Dikkat Norovırus!

Norovirüs yeni bir hastalığın habercisi mi?

ELLE ONLINE ELLE ONLINE 23 Şubat 2013
Dikkat Norovırus!
Geçtiğimiz günlerde başta İngiltere olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde, çok fazla sayıda insanı etkileyen, hastanelerin ve okulların kapatılmasına yol açan bir salgın hastalık görüldü. Milyonlarca kişi bu hastalık nedeniyle işine gücüne ara vermek zorunda kaldı. Bu yüzden bu ülkelerin ekonomisi olumsuz olarak etkilendi. Hatta bu hastalıktan hayatını kaybedenler bile oldu. İster istemez bu durumda hemen insanların aklına “Yeni bir hastalıkla mı karşı karşıyayız, salgın bizim ülkemize de yayılır mı?” gibi sorular geliyor. Bu nedenle biz de aklımıza takılan sorulara cevap vermesi için Memorial Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarlar Koordinatörü Doç. Dr. Kenan Keskin ile “Norovirüs”hakkında konuştuk.


Son yıllarda birbiri ardına gelen ve insanları ciddi korku ve endişeye sevkeden hastalıklar gündem oluşturdu. Keskin'e göre bu hastalıklar genel olarak toplumun duyarlı olduğu, yani bireylerin koruyucu antikorlara sahip olmadığı hastalıklar olduğu için bir anda çok insanı etkileme potansiyeline sahip olup büyük çapta salgınlar oluşturma eğilimindeler. Bir de globalleşen dünyada insanların ve bulaşmaya aracılık edebilecek diğer maddelerin (hayvansal gıda maddeleri ve canlı hayvanlar gibi) dolanımının kontrol altına alınmasındaki zorluklar, bu hastalıkların yayılmasının önüne geçilmesini çok daha zorlaştırmakta. Bu hastalıkların bir kısmı, zaten bilinen hastalıkların yapılarında meydana gelen bazı değişiklikler sonucunda, hastalandırıcılıklarının ve insanlar arasında yayılma yeteneklerinin artması ile ortaya çıktı. Bu gruba örnek olarak SARS hastalığı gösterilebilir. Bir başka grup ise, aynı aileden olan, fakat farklı canlı türlerinde hastalık oluşturan etkenlerin aynı canlı üzerinde ve aynı anda hastalık yaptıkları sırada (Kuşların grip virüsü ile domuzların grip virüsünün aynı anda domuzda hastalık oluşturması gibi) aralarında genetik materyal alışverişi yapmaları sonucunda yeni ve melez bir türün meydana gelmesi ile ortaya çıktı. Bu gruba örnek olarak halen insanlığı tehdit etmeye devam eden, influenza H5N1 virüsünün sebep olduğu kuş gribi hastalığı verilebilir.


Bir de son yıllarda insanları korku ve paniğe sevkeden ve özellikle ülkemizde çok sayıda insanın ölümüne neden olan, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı var. KKKA hastalığı, keneler aracılığıyla bulaşan, uzun zamandan beri bildiğimiz bir etkenle (Nairovirüs) oluşan, ancak son dönemlerde çok daha sık görülmeye başlanan ve farklı coğrafyalara yayılan bir hastalık. Son olarak, geçtiğimiz bir ay içerisinde adını çok sık duyduğumuz, Norovirüs'ün etken olduğu ve başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerini ciddi biçimde etkileyen bir salgın hastalık var. Nedir bu Norovirüs, yeni bir hastalık etkeni mi, nasıl bir hastalığa yol açıyor, nasıl teşhis konuluyor, ne kadar zamanda iyileşiyor, ölümcül bir hastalık mıdır, bizim ülkemize de gelir mi, belirtileri nelerdir, bu hastalıktan korunmak için neler yapılaması gerekiyor, hastalığın bir aşısı yok mu, tedavisi nasıl yapılıyor? Sorular, sorular... Arkası gelmeyen sorular, aklımızı meşgul ediyor.





ELLE: Hastalığın etkeni nedir?
Doç. Dr. Kenan Keskin:
Bu salgın hastalığın etkeni olan Norovirüs aslında daha önceden bilinen ve tanınan bir virüstür. Yani yeni bir hastalık değil, bildik bir hastalık. Norovirüs, Caliciviridae denilen aileden, tek sarmallı RNA içeren bir virüstür. Daha önceden bu virüse norwalk like virus adı verilmekteydi. Bu virüs insanlarda, sindirim sistemini (mide ve barsaklar) tutan, bulantı, kusma, ishal, ateş ve baş ağrısı şikayetlerine yol açan bir enfeksiyon hastalığına sebep olmaktadır. Dünyanın her yerinde ve özellikle çocuklarda, daha çok kış mevsiminde ishallere yol açan bu hastalığa mide gribi adı da verilmektedir.





ELLE: Sadece İngiltere ve Avrupa ülkelerinde mi görülüyor?
Doç. Dr. K.K.:
Dünya üzerinde farklı coğrafyalarda, bu etkenle olduğu kanıtlanmış ve kayıtlara geçmiş pek çok salgın bilinmektedir. Bu salgınların büyük bir kısmı da lüks restoranlar, oteller ve eğlence yerlerinde meydana gelmiştir. Hatta yüksek fiyatlarla hizmet veren bir tur gemisinin (Queen Victoria) yolcuları arasında da bu etkenle bir salgın meydana geldiği yolunda geçtiğimiz ay basında haberler yer almıştır. Doğal olarak bizim ülkemizde de görülmekle birlikte hastalık genellikle ağır seyretmediği ve kendiliğinden iyileştiği için büyük çapta salgınlar yapmadıkça üzerinde fazla durulmamakta ve detaylı ayırıcı tanı konulmayıp, “akut gastroenterit”, “viral enterit” veya gıda entoksikasyonu gibi daha genel tanılar konulmaktadır. Hastalananların büyük bir kısmı doktora veya hastaneye gitmeye bile gerek kalmadan iyileşmekte olduğundan kayıtlara geçmemektedir.


~


ELLE: Hastalığın belirtileri nelerdir? Nasıl seyreder?
Doç. Dr. K.K.:
Norovirüs'ü alan kişilerde 24-48 saat sonra şiddetli bulantı, kusma, ishal, kimi zaman baş ağrısı ve ateş gibi belirtiler meydana gelmektedir. Hastalık aslında genellikle ağır seyretmez ve 2-3 gün içerisinde kendiliğinden iyileşir. Bununla birlikte özellikle küçük çocuklarda, yaşlılarda, düşkünlerde ve vücut direncinin düşük olduğu, kalp hastalığı, akciğer hastalığı, şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı gibi hastalıkları bulunanlarda ağır seyredebilmekte, zaman zaman ölümcül olabilmektedir.



ELLE: Nasıl bulaşır?
Doç. Dr. K.K.:
Hastalık etkeni olan virüs, hasta insanların dışkı ve kusmuklarıyla ortama ve eşyalara bulaşmakta veya yiyecek içeceklere karışmaktadır. Hastalık, sağlıklı insanlara, etkenin ağız yoluyla alınması sonucunda bulaşmaktadır. Hastalık etkeni, daha çok gıda hazırlayıcıları ve sunucularından (restoran, cafe, tabldot yemekhaneleri, oteller, hastaneler vb. mutfak ve yemekhanelerinde çalışanlar) yayılmakta ve bu yerlerde virus bulaşmış yiyecek ve içecekleri alan insanlara geçmektedir. Bundan başka, hasta olan insanlarla, onların dışkı ve kusmuk gibi hastalık içeren çıkartıları ile veya bunların bulaştığı her türlü giysi, eşya veya ortamla temas eden kişilere de bulaşabilmektedir. Ayrıca virüs deniz suyunda canlılığını muhafaza ettiğinden ve deniz ürünlerinde de bulunabildiğinden bunların yenilmesi ile de salgınların meydana geldiği bilinmektedir. Etken virüs soğukta da canlılığını koruyabilmektedir, bu nedenle dondurulmuş besinlerden kaynaklanan salgınlar da meydana gelmektedir. Kayıtlara geçmiş böyle salgınlar olduğu bilinmektedir.





ELLE: Hastalıktan korunma konusunda neler yapılabilir?
Doç. Dr. K.K.:
Bir gıda maddesinin Norovirüs ile kontamine olduğu biliniyorsa bunun tüketilmemesi ve derhal imha edilmesi büyük önem taşır. Ayrıca lağım suları ile kirlenmiş olma ihtimali olan çiğ sebze ve salata melzemelerinin çok iyi yıkanması ve bunlardan arta kalan çöplerin ortada bırakılmayıp, hemen çöpe atılması gerekmektedir. Özellikle salgın dönemlerinde bu hususa çok daha fazla özen gösterilmesi gerekir. Aslında sadece norovirüs enfeksiyonu değil, tifo, kolera, dizanteri, bağırsak parazitleri ve daha pek çok hastalığın da bu yolla bulaşabildiği düşünüldüğünde bu konuya her zaman çok dikkat edilmesi gerektiği açıkça görülmektedir.


Çok az miktarda virüs alınması hastalık oluşumu için yeterli olduğu için, hastalık hızla yayılma ve salgın oluşturma eğilimi göstermektedir. Hastalıktan korunmada en etkili yol, yemek yemeden önce ve sonra el yıkamadır. Özellikle gıda hazırlayan ve sunanların tuvaletten çıktıklarında mutlaka ellerini yıkamaları, sık sık banyo yapmaları, kısacası kişisel hijyen kurallarına riayet etmeleri büyük önem taşımaktadır. Hasta olanların kusmuk veya diğer çıkartılarının bulaştığı yerlerin dezenfektan solüsyonlar ile (çamaşır suyu olabilir) iyice temizlenmesi, çamaşırlar, masa örtüsü ve benzeri tekstil ürünlerinin ise yüksek sıcaklıkta yıkanması gerekmektedir. Bundan başka, hasta olanların uygun süre (norovirüs enfeksiyonu anısı konulan gıda hazırlayıcı ve sunucularında iki hafta) işlerine ara vermeleri, diğer bireylerin ise hastalık süresince evde istirahat etmeleri uygun olmaktadır.





ELLE: Nasıl tanı koyuluyor?
Doç. Dr. K.K.:
Hastalığın tanısı, hastalığa yakalandığından kuşkulanılan bireylerin dışkılarında PCR yöntemi ile virüs RNA'sının tesbitine dayanmaktadır. Bu yöntem çok az sayıda laboratuvarda uygulanabildiğinden rutin tanı amacıyla kullanılmamakta, ancak sağlık kurumlarında bir ishal salgını baş gösterdiğinde başvurulmaktadır. Etken virüs, hastalık belirtilerinin başlamasından 48-72 saat sonra dışkıda çıkmaya başlar ve bu dönemde alınan örnekler tanı testi için en uygun olmaktadır. Bununla birlikte PCR testi için, 7-8. güne kadar dışkı örneği alınabilir. PCR yöntemi dışında tanı için elektron mikroskopi yöntemi ve kanda antikor araştırması da uygulanabilir. Antikor araştırması, hastalık sırasında ve üç hafta sonra alınan iki kan örneğinde, antikor titresindeki artışın tespitine dayanmaktadır. Her iki tanı yöntemi de ancak bilimsel araştırmalarda kullanılmaktadır. Tanıda kullanılan bir ELISA testi de bulunmakla birlikte duyarlılığı düşük olduğundan salgınlarda etken araştırması amacıyla kullanılmamaktadır. Norovirüs tanı testlerinin rutin laboratuvarlarda kullanımlarını sınırlayan sebeplerden dolayı bu testler, hastalara tanı koymak amacıyla kullanılamamaktadır. Buna karşılık norovirüs enfeksiyonu tanısı, gastroenterit yapan diğer etkenlerin dışlanmasıyla konulmaktadır.





ELLE: Tedavi nasıl yapılıyor?
Doç. Dr. K.K.:
Hastalık sağlıklı bireylerde özel bir tedavi gerektirmiyor. Pek çok hafif seyirli ishal vakalarında olduğu gibi, kaybedilen sıvı ve tuzun ağız yoluyla alınmasıyla 2-3 gün, en fazla bir hafta içerisinde, kendiliğinden iyileşme olmaktadır.


~


ELLE: Bağışıklık oluşumundan veya aşıdan bahsetmek mümkün mü?
Doç. Dr. K.K.:
Bir kişi bu hastalığa birden çok kez yakalanabilir, çünkü virüsün farklı serolojik tipleri (farklı antijen yapısına sahip tipler) bulunmakta ve bunlardan birisi ile hastalanan kişilerde, o tipe karşı oluşan antikorlar, diğer tiplere karşı koruyuculuk sağlamamaktadır. Etken virüsün bu özelliği nedeniyle bir koruyucu aşısı da geliştirilememiştir.





DOÇ. DR. KENAN KESKİN'E GÖRE HASTANE ORTAMINDA ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER


İzolasyon önlemleri: Norovirüs enfeksiyonundan kuşkulanılan hastalara bakım verilirken, bu konuyla ilgili rehberlerde bildirilmiş olan standart önlemlere uyulması gerekmektedir. Bu arada el yıkama ve temizlik konusuna özel bir dikkat göstermek gerekir. Bununla birlikte, bir kurumda salgın çıktığında, bezlenmiş hastalar ve altına kaçıran hastalara bakım verilirken, giysilerin dışkı veya kusmuk gibi çıkartılarla kirlenmesine yol açabilecek sıçrama ihtimali varlığında standart temas önlemleri uygulanmalıdır. Dışkı veya kusmuk ile yoğun biçimde kirlenmiş alanları temizleyen kimselerin cerrahi maske takmaları doğru olur. Bir salgın durumunda, norovirus enfeksiyonu kuşkulu hastaları özel (tek kişilik) odalara koymak veya diğer hastalardan ayrı bir yerde toplamak akıllıca bir davranış olur.


Hastalıkları önleme merkezi norovirus salgınlarını önlemek amacıyla hem klor çözeltilerini (çamaşır suyu), hem de EPA'nın (Amerikan çevre koruma teşkilatı) onayladığı dezenfektanları tavsiye etmektedir. Yüzey temizliğinde bütün dezenfektanlar etkin biçimde kullanılabilmektedir. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, dezenfektanların, norovirüs üzerine olan etkinliği ile ilgili bulgular genellikle, norovirüs ile aynı aileden olan ve benzer özellikler gösteren, kedilere ait bir virüs olan “feline calicivirus”a (FCV) karşı etkinlik çalışmalarından elde edilen verilere dayanmaktadır. Bununla birlikte, kedilerde solunum sisteminde yerleşen bir virüs olan FCV, norovirüs'tan farklı fizyolojik ve biyokimyasal özelliklere sahiptir.





Ortam dezenfeksiyonu: Sert, pürüzsüz yüzeylerin dezenfeksiyonunda en az 1000 ppm konsantrasyonda klor solüsyonları (Evde kullanım amacıyla hazırlanmış çamaşır suyunun 50 defa sulandırılmış olanı) kullanılmalıdır. Bu konsantrasyonun norovirüs ile benzer özelliklere sahip olan virüslere karşı etkili olduğu laboratuvar deneyleri ile gösterilmiştir. Sağlık kurumları çalışanları, çamaşır suyu ile çalışırlarken eldiven ve koruyucu gözlük gibi uygun ekipman kullanmalıdırlar. Yüksek düzeyde toprakla veya dirençli (temizlenmesi zor olan, kusmuk veya dışkı gibi) çıkartılarla bulaşmış alanların dezenfeksiyonunda yukarıda belirtilenin beş katına kadar (5000 ppm) yüksek klor konsantrasyonları kullanılmalıdır. Gıda hazırlanmasında kullanılan tezgahların temizlenmesinde, tezgah altı ve zemin gibi büyük alanların dezenfeksiyonunda sıklıkla katerner amonyum bileşikleri kullanılmaktadır.


Ancak, norovirüs viral kapsid denilen yapıyı içermeyen bir virüs olduğu ve katerner amonyum bileşikleri de viral kapsidi bozarak etkili oldukları için, bu virüse karşı yeterince etkili değillerdir. Fenol bazlı dezenfektanların norovirüslara karşı etkili oldukları laboratuvar deneyleri ile gösterilmiştir. Ancak bu etkiyi elde etmek için üreticilerin rutin kullanım için önerdikleri konsantrasyonların 2-4 katına çıkmak gerekmektedir. Klor solüsyonu gibi, kimyasal dezenfektanların kulanılamayacağı malzemeler için, pastörizasyon gibi ısı ile dezenfeksiyon yöntemlerinin başarı ile kullanılabileceği laboratuvar ortamında gösterilmiştir.

SON HABERLER

Dergide Bu Ay

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

ELLE Nisan Sayısı Çıktı!

Yeni sayımızın kapağında oyuncu Hazar Güçlü var.

BU SAYIDA NELER VAR?

E-Bülten Aboneliği

E-bültenimize şimdi abone olun,
magazin dünyasındaki tüm gelişmelerden anında haberiniz olsun.