Öncelikle mutfağın gizli sırlarını nasıl keşfetmeye başladığını, medya dünyasını geride bırakıp yepyeni bir dalda nasıl hayata tutunduğu anlatmakla başlıyor söze Miyase Bülbül: “Çocukluğumu ve gençliğimi mutfakta geçirmiştim. Mutfak sohbetleri ve ailece yenen akşam yemeklerinin samimiyeti içinde büyüdüm. O zaman beni sıcaklığıyla saran mutfağın bana iyi geleceğine emindim. Üstelik beslenmeyi ve detaylarını öğrenmeyi seviyordum. Sağlıklı beslenmeye de düşkündüm; dolayısıyla bu konuda kendimi geliştirebilirdim. Bu duygu ve düşüncelerle, bu hedeflerle mutfağa girdim.”
Rawfood (çiğ beslenme) ve alkali beslenme eğitimi almak için Amerika'ya giden Miyase Bülbül'ün; uzmanlar, diyetisyenler ve doktorlarla çalışarak oluşturduğu kitabı “Alkali Yaşam Alkali Mutfak”, sadece alkali beslenmenin ne olduğunu anlatmakla yetinmiyor; ayrıca mutfakla ilişkisini, alkali tariflerini, alkali pişirme tekniklerini ve alkali besinlerin nasıl tüketileceğini de detaylı biçimde açıklıyor. Profesyonel aşçılık eğitimi alan, alkali mutfağını Türk damak tadında uygulayabilen Türkiye'deki sertifikalı ilk gurme rawfood şefi olan Bülbül, hedefinin Türk mutfağının alkali ve raw versiyonunu yazmak olduğunu ekliyor.
Miyase Bülbül, “İnsan vücudunun doğal pH dengesini korumayı hedefleyen ve insan anatomisine uygun bir beslenme olarak” tanımladığı alkali beslenmenin, kişinin stresli hayat ve dengesiz beslenme sonucu karşı karşıya kaldığı yüksek asitle baş edebilmesine olanak tanıdığını anlatıyor. Alkali beslenmenin asla bir diyet yöntemi olmadığını, alkali hayat tarzına açılan bir kapı, yepyeni bir felsefenin temel taşlarından sayıldığını söylüyor: “İnsanlar diyetten sıkılır gibi alkali beslenme ve yaşam ilkelerinden sıkılmazlar; çünkü bu felsefe vücudun doğasına çok uygun. Yasak yok, formül var. Alkali beslenmeyi savunan bir kişi, “asidik gıdalar tüketmeyin” diyemez. Zira vücudun aside de ihtiyacı var. Önemli olan dengeyi bulmak. Bu dengede çevresiyle barış ve sevgi içinde yaşayan, hayat kalitesini artırmak isteyen, yaşlanan değil yaş alan, doğaya ve doğanın verdiklerine saygılı, sağduyu sahibi, sporcu ve üretken insanların huzurlu, sakin ve mutlu olmaya daha yakın durduklarını söyleyebiliriz. Özlediğimiz yaşam da bu değil mi zaten?”
SELİN MİLOŞYAN
