlık Star of the East’in de bulunduğu etkileyici mücevher koleksiyonuyla birlikte satışa çıkarılmış. Böylesine önemli bir aile koleksiyonu, kariyerine en önemli Amerikan aile mücevherleri koleksiyonlarını satın alarak başlamış olan Harry Winston’un dikkatini kısa sürede çekmiş. 1949’da satın alma işlemi tamamlanmış ve Hope Elması Harry Winston’un en çok kıymet verdiği değerli taşlarının arasında yerini almış.
Star of Independence
75.52 karatlık en beyaz ve en temiz nitelikteki kusursuz elmas 1976 yılında Harry Winston tarafından 204 karatlık bir ham elmastan kesilmiş. Bay Winston, sırf böylesi mükemmel bir taşın üzerinde olmasının verdiği hazdan dolayı cebinde taşıdığı rivayet edilen bu mükemmel taşa Amerika’nın kuruluşunun iki yüzüncü yılı münasebetiyle Star of Independence adını vermiş.
Washington
Harry Winston tarafından Amerika’nın kuruluşunun iki yüzüncü yılında 1976’da kesilen bu 89.23 karatlık damla kesimli elmasa Amerika’nın ilk başkanı olan George Washington’un adı verilmiş.
Vargas
Brezilya’da 1938’de bulunan Vargas, Bay Winston’un satın aldığı ikinci önemli elmas olmuş.
Winston, 726.60 karatlık bu ham elması nihayet satın alana kadar üç kıtada izini sürmüş. Elması bölme işlemi başarılı bir şekilde tamamlandığında, Winston’un kesim ustası taşın kesiminin sebep olduğu muazzam stresten dolayı bayılmış. Vargas’tan toplam 29 ayrı elmas çıkmış.
Winston Legacy
Christie’s müzayede evi tarafından “bugüne kadar bir müzayedede satışa sunulan en mükemmel elmas” olarak tanımlanan 101.73 karatlık kusursuz, berrak, damla kesimli Winston Legacy, Harry Winston, Inc. tarafından 2013’te satın alındı. Botsvana’da Jwaneng Madeninde bulunan bu olağanüstü taşın, 236 karatlık ham elmaslıktan mükemmel bir şekilde parlatılmış damla kesimli bir değerli taşa dönüştürülmesi neredeyse iki yıl sürdü.
Winston Blue
Harry Winston, Inc. 2014’te bir mezatta 13.22 karatlık, kusursuz berraklıkta, gösterişli canlı mavi renkli bir elmas satın aldı. “Winston Blue” adı verilen ve türünün en büyük örneği olarak tanımlanan damla kesimli bu muhteşem taş, Harry Winston’un “Elmasların Kralı” ünvanını sürdürürken dünyanın en ünlü ve en çok beğenilen değerli taşlarından biri olmuştur.