ANNE BEN FEMİNİST DEĞİL MİYİM?
Sizin bedeniniz sizin kararlarınız!
ELLE ONLINE 28 Mayıs 2014#text>
Sıla Güven'in kaleminden, günümüz feminizmine yakından bakmaya devam ediyoruz. Yazımızın ilk bölümünü okumak isterseniz, aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz. #text>
#text>
#text>!NO PASARAN!
Genital bölgemdeki tüyleri almamın sosyal baskılarla alakası yok, diyorum bir kere daha. Ama bazı fanatik feministler (bkz. Women Against Non-essential Grooming), onları yerinde tutmadığınız için kendinizi feci derecede kötü hissetmenize sebep oluyor. Oysa ben feminizmin bir seçim olduğunu düşünürdüm hep. Belli bir grubun söylediklerini yaparsam bu nasıl seçimdir? Üzgünüm, ama kuralları anlamakta güçlük çekiyorum... Tüy almak yeni bir mesele değil: Eski Mısırlılar bal ve yağ karışımlarıyla “ipeksi dokunuşu” tercih ederlermiş. Yunanlar, genital bölge kılına pek düşkün değilmiş. Romalılarsa işe erken başlarmış; ergenlik döneminde ortaya çıkan kıllar, hemen alınırmış. Get Waxing sitesinde de belirtildiği gibi, Osmanlı döneminde kaleme alınan kitaplarda Türk kadınlarının tüy alma alışkanlıklarından bahsedilir. Bu trendin dünyaya yayılmasını yavaşlatan kişi, saraydaki kadınlara tüylerini almalarını yasaklatan Fransa kraliçesi Catherine de Medici olabilir. Aynı kraliçe, bel ölçülerinin 33 cm. olmasını emrederek tarihe geçer. Kadınlara olan sert tavırlarının sebebi, kocasının metresi sebebiyle defalarca aşağılanmış olması olabilir mi dersiniz? Neyse dedikoduyu bırakalım. Ama bu dönemdeki alışkanlığın, tamamen temizlik amaçlı geliştiğini söyleyebiliriz. Batı'daysa kıl almak, genel olarak savaş sonrası bikini ve mayo modasına kadar göz ardı ediliyor ediliyor. Gördüğünüz gibi bu mühim mesele, pratik olmak üzerine inşa ediliyor.~ #text>
#text>
KADIN OLMAK ZOR ZANAAT #text>
London Laser Hair Removal Specialist Courthouse Clinics adına The Huffington Post'a konuşan Patrick Bowler, özetle herkesin bikini bölgesi tüyleriyle ilgili söyleyecek bir şeyleri olduğunu anlatıyor, tahminimizce hafifçe sırıtarak. Feminist Caitlin Moran, kadınların tüylerinin yerli yerinde kalmasını şiddetle destekleyen bir aktivist. Vücut kıllarıyla ilgili tek gerçek var aslında: O da, hepimizin onlara sahip olduğu. Eğer tüysüz olmak sizi mutlu ediyorsa, kimsenin dediklerine kulak asmayın. Ama öte yandan toplumun bizi -erkekleri de- kendimizle ilgili memnuniyetsiz olmamız konusunda “kapitalizmin iyiliği için” şartlandırmaya çalıştığını da, aklınızın bir köşesinde tutun. Vücutlarımızı ıslah etmeden önce akıllarımızı ıslah etmeye çalışalım mı? Ve unutmayın; toplumsal değişim, bireyler kişisel gelişimlerini tamamlamadan gerçekleşemez. Hepinize tüysüz günler. Ya da her neyse. #text>
#text>
SILA GÜVEN #text>
SON HABERLER