Couture’ün Yeni Cümlesi

Yüksek modanın en rafine isimlerinden Zac Posen, couture zarafetini GapStudio’nun ulaşılabilir dünyasına taşıyor.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 16 Haziran 2025
Couture’ün Yeni Cümlesi GapStudio

Yapı ile yumuşaklık, miras ile yenilik, kırmızı halı ile gündelik yaşam arasında kurduğu denge ise, sadece bir koleksiyon değil, bir bakış açisi sunuyor.

Moda, yalnızca ne giydiğimiz değil; kim olduğumuzu, ne hissettiğimizi ve dünyayla nasıl ilişki kurduğumuzu da anlatan bir dil. Bu dili yıllardır zarafetle yazan Zac Posen, bu kez kelimelerini denimle, khaki’yle, poplinle kuruyor. GapStudio ile couture çizgisini günlük yaşama entegre ederken hem bir tasarımcı hem bir anlatıcı olarak varoluşunu yeniden tanımlıyor. ELLE Türkiye için yaptığı bu özel söyleşide Posen’in tasarım yaklaşımının özündeki yapı-rahatlık dengesini, nostaljik ilhamlarını, herkes için tasarlamanın inceliklerini ve modern tasarımcının dönüşen rolünü konuştuk. Zac Posen’in couture benzeri ustalığını GapStudio koleksiyonuna taşıma sürecine odaklanan bu söyleşi, yüksek modayla Amerikan mirasını buluşturmanın dengeli bir yolunu nasıl inşa ettiğini keşfe çıkıyor. Tasarımcı, çocukluk anılarından ilham alan yaratıcı yönünü, yapı ile rahatlık arasında kurduğu diyaloğu ve herkes için tasarlamanın perspektifini nasıl değiştirdiğini samimi bir dille anlatıyor. Aynı zamanda çağdaş tasarımcı kimliğinin dönüşümünü, hikaye anlatıcılığına olan yaklaşımını ve modanın demokratikleşme sürecinde yaşadığı yaratıcılık evrimini de gözler önüne seriyor.

Zac Posen

Sizi couture benzeri işçiliğiniz ve kırmızı halı sihrinizle tanınıyorsunuz. Bunu GapStudio gibi demokratik ve ulaşılabilir bir koleksiyona kanalize etmek nasıl bir histi?

Bu süreç inanılmaz anlamlıydı. Tüm kariyerim boyunca giyim aracılığıyla yapı kurmak ve hikaye anlatmak temel odak noktam oldu. GapStudio ile asıl mesele, o kırmızı halı için yarattığım hassasiyet ve dramatik anlatımı alıp insanların her gün giyebileceği bir şeye dönüştürmekti. Erişile- bilirliğin içinde büyük bir güç var. Bu, tasarımı basitleştirmek değil, onu daha geniş bir kitle için yeniden hayal etmek demek. Ama niyet, siluet ve ruhtan ödün vermeden.

Bu işbirliği için sizi heyecanlandıran görüntü, anı ya da ilham neydi?

Aslında tek bir görüntü değil, bir histi. Gap’in mirasından yola çıkıp khaki, denim, poplin, hatta fleece gibi temel kumaşları ele alarak başladık. Soru şuydu: Bu kumaşlara bir couture atölyesinde gösterdiğiniz özeni ve saygıyı gösterirseniz ne olur? Denimi bir gece elbisesi gibi yontarsanız ortaya ne çıkar? İşte bu gerilim, bu yaklaşım sürecin temelini oluşturdu.

Gap, Amerikan modasının ikonik bir temsilcisi. Bu mirası kendi tasarım dilinizle nasıl dengelediniz?

Saygı ve yeniden yorumlama arasında bir denge kurmak gerekiyordu. Gap, sadeliğiyle ikonik bir marka khaki’ler, denimler, beyaz gömlekler... Mesele şu oldu: Bu parçaları DNA’sını kaybetmeden nasıl yükseltebiliriz? Amacım onu yeniden yazmak değil, üzerine işçilik, yeni oranlar ve modern bir feminenlik katmaktı. Bunu trençkotların heykelsi formlarında ya da denimin yepyeni bir siluet kazanmasında görebilirsiniz.

Koleksiyonda yapı ile rahatlık arasında güçlü bir diyalog var. Bu ikilik sizin için hem tasarımda hem de yaşamda ne ifade ediyor?

Tasarımda yapı ve rahatlık arasındaki ikilik, güç ile akış- kanlık, destek ile konfor arasında bir denge kurmakla ilgili. Bu iki unsur birbirini tamamlar; yapı, rahatlığın doğal bir şekilde akmasını sağlayan temeli oluşturur, rahatlık ise bir görünümün hareketini ve tavrını getirir. Bu, modern müşterinin giyinme biçiminin bir yansıması: hem biçim hem işlevi bir arada, bilinçli ve zahmetsiz bir şekilde giyebilmek.

İnsanlar bu parçaları giydiğinde ne hissetsin istiyorsunuz? Güven, nostalji, başkaldırı... yoksa bambaşka bir şey mi?

İnsanların kendilerini en iyi, en özgün halleriyle hissetmelerini istiyorum. Bu parçalar sizden başka biri olmanızı istemiyor zaten olduğunuz kişiyle çalışıyor. Yapı var, yumuşaklık var, bir de beklenmedik bir göz kırpma... İşte his tam olarak orada başlıyor.

Met Gala’dan toplantı odasına, sizce modern tasarımcının rolü bugün nasıl evriliyor?

Bugünün tasarımcıları sadece kıyafet üretmiyor. Biz anlatıcıyız, işbirliği kurucusuyuz, topluluk inşa edenleriz. İnsanların yalnızca ne giydiğinden değil, dünyada kendilerini nasıl hissettiklerinden de biz sorumluyuz. Ve bu bana göre büyük bir ayrıcalık.

Çalışmalarınız her zaman bir hikaye anlatımına dayandı. Bu koleksiyon kısa film olsaydı, adı ne olurdu? Final sahnesinde ne izlerdik?

Muhtemelen adı “Yaşamak İçin İnşa Edildi” olurdu. Son sahne, podyumda değil de bir şehir sokağında yürüyen birini gösterirdi rüzgar etek ucunu tam kıvamında savururken. Hareket, güven, gündelik ışıltı üzerine bir kapanış...

Moda dünyasında onlarca yılı geride bıraktınız. Hâlâ sizi heyecanlandıran, şaşırtan veya zorlayan şey nedir?

Her zaman kıvılcımı yakan şey işbirliği oldu. İster Alastair McKimm ile styling süreci olsun, ister Mario Sorrenti’nin kamerası ya da Anok Yai, Imaan Hammam, Alex Consani gibi modellerin tasarımları hayata geçirmesi. Yaratıcılığın insanlar arasında aktığı o beklenmedik anlar süreci canlı tutuyor. Bu kimya, hem meydan okuma hem de heyecan kaynağı.

Bugüne kadar dünyanın en ikonik kadınlarını giydirdiniz. “Herkes için” tasarlamak yaklaşımınızı nasıl değiştirdi?

Standartlarımı değiştirmedi ama odağımı yeniden belirle- di. Bu, işleri daha az özel yapmak değil; onları daha kişisel hale getirmekle ilgili. Aynı özen kesimde, dökümlerde, mesajda var. Çünkü bir toplantıya giren bir kadın da kırmızı halıya çıkan kadar etkileyici hissetmeyi hak ediyor.


Bu koleksiyondaki her parçanın cebine küçük bir not bırakabilseniz, ne yazardınız?

“Tasarım burada başladı. Hikaye seninle başlıyor.”

Son olarak, şu an sizi besleyen bir şey (bir kitap, bir yer, bir ritüel ya da bir ses) var mı?

New York ve San Francisco arasında yaşıyorum, sık seyahat ediyorum; bu nedenle yaratıcılığım çevrelerin birleşimi ve anda kalmakla şekilleniyor. Fikirler orada yaşıyor. Son zamanlarda doğada olabildiğim anları arıyorum. Ailemle vakit geçirmek, yürüyüşe çıkmak, kuşları izlemek, manzaradaki detaylara dikkat kesilmek, bir tüyün yapısı, bir ağacın silueti, su üzerindeki ışık. Hepsi yaratıcılığımı besliyor.



Röportaj: Aslı Asil

ELLE Türkiye Mayıs 2025 sayısından alınmıştır.


ETİKETLER
SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Temmuz-Ağustos Sayısı Çıktı!

ELLE Temmuz-Ağustos Sayısı Çıktı!

Temmuz-Ağustos sayımızın kapağında Bige Önal ile sessiz gücün izinde, yazın kıyısında bir keşfe çıkıyoruz.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.