Yazı: Muhammet Bozkurt
Fotoğraflar: Launchmetrics Spotlight, Getty Images Türkiye
ELLE Türkiye Kasım sayısından alınmıştır.
Altuzarra
Minimalist bir stile sahip olsanız bile, “maksimum”dan kaçış yok. Zira modaevleri artık minimalizmin içinde bile maksimalizmi arıyor. Büyük yakalar ve desenler, iddialı aksesuarlar, maksi boy ve transparanlık, hatta tavırlar bile büyük; bu sezon her şeyin maksimali sahnede.
Yazın “her şeyin minisi”ni konuşuyorken, bu kış ise “her şeyin maksimali”ni yaşıyoruz. Kumaşlar adeta dikişlerinden taşarken, çizmeler limitsiz bir özgüvenle yükseliyor. Koleksiyonlar renk ve desen cümbüşü içinde, modaevleri adeta trend üstüne trend yaratıyor. Charm’lar, eldivenler, desenler… Her detayda bir aşırılık hakim. Peki, bu kadar çok olanın içinde kendi minimalist olma halini korumak artık ne kadar mümkün?
Simone Rocha / Alaïa / Jil Sander
Bir söz vardı: “İnsan, ömrü boyunca ne kadar kitap okuyabilir?” Cevabı belli, hepsini değil. O halde mesele, seçimler yapmakta. İşte minimalistler için maksimalizm tam da burada başlıyor. Pek çok trende bile hayır diyebilen minimalist bir stile sahip olsanız dahi, kendi maksimalizminizi yaratmanın tam zamanı. Zira modaevleri bize pek de başka bir seçenek bırakmıyor gibi görünüyor.
Desenlerde Midimalizm
Sonbahar/kış 2025 koleksiyonlarında desenlerin güçlü dönüşünden söz etmiştik ancak böylesine bir dönüşü kim tahmin edebilirdi? Artık her köşe başında bir desen var. Görünümler baştan ayağa bir çiçek buketi gibi; kareler, çizgiler ve doğadan ilham alan formlar birbiriyle yarışıyor. Zebra deseni siyah üzerine beyaz mıydı, yoksa tam tersi mi? Artık önemi yok, çünkü desenler her yerde. Üstelik sadece siyah-beyaz da değiller. Artık “bu renk bununla olmaz” gibi keskin kurallar da yok. Moda endüstrisi “denenmemişi dene” motto’suyla kartları yeniden dağıtıyor. Limit mi? Artık sadece sensin.
Bae / Balmain
Aksesuarlarda Midimalizm
Artık zarafet, sessiz bir sadelikten değil, gösterişli bir cesaretten doğuyor. Kravatlar uzuyor, yakalar büyüyor, zincirler katman katman artıyor. Yüzükler parmakları sarıyor, küpeler omuz hizasında salınıyor, kolyeler neredeyse gövdeye dönüşüyor. Aksesuarlar artık bir tamamlayıcı değil; başlı başına bir karakter. Minimalist bir tavırla bile fazla olabilmek, işte asıl mesele burada. Bir beyaz gömlek yaka detayında bile heykelsi bir jest taşıyabilir, sade bir elbise dev bir küpeyle manifestoya dönüşebilir. Az ama iddialı. Sadelik artık yalnızca boşlukla değil, ölçülü bir taşkınlıkla tanımlanıyor.
Carolina Herrera / Sportmax
Hacimlerde Midimalizm
N°21 / Duran Lantink
Ama belki de modanın en güzel yanı tam da bu. Bir şeyler hep oluyor. Ve olmaya devam edecek. Tüm bu büyüme hali sanki Hüseyin Çağlayan’ın bir zamanlar mobilya formuna dönüşen elbiselerini anımsatıyor, vücutla mekanın, moda ile objenin birbirine karıştığı o sınırda, minimalist bir düşüncenin içinde gizlenen maksimalist bir hayal gibi.
Issey Miyake / Weider Silveir
Dekorasyonda Midimalizm
Minimalizmde her mobilya ya bir hikaye ya da bir işlev taşır. Hiçbir obje yalnızca göze hoş göründüğü için orada değildir. Zamansız çekicilik, abartısız zarafet ve kaliteli malzeme, konforlu ama karakterli bir alan duygusuyla buluşur. Tıpkı Çağlayan’ın mobilya tasarımlarında olduğu gibi. İşlev estetiğe, sadelik sanata dönüşür.