Kadının Varoluşunu Kutlayan Şiirsel Bir Anlatı

Her biri birer sanat eserini andıran görkemli ve heykelsi tasarımlarıyla dikkat çeken Amor Garibovic, isminin de anlamı olan aşk ve tutkuyla icra ediyor mesleğini.

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 08 Haziran 2025
Kadının Varoluşunu Kutlayan Şiirsel Bir Anlatı Amor Gariboviç

İz bırakan, çeşitli duygular uyandıran ve adeta konuşan kıyafetler yapıyor. Sadece giyilmek için değil, hissedilmek için tasarlanan bu seksi parçaların izini sürüyoruz. 


Çocukluğundan itibaren görsellere, detaylara ve sanata beslediği aşk onu doğal ve kaçınılmaz bir şekilde moda dünyasına çekerken tasarımı her daim bir hayat biçimi ve varoluşunun anlamı olarak algıladı. Amor’un kıyafetlerinden yayılan enerji, güç ve zarif seksapelin ardındaysa yolculuğunun en başından bugüne hiç azalma- yan heyecanı ve hissettiği duygular var. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi’nde moda tasarımı okurken bir gelinlik yarışmasında birinci olan, ardından imza attığı defile ve koleksiyonlarla isminden söz ettirmeyi başaran ve markasını yaratan Gariboviç, “Moda benim için sadece giyinmek değil, kendini ifade etmenin en yaratıcı yollarından biri” diyor.


Bugün Türkiye’de birçok popüler ismi giydiren Gariboviç’le tasarımlarının hikayesini konuştuk.

Amor Gariboviç geçtiğimiz Eylül’de Venedik Sarayı’nda tanıttığı “Phoenix Bloom” isimli couture koleksiyonunu şöyle anlatıyor: “Benim için bir yeniden doğuşun ifadesiydi. Zor geçen bir yılda büyük bir risk aldım ama Venedik Sarayı’nda gerçekleşen bu defile kariyerimde gerçek bir dönüm noktası oldu. Heykelsi formlar, akan ipek şifonlar ve duygusu olan detaylarla her parça güçlü bir hikaye taşıyordu. Bu koleksiyonun etkisi hâlâ sürüyor ve yeni koleksiyonlarımda da bu ruhun izleri var.”


Sırbistan’da doğdun. Istituto Marangoni’de okuduktan sonra İstanbul’da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Moda Tasarımı bölümünden mezun oldun. Genelde öğrenciler İstanbul’dan yurtdışına gidiyor, sen tam tersini yapmışsın. Neydi seni burada alıkoyan?

Dünya artık çok küçük, insanın kendini iyi hissettiği her yer onun şehri olabilir. Belki sıralama alışılmışın dışında ama ben ilham aldığım yerde bulunmayı tercih ettim. Şu an İstanbul’dayım çünkü bu şehir beni tasarım anlamında besliyor ama hayatın ne getireceği belli olmaz, yarın başka bir şehirde olabilirim. İstanbul da Milano da kalbimde, bana farklı şeyler katıyorlar.


Senin gözünden moda nedir?

Moda benim için bir dışavurum biçimi ama kelimelerle değil kumaşla, formla, hareketle konuşan bir dilden bahsediyorum. Bazen bir sessizliğin tercümesi, bazen bir duygunun patlaması... Her tasarım iç dünyamın dışa yansıyan bir parçası gibi. Bazen bir doku, bazen bir çizgi bana bir hikaye anlatır, ben de o hikayeyi yorumlarım. Moda bedenin üzerinde akan bir sanat formuysa, ben onunla kendi dünyamı resmediyorum. 


Tasarımlarına baktığımda heykelsi, kadın bedenini yücelten ve olduğundan da güzel gösteren, seksi, güçlü, el işçiliğinin dikkat çektiği kıyafetler görüyorum. Sen neler söylemek istersin bu konuda?

Öncelikle böyle bir bakış açısına sahip olmanız ve tasarımlarımda bunu görmeniz beni gerçekten çok mutlu etti, teşekkür ederim. Tasarımlarımın iz bırakıp belli duygular hissettirebilmesi benim için çok değerli. Hedeflediğim aslında tam da bu: Kadın bedenini yücelten, onun gücünü, zarafetini ve doğallığını vurgulayan formlar yaratmak. Heykelsi siluetler el işçiliğiyle birleşince her parça bir ifadeye dönüşüyor. Başka bir deyişle her tasarım bir ifade biçimi. Zamansız olmasının sebebi de bu. Trendlerin ötesinde bir duyguyu, bir duruşu anlatıyor. Zamandan bağımsız ama her anın içinde var olabilen tasarımlar bunlar. Moda benim için geçici bir heves değil, kalıcı bir iz. Dolayısıyla tasarımlarım sadece giyilmek için değil, hissedilmek için de var.


Kıyafetlerini giymek ve taşımak zor mu? Heykelsi tasarımlarda genelde konforu ve hareketi sağlamak zordur.

Dışarıdan bakıldığında heykelsi yapılar zaman zaman katı ya da zorlayıcı görünebilir ama benim için tasarımda en önemli şey estetikle birlikte bedene saygı duyan bir yapı kurmak. Elbette yüzde 100 konfor sağlamak her zaman mümkün olmayabiliyor ama bir kadının kendini güçlü, özel ve etkileyici hissetmesi o an için rahatlığın bile önüne geçebilir. Bu dengeyi iyi kurduğumuzda hem kadına hem de kıyafete hizmet eden olumlu bir sonuç ortaya çıkıyor.


Bu tasarımları ortaya çıkarırken etkilendiğin sanatçılar, akımlar ve mimari formlar var mı?

En çok etkilendiğim şeylerden biri mimarideki denge ve oran duygusu. Özellikle brütalist mimarideki yalın ama güçlü yapı bana çok fazla ilham veriyor. Sanat tarihindeyse modernizm ve Bauhaus’un sadeliğiyle, Barok dönemin dramatik etkisini kendi içimde harmanlamayı seviyorum.


Kullandığın kumaşlardan, materyallerden, işlemelerden bahsedebilir misin?

Kumaşlarla oynamayı, onlara kendi dokunuşumu katmayı çok seviyorum. Asla bir kumaşı olduğu haliyle bırakmam, mutlaka üzerinde çalışır, onu dönüştürürüm. Bu, bazen bir el işlemesiyle bazen kristallerle ya da hiç beklenmeyen bir materyalle olur. Sadece tekstil değil, başka sektörlerde kullanılan malzemeleri de tasarıma dahil etmeyi seviyorum. Malzemenin sınırlarını zorlamak ve ona yeni bir kimlik kazandırmak aslında benim imzama dönüştü.


Doğduğun topraklar ve oradan sana miras kalan kültürel değerler moda felsefeni nasıl etkiliyor?

Öncelikle bu soru için gerçekten teşekkür ederim, çok ilham verici. Doğduğum toprakların ve bana miras kalan kültürel izlerin tasarımlarımda çok güçlü bir yeri var. Bu değerli miras koleksiyonlarımın içinde kimi zaman sembollerle, kimi zaman da sadece benim bildiğim detaylarla kendini gösteriyor. 


Sırbistan’da kalsaydın yine aynı mesleği icra eder, kariyer anlamında bugün bulunduğun yerde olur muydun?

Ben bu dünyaya moda tasarımcısı olmak için geldiğime ina- nıyorum. Nerede ve hangi koşulda olursam olayım, bu yolu seçeceğimden emindim. Moda tasarımcılığı bir meslekten öte bir hayat biçimi. Yeni bir çizime başladığımda hissettiğim mutluluk, bana her seferinde doğru yerde olduğumu hatırlatıyor. 


Hayallerin ve hedeflerin neler?

Hayallerim hep hareket halinde. Modayı sınırları olmayan, sürekli dönüşen bir yolculuk gibi görüyorum. Daha fazla insana dokunmak, uluslararası platformlarda kalıcı izler bırakmak ve couture’ü kendi dilimle yeniden yorumlamak en büyük hedeflerim arasında. Ama en çok da kendi içime sadık kalarak büyümeyi, her koleksiyonda biraz daha kendimi anlatmayı istiyorum. Şu an yeni couture koleksiyonum için hazırlıklara başladım.


Türkiye’de birçok ünlü ismi giydiriyorsun. Giydirmek istediğin yabancı bir ünlü var mı?

Zendaya, Monica Bellucci, Dua Lipa ve Adele... Tasarımlarımın onların duruşuyla buluşması, benim için yaratıcı anlamda büyük bir heyecan olurdu.

Yazı: Selin Miloşyan

ELLE Türkiye Mayıs 2025 sayısından alınmıştır.


ETİKETLER
SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Haziran Sayısı Çıktı!

Haziran sayımızın kapağında Birce Akalay, ELLE Jeweller's Book'un kapağında ise Afra Saraçoğlu var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.